Çanakkale’de pek çok sendika, siyasi parti ve kadın derneği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Gezi Parkı eylemlerine katılan kadınlara yönelik sarf edilen “çürük” ve “sürtük” kelimelerine tepki gösterdi.
Çanakkale Kesk Kadın Meclisi, Çanakkale Disk’li Kadınlar, Çanakkale Disk Emeklisen, Tabip Odası Kadın Komisyonu, CHP Kadın Kolları, HDP Çanakkale Kadın Meclisi, Çanakkale Sol Partili Kadınlar, Çanakkale TİP’li Kadınlar, Çanakkale Yeşiller ve Sol Gelecek’li Kadınlar, Halkevci Kadınlar, Çanakkale İHD Kadın Komisyonu, Çanakkale Kadın Platformu, Kadın Savunma Ağı, Kepez Özgür Kadın Dayanışması, 29 Ekim Kadınlar Derneği kadınlara yönelik son dönemde giderek artan kutuplaştırıcı politikaları eleştiren ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ülkemizde son günlerde giyim, kültür, yaşam tarzı, cinsiyetlere yönelik ayrımcı ve çağ dışı uygulamaları yaşıyor ve bunlara direniyoruz. Kadın sanatçıların sahne kıyafetleri, şarkılarını söylediği dil vs üzerinden bir takım grupların toplumu kin, nefret, ötekileştirme, cinsiyetçi yaklaşım gibi söylemlerle hedef haline getirildiğini görüyoruz. Bu gibi söylemler neticesinde sanatçıların konserlerinin iptal edilmesi gerekçelerinin kişiliklerine kimliklerine hakarete varan boyutlara ulaşması bizleri huzursuz etmektedir.
“Bununla birlikte 1 Haziran Çarşamba günü TBMM AKP grup toplantısında konuşan parti başkanı ve 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine bize, milyonlarca yurttaşa, Gezi eylemlerine katılanlara hakaretlerle dolu bir konuşma gerçekleştirdi. Gezi Direnişine katılanlara ve bugün bu isyanı sahiplenerek sokağa çıkanlara “çürük” ve “sürtük” diyen Erdoğan, kürsülerden halka hakaret etmekte ve aşağılamakta herhangi bir beis görmemektedir. Halk içerisinde cinsiyetçi bir anlam ifade eden “sürtük” kelimesini Meclis kürsüsünden kullanarak milyonlarca kişiye ulaştırmış ve erkek egemen sistemin kadınları aşağılamak ve kısıtlamak için oluşturduğu ayrımcılık ve nefret içeren dili bir kez daha üretmiştir. Bunu üretirken de Gezi'de onuruna, geleceğine, ülkesine sahip çıkan milyonlara ve özellikle de kadınlara karşı düşmanca tutumu pekiştirmektedir. Ancak kadınlar hayatlarının güvende olmadığı bu ülkede; dilediği gibi gezebilmek, özgürce ve bir erkek tarafından şiddete uğramadan yaşayabilmeyi mücadele ederek kazanmanın ne demek olduğunu biliyor. Ayrımcılık ve nefret içeren bu şiddet dilini tersine çevirmeyi, makbul kadın normlarına hapsolmamayı da gayet iyi biliyor.”
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkesin Cumhurbaşkanıdır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlarının bağlı kalmak için yemin ettikleri Anayasamızın 10. Maddesi “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” demektedir. Yaşanan bu gelişmeler bu ülkede yaşayan kadınları ve gençleri umutsuzluğa ve ayrışmaya sürüklemektedir. Bu nedenle yetkilileri Anayasamıza ve yasalara aykırı tüm bu cinsiyetçi, baskıcı ve ayrımcı uygulamalara son vermeye çağırıyoruz.”
“Şiddeti besleyen bu cinsiyetçi dil karşısında hesap soruyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup konuşmasında sarf ettiği hakaretler nedeniyle başta kadınlar olmak üzere Gezi'ye katılan milyonlardan özür dilemelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan kadınlar olarak temel hak ve özgürlüklerimizin korunmasının anayasal hakkımız olduğunun bilinciyle özgürlüklerimizin ihlaline yol açan baskıcı, ötekileştirici, cinsiyetçi, kısıtlayıcı her durumun karşısında olduğumuzu kesin bir kararlılıkla bildiriyoruz.”
Esra Çanlı
“Ülkemizde son günlerde giyim, kültür, yaşam tarzı, cinsiyetlere yönelik ayrımcı ve çağ dışı uygulamaları yaşıyor ve bunlara direniyoruz. Kadın sanatçıların sahne kıyafetleri, şarkılarını söylediği dil vs üzerinden bir takım grupların toplumu kin, nefret, ötekileştirme, cinsiyetçi yaklaşım gibi söylemlerle hedef haline getirildiğini görüyoruz. Bu gibi söylemler neticesinde sanatçıların konserlerinin iptal edilmesi gerekçelerinin kişiliklerine kimliklerine hakarete varan boyutlara ulaşması bizleri huzursuz etmektedir.
“Bununla birlikte 1 Haziran Çarşamba günü TBMM AKP grup toplantısında konuşan parti başkanı ve 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine bize, milyonlarca yurttaşa, Gezi eylemlerine katılanlara hakaretlerle dolu bir konuşma gerçekleştirdi. Gezi Direnişine katılanlara ve bugün bu isyanı sahiplenerek sokağa çıkanlara “çürük” ve “sürtük” diyen Erdoğan, kürsülerden halka hakaret etmekte ve aşağılamakta herhangi bir beis görmemektedir. Halk içerisinde cinsiyetçi bir anlam ifade eden “sürtük” kelimesini Meclis kürsüsünden kullanarak milyonlarca kişiye ulaştırmış ve erkek egemen sistemin kadınları aşağılamak ve kısıtlamak için oluşturduğu ayrımcılık ve nefret içeren dili bir kez daha üretmiştir. Bunu üretirken de Gezi'de onuruna, geleceğine, ülkesine sahip çıkan milyonlara ve özellikle de kadınlara karşı düşmanca tutumu pekiştirmektedir. Ancak kadınlar hayatlarının güvende olmadığı bu ülkede; dilediği gibi gezebilmek, özgürce ve bir erkek tarafından şiddete uğramadan yaşayabilmeyi mücadele ederek kazanmanın ne demek olduğunu biliyor. Ayrımcılık ve nefret içeren bu şiddet dilini tersine çevirmeyi, makbul kadın normlarına hapsolmamayı da gayet iyi biliyor.”
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkesin Cumhurbaşkanıdır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlarının bağlı kalmak için yemin ettikleri Anayasamızın 10. Maddesi “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” demektedir. Yaşanan bu gelişmeler bu ülkede yaşayan kadınları ve gençleri umutsuzluğa ve ayrışmaya sürüklemektedir. Bu nedenle yetkilileri Anayasamıza ve yasalara aykırı tüm bu cinsiyetçi, baskıcı ve ayrımcı uygulamalara son vermeye çağırıyoruz.”
“Şiddeti besleyen bu cinsiyetçi dil karşısında hesap soruyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup konuşmasında sarf ettiği hakaretler nedeniyle başta kadınlar olmak üzere Gezi'ye katılan milyonlardan özür dilemelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan kadınlar olarak temel hak ve özgürlüklerimizin korunmasının anayasal hakkımız olduğunun bilinciyle özgürlüklerimizin ihlaline yol açan baskıcı, ötekileştirici, cinsiyetçi, kısıtlayıcı her durumun karşısında olduğumuzu kesin bir kararlılıkla bildiriyoruz.”
Esra Çanlı