Evlilik birliğinin temsili Türk Medeni Kanunu’nun 188-191 maddelerinde düzenlenmiş olup bu düzenlemelerden bahsetmeden önce “temsil” kavramının genel anlamına değinmek yerinde olacaktır. Bir kimsenin hüküm ve sonuçlarını başla bir kişinin hukuk alanında doğmak üzere o kişinin ad ve hesabına hukuki işlem yapma yetkisine temsil denir.
Evlilik birliğinin temsili, aile hukukuna özgü bir kurumdur. TMK. M.188/1’de her eşin, ortak yaşamları boyunca ailenin sürekli ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla evlilik birliğini temsil edebileceği belirtilmiş, buna göre eşler, evlilik birliğinin ihtiyaçlarını karşılamak adına 3. Kişilerle hukuki işlem yapmakta özgürdür. Eşin temsille yaptığı hukuki işlemler, evlilik birliğinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelikse, diğer eş adına da yapıldığı için işlem tarafı olmayan eşte hukuki işlemden doğan borçtan sorumludur. Ancak bu hukuki işlem tarafı olmayan diğer eşin sorumlu tutulmayacağına ilişkin anlaşmalar, sözleşme tarafı olan 3. Kişinin rızası ile geçerli olacaktır. Evlilik birliğinin ihtiyaçları ile ilgili olmayan hukuki işlemlerde temsil söz konusu olamaz.
TMK’ya göre, eşlerden her biri kendi malvarlığı üzerinde kimsenin izin veya onayına ihtiyaç duymadan, serbestçe tasarrufta bulunabilir, her türlü hukuki işlemi gerçekleştirebilir. Ancak TMK. 193 hükmündeki genel düzenleme ile kabul edilen sözleşme serbestliği sınırsız değildir. Hükümde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ifadesiyle bu serbestliğe sınırlamalar getirilmiştir. Bu sınırlamanın amacı, evlilik birliği ve yasal mal rejimi içinde, eşlerin kötü niyetli davranışlarına karşılık diğer eşi korumaktır. Bu sınırlamalar kapsamında eşlerin yapacağı hukuki işlemlerin geçerliliği diğer eşin rızasına bağlanmıştır. Aile Hukukundan Kaynaklanan Sınırlamalar Nelerdir?
1- Aile Konutu
Aile konutu; eşlerin ve varsa çocukların tüm yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, ailenin zilyetliğinde bulunan yapı olarak ifade edilmiş, barınmaya elverişli, kişinin hayatını idame ettirebileceği ve sürekli olmasa bile yerleşme amacıyla kullandığı otel odası, kulübe, gemi kamarası, kayık vb. yerler de konut olarak kabul edilmiştir. Aile konutunun varlığından söz edebilmek için tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına gerek yoktur. Ancak ikincil nitelikte olan yazlık ev, bağ evi, yayla evi, karavan vb. konutlar ailenin yaşam merkezini oluşturmadı içim TMK m.294 anlamında aile konutu sayılmazlar. Resmi evliliği olmayan çiftlerin yaşadığı yapı da aile hukuku anlamında aile konutu sayılmamaktadır. Aile konutu ile ilgili tasarruf işlemleri diğer eşin rızasına bağlandığından tasarruf özgürlüğü sınırlandırılmıştır. Bununla birlikte, eşlerden birisinin ölümüyle tabi olunan mal rejiminin sona ermesi, sağ kalan eşin konut üzerinde TMK m.240 ve miras hükümleri çerçevesinde TMK m.625 hükmünce aile konutu üzerindeki yasal alım ve yararlanma hakkı güvenceye alınmıştır.
2- Eşin Malvarlığı
TMK m. 199 kapsamında; ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde eşlerden birinin istemi üzerine hakim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Bu düzenlemenin amacı verilecek ayrılık ya da boşanma kararıyla kötü niyetli eşin, nafaka ve tazminat ödemelerinden kaçınmak adına mevcut malvarlığı değerlerini devretmesinin önüne geçebilmektir. Bunun için hakim, eşin tasarruf yetkisini kısıtlar, bu kısıtlama, tasarrufta bulunan diğer eşin rızasını alma şeklinde olur. Eşin tasarruf yetkisine getirilen sınırlama tamamıyla, parasal değeri olan hak ve eşyalara ilişkindir. Ayrıca eşin açıklanamayan sebeplerle aile birliği için önemli ve değerli mal varlıkları için sözleşme imzalaması, vaatte bulunması, rayiç bedelin altında mal varlığı değerini art niyetli olarak satışa çıkarması gibi aile birliğini ve ekonomik varlığını tehlikeye düşürmesi durumunda da mahkeme kararıyla eşin tasarruf yetkisi kısıtlanabilmektedir. Burada eşin fiil ehliyeti değil sadece tasarruf ehliyeti kısıtlanmaktadır. Tasarruf yetkisini kısıtlayan hakim ayrıca gerekli önlemleri de almakla yükümlüdür. Örnek verecek olursak; taşınmaz üzerindeki ayni hakkın devrini engellemek için eşin tasarruf yetkisini kısıtlayan hakim, bu sınırlama kararını tapuya da bildirir.
Sonraki yazımızda mal rejiminden kaynaklanan sınırlamalardan bahsedeceğiz.
Evlilik birliğinin temsili, aile hukukuna özgü bir kurumdur. TMK. M.188/1’de her eşin, ortak yaşamları boyunca ailenin sürekli ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla evlilik birliğini temsil edebileceği belirtilmiş, buna göre eşler, evlilik birliğinin ihtiyaçlarını karşılamak adına 3. Kişilerle hukuki işlem yapmakta özgürdür. Eşin temsille yaptığı hukuki işlemler, evlilik birliğinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelikse, diğer eş adına da yapıldığı için işlem tarafı olmayan eşte hukuki işlemden doğan borçtan sorumludur. Ancak bu hukuki işlem tarafı olmayan diğer eşin sorumlu tutulmayacağına ilişkin anlaşmalar, sözleşme tarafı olan 3. Kişinin rızası ile geçerli olacaktır. Evlilik birliğinin ihtiyaçları ile ilgili olmayan hukuki işlemlerde temsil söz konusu olamaz.
TMK’ya göre, eşlerden her biri kendi malvarlığı üzerinde kimsenin izin veya onayına ihtiyaç duymadan, serbestçe tasarrufta bulunabilir, her türlü hukuki işlemi gerçekleştirebilir. Ancak TMK. 193 hükmündeki genel düzenleme ile kabul edilen sözleşme serbestliği sınırsız değildir. Hükümde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ifadesiyle bu serbestliğe sınırlamalar getirilmiştir. Bu sınırlamanın amacı, evlilik birliği ve yasal mal rejimi içinde, eşlerin kötü niyetli davranışlarına karşılık diğer eşi korumaktır. Bu sınırlamalar kapsamında eşlerin yapacağı hukuki işlemlerin geçerliliği diğer eşin rızasına bağlanmıştır. Aile Hukukundan Kaynaklanan Sınırlamalar Nelerdir?
1- Aile Konutu
Aile konutu; eşlerin ve varsa çocukların tüm yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, ailenin zilyetliğinde bulunan yapı olarak ifade edilmiş, barınmaya elverişli, kişinin hayatını idame ettirebileceği ve sürekli olmasa bile yerleşme amacıyla kullandığı otel odası, kulübe, gemi kamarası, kayık vb. yerler de konut olarak kabul edilmiştir. Aile konutunun varlığından söz edebilmek için tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına gerek yoktur. Ancak ikincil nitelikte olan yazlık ev, bağ evi, yayla evi, karavan vb. konutlar ailenin yaşam merkezini oluşturmadı içim TMK m.294 anlamında aile konutu sayılmazlar. Resmi evliliği olmayan çiftlerin yaşadığı yapı da aile hukuku anlamında aile konutu sayılmamaktadır. Aile konutu ile ilgili tasarruf işlemleri diğer eşin rızasına bağlandığından tasarruf özgürlüğü sınırlandırılmıştır. Bununla birlikte, eşlerden birisinin ölümüyle tabi olunan mal rejiminin sona ermesi, sağ kalan eşin konut üzerinde TMK m.240 ve miras hükümleri çerçevesinde TMK m.625 hükmünce aile konutu üzerindeki yasal alım ve yararlanma hakkı güvenceye alınmıştır.
2- Eşin Malvarlığı
TMK m. 199 kapsamında; ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde eşlerden birinin istemi üzerine hakim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Bu düzenlemenin amacı verilecek ayrılık ya da boşanma kararıyla kötü niyetli eşin, nafaka ve tazminat ödemelerinden kaçınmak adına mevcut malvarlığı değerlerini devretmesinin önüne geçebilmektir. Bunun için hakim, eşin tasarruf yetkisini kısıtlar, bu kısıtlama, tasarrufta bulunan diğer eşin rızasını alma şeklinde olur. Eşin tasarruf yetkisine getirilen sınırlama tamamıyla, parasal değeri olan hak ve eşyalara ilişkindir. Ayrıca eşin açıklanamayan sebeplerle aile birliği için önemli ve değerli mal varlıkları için sözleşme imzalaması, vaatte bulunması, rayiç bedelin altında mal varlığı değerini art niyetli olarak satışa çıkarması gibi aile birliğini ve ekonomik varlığını tehlikeye düşürmesi durumunda da mahkeme kararıyla eşin tasarruf yetkisi kısıtlanabilmektedir. Burada eşin fiil ehliyeti değil sadece tasarruf ehliyeti kısıtlanmaktadır. Tasarruf yetkisini kısıtlayan hakim ayrıca gerekli önlemleri de almakla yükümlüdür. Örnek verecek olursak; taşınmaz üzerindeki ayni hakkın devrini engellemek için eşin tasarruf yetkisini kısıtlayan hakim, bu sınırlama kararını tapuya da bildirir.
Sonraki yazımızda mal rejiminden kaynaklanan sınırlamalardan bahsedeceğiz.