Merhaba Sevgili Okur,
Eğitim sisteminin içinden çıkılmaz bir hal aldığı son dönemlerde en büyük sıkıntıyı ebeveynler olarak sanırım “hangi okula kayıt edelim?” sorusuyla baş başa kaldığımızda yaşıyoruz.
Eskiden evimize en yakın olan okula gider kayıt olur, eğitime başlar ve devam ederdik. Okul sonrası ödevlerimizi yaptığımızda oyun oynamaya da zamanımız kalır günümüzü daha dolu dolu geçirirdik. Şimdilerde olduğu kadar trafik yoktu, bir yerlere yetişme telaşı yoktu, o kurs senin bu kurs benim diye koşturmacalar yoktu. Okulun basket takımı, izci takımı, tiyatro kulübü gibi yerlerde zaten ilgi alanlarımıza göre eğitilme şansı buluyorduk bir şekilde.
Şuan ise çocuk daha okula başlamadan “hangi okula yollarsam daha iyi olur”, sadece özel okullarda değil devlet okulu tercihlerinde de daha iyi bir okula kayıt ettirebilmek için adres değiştirme vs. gibi durumlar yaşanmaktadır.
“Neden eğitimde fırsat eşitliği yok, her çocuk neden aynı eğitimi ücretsiz bir şekilde ve layıkıyla alamıyor?” diye düşünmeden kendimi alıkoyamıyorum.
Dünya’da ki eğitim sistemlerine bakıyorum. Herkesin örnek verdiği Finlandiya Eğitim Sistemine bende hayran kalıyorum. Özel okul kavramının olmaması ilk önemli detay mesela. Çünkü daha buradan fırsat eşitliği hakkı sunulmuş oluyor çocuklara. Haftanın 4 günü 20 saati geçmeyen sürede ana dil, sağlık eğitimi, ahlak eğitimi, sosyal bilimler, matematik, fizik, kimya, biyoloji, coğrafya, tarih, beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar, el sanatları, ev ekonomisi ve rehberlik alanlardaki dersler görüyorlar. Ve Finlandiya halkı toplum olarak okulların en büyük destekçisi. Eğitim sadece okulun ya da öğretmenlerin görevi değil. Böylece Finlandiya’da okullar toplumla iç içe geçmiş ve birbirinden destek alan kurumlar olarak karşımıza çıkıp kendine hayran bırakmaktadır.
Her ülke koşulunun farklılığını göz önünde tutarak eğitimin bizim ülkemiz şartlarında da eşit olması gerektiğini düşünmekteyim. Farklı eğitimlerden geçip eğitim süreci sonunda herkesin aynı sınava girerek değerlendirildiği bir eğitim sisteminin adil olduğunu düşünmüyorum.
Eğitim sistemi bünyesinde rahatsız eden bir diğer konu ise “bari öğretmen olsaydın” cümlesiyle gelen öğretmenliği herkes yapabilir düşüncesi. “ Bari öğretmen olsaydın” dediğimiz kişiler ülkemizin diğer meslek gruplarının yetişmesinde aktif rol oynarken öğretmenliğin “o olmadı bunu ol” şeklinde tercih seçeneği olması çok acı.” Öğretmenlik mesleği kutsaldır” sözü aslında gerçek anlamda yapılan öğretmenliğin ( dikte etmek yerine çocuklara rol model olabilecek ve neyi nasıl yapacaklarının metotlarını deneyerek öğrenmelerini sağlayacak bir ruh olarak ) önemini bir kez daha vurguluyor. Bu anlamda geçmiş yıllarda ülkemizde bulunan Köy Enstitüleri kavramını da değerli buluyorum. Nitelikli öğretmen yetiştirmek konusunda önemli olan kurumlarımızdandı.
Günümüzde, eğitim sistemlerinin sergilenişi, okul öncesi dönem öğretmen yetiştirme programında uygulamayı yaşayabilmeleri için Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite Yerleşkesinde faaliyet gösteren Prof Dr. Ebru Aktan Acar Hocam’ın ÇOMÜÇABACAM projesini de çok değerli buluyorum. Erken çocukluk dönemi eğitim sisteminin önemini vurgulayan ve nasıl olmasının detaylarını Dünya’da ki örnekleri de takip ederek literatürle koordineli bir şekilde sunan bu merkezin ziyaret edilmesini öğretmen yetiştiren eğitim fakülteleri için gerekli ve önemli buluyorum.
Yazıma son verirken, eğitimin eğitim için verildiği dönemler olması dileklerimle.
Sevgiler,
Çocuk Kitabı Yazarı Işık SARAÇ
YAZARLAR
Yayınlanma: 26 Mayıs 2022 - 10:30
EN İYİ OKUL EVİNE EN YAKIN OKULDUR!
Merhaba Sevgili Okur, Eğitim sisteminin içinden çıkılmaz bir hal aldığı son dönemlerde en büyük sıkıntıyı ebeveynler olarak sanırım “hangi okula kayıt edelim?” sorusuyla baş başa kaldığımızda yaşıyoru
YAZARLAR
26 Mayıs 2022 - 10:30
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir