Son zamanlarda artan kiralar, milyonlarla ifade edilen satılık daireler, herkesin barınma derdiyle kendi çapında en büyük düşman olan pahalılığa karşı vermiş olduğu savaş, etik metik, kural mural, yasa masa bırakmadı.
Etrafımda halinden şikayet etmeyen kiracı yok gibi, o kadar fazla örnek var ki, insanın duyduğunda ağzı açık kalıyor.
Hangisini anlatayım?
Bir arkadaşımın senesi dolmadığı, kontrat süresi gelmediği halde bin 500 liraya oturduğu evinde ev sahibinin Haziran ayını beklemeden zam talebinde bulunması nedeniyle, Ocak’ta 2 bin lira yaptığını, buna rağmen ara zammı az bulan ev sahibinin ‘4 bin lira isterim’ diye ağzından salyalar akarak kapısına dikilip, “İki bin daha zam yapacaksın” dediğini ve ayağını kapıya dayayıp gitmediğini ve komşuların araya girip yatıştırdığını mı, başka bir arkadaşımın geçen sene asgari ücret 5 bin 500 lira iken mesken sahibinin kirasını 800’den 2000 bin lira yaptığını ve ev sahibine izahatla, “İnsaf eyle benim elime ayda geriye 2 bin lira kalmıyor ki” dediğini ve bin beş yüz liraya kurtardığını, şimdi senesi dolduğu için aşırı tedirginlik yaşadığını ve diken üstünde oturduğunu mu, başka bir tanıdığımın ise 950 liraya oturduğu ev 2 bin 500 lira olduğu için avukatlık olduğunu ve avukata da para ödemek için borç aldığını mı?
Bir örnek daha vereyim o zaman, kiracısına, “Bankaya yatırmayın, kiramı elden verin, vergi dilimine girmek istemiyorum” deyip bir de yüzde yüzün üstüne zam yaparak, ‘beğenmezsen çık’ diyeni de duydum.
Şimdi diyeceksiniz ki, öyle diyorsun da ev sahipleri ne yapsın?
Herkes eriyen parasını, malının değerini korusun da ev basmak nedir? Bunun bir arası, bir adabı, bir kuralı kaidesi yok mu? Ev sahibi misiniz, tefeci mi?
Güçlü görünen, kartlarını iyi açan, blöf çeken, masumu taciz eden, mobbing uygulayan, huzursuz eden haklı mı yani?
Ne yapalım, ‘kader’ deyip geçelim mi yani, o ona adilik yaptıysa, benimki de bana mı yapsın, hakkıdır mı diyelim, hakkımızı çalanlara, cebimizdeki paramıza göz diken herkese karşı susalım mı yani?
Hani misafirperver toplumduk, hani birlik ve beraberliğe önem veriyorduk, hani kendisi tokken, komşusu aç yataaaan bla bla bla…
Buraya kadar mıymış?
Değil, daha da bitmedi…
O kadar ki o kadar olur, üstüne üstlük bir de yüzde 25 oran kodamanları rahatsız etmiş olmalı ki, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, geçen yıl kiracıları rahatlatmak için getirilen ve temmuzda süresi dolacak olan konutlarda yüzde 25 sınırının tekrarlanmayacağını belirtti.
"Kirada yüzde 25 sınırı, geçici, 1 yıllık bir süreçti" diyen Bakan Nebati, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulunmuş: “Olağanüstü dönemlerdeki şartlarla ilgili aldığınız kararları, olağan dönemlerde yapmayacaksınız. Geçen yıl kiracılarımızı rahatlatmak için konutlarda yüzde 25'lik sınır getirmiştik, temmuz ayında bitiyor. Ondan sonra serbest piyasa çerçevesinde kendi aralarında anlaşacaklar. Bu geçici bir süreçti, 1 yıllıktı.” Ev sahipleri ve kiracılar zaten anlaşamıyorken bu açıklama şaka mı?
Durum görünüyor ki, rayından çıkmış sistemde havale sistemi devreye girecek o zaman, “Allah’a havale”…
Etrafımda halinden şikayet etmeyen kiracı yok gibi, o kadar fazla örnek var ki, insanın duyduğunda ağzı açık kalıyor.
Hangisini anlatayım?
Bir arkadaşımın senesi dolmadığı, kontrat süresi gelmediği halde bin 500 liraya oturduğu evinde ev sahibinin Haziran ayını beklemeden zam talebinde bulunması nedeniyle, Ocak’ta 2 bin lira yaptığını, buna rağmen ara zammı az bulan ev sahibinin ‘4 bin lira isterim’ diye ağzından salyalar akarak kapısına dikilip, “İki bin daha zam yapacaksın” dediğini ve ayağını kapıya dayayıp gitmediğini ve komşuların araya girip yatıştırdığını mı, başka bir arkadaşımın geçen sene asgari ücret 5 bin 500 lira iken mesken sahibinin kirasını 800’den 2000 bin lira yaptığını ve ev sahibine izahatla, “İnsaf eyle benim elime ayda geriye 2 bin lira kalmıyor ki” dediğini ve bin beş yüz liraya kurtardığını, şimdi senesi dolduğu için aşırı tedirginlik yaşadığını ve diken üstünde oturduğunu mu, başka bir tanıdığımın ise 950 liraya oturduğu ev 2 bin 500 lira olduğu için avukatlık olduğunu ve avukata da para ödemek için borç aldığını mı?
Bir örnek daha vereyim o zaman, kiracısına, “Bankaya yatırmayın, kiramı elden verin, vergi dilimine girmek istemiyorum” deyip bir de yüzde yüzün üstüne zam yaparak, ‘beğenmezsen çık’ diyeni de duydum.
Şimdi diyeceksiniz ki, öyle diyorsun da ev sahipleri ne yapsın?
Herkes eriyen parasını, malının değerini korusun da ev basmak nedir? Bunun bir arası, bir adabı, bir kuralı kaidesi yok mu? Ev sahibi misiniz, tefeci mi?
Güçlü görünen, kartlarını iyi açan, blöf çeken, masumu taciz eden, mobbing uygulayan, huzursuz eden haklı mı yani?
Ne yapalım, ‘kader’ deyip geçelim mi yani, o ona adilik yaptıysa, benimki de bana mı yapsın, hakkıdır mı diyelim, hakkımızı çalanlara, cebimizdeki paramıza göz diken herkese karşı susalım mı yani?
Hani misafirperver toplumduk, hani birlik ve beraberliğe önem veriyorduk, hani kendisi tokken, komşusu aç yataaaan bla bla bla…
Buraya kadar mıymış?
Değil, daha da bitmedi…
O kadar ki o kadar olur, üstüne üstlük bir de yüzde 25 oran kodamanları rahatsız etmiş olmalı ki, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, geçen yıl kiracıları rahatlatmak için getirilen ve temmuzda süresi dolacak olan konutlarda yüzde 25 sınırının tekrarlanmayacağını belirtti.
"Kirada yüzde 25 sınırı, geçici, 1 yıllık bir süreçti" diyen Bakan Nebati, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulunmuş: “Olağanüstü dönemlerdeki şartlarla ilgili aldığınız kararları, olağan dönemlerde yapmayacaksınız. Geçen yıl kiracılarımızı rahatlatmak için konutlarda yüzde 25'lik sınır getirmiştik, temmuz ayında bitiyor. Ondan sonra serbest piyasa çerçevesinde kendi aralarında anlaşacaklar. Bu geçici bir süreçti, 1 yıllıktı.” Ev sahipleri ve kiracılar zaten anlaşamıyorken bu açıklama şaka mı?
Durum görünüyor ki, rayından çıkmış sistemde havale sistemi devreye girecek o zaman, “Allah’a havale”…