Son birkaç yılda, evden çalışmak giderek daha popüler hale geldi. Bu çalışma şekli geniş bir yelpazede mesleklere, özellikle de teknolojiye dayalı iş yapan kişilere hitap etmekte. Evden çalışmak kimileri için hayal edilen bir durum olsa da evden çalışma disiplinini Pandemi’yle birlikte sağlamak gittikçe karmaşık hale geldi.
İki yıldır evden çalışan ÇOMÜ mezunu Sümeyye Sinem Akgün evden çalışmanın iyi ve kötü yanlarını Kalem Gazetesine aktardı. Öncelikle kendini tanıtarak başlayabilir misin?
Sümeyye Sinem Akgün. 2000 Nisan, Ankara doğumluyum. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyoloji ve Anadolu Üniversitesi Sosyal Hizmetler mezunuyum. Üniversite okurken son iki sene dijital dünyadaki kurumsal görünürlük ilgimi çekti ve bu alan üzerine freelance olarak müşterilerimle çalışmaya başladım. Pek çok; hukuk bürosuna, holdinge, çeşitli sektörlerden oluşan firmalara ve yazılım şirketine web editörlüğü yaptım. Şuan ise bu firmalardan birinde tam zamanlı ve uzaktan çalışmaya devam ediyorum. Hangi alanda çalışıyorsun ve iş tanımın nedir?
Ankara’da bulunan bir yazılım şirketinde Business Analyst olarak çalışıyorum. Aslında bu iş tanımı yurt dışında daha çok bilinen Türkiye’de ise belirli sektörlerde yeni yeni duymaya başladığımız bir meslek. Business Analyst yani Türkçesi ile İş Analisti için; şirketteki farklı departmanların iş süreçlerini yöneten, yapılan iş ve projelerin zamanında teslim edilmesini sağlayan, ortaya çıkan işlere kullanıcı perspektifinden bakarak iyileştirmeler talep eden ve yeni bir yazılım projesi yapılacağı zaman detaylı bir analiz yazarak kullanıcı ihtiyaçlarını tespit eden kişi diyebiliriz. İş Analistleri kullanıcı ihtiyaçlarını belirlemek üzere müşterilerden feedbackler alır ve yazılım departmanına iletir, yazılım departmanı da iş analistinin iletişim ve aktarım gücüne bağlı olarak bir yazılım programı ortaya çıkarır. Yani özellikle yazılım şirketlerinde yapılan iş ve projelerden sorumludur desek pek de yanlış olmaz. Evden çalışmak sence nasıl bir durum?
İki senedir evden çalışan biri olarak; evden çalışmanın son derece verimli ama kamuoyunda sanılanın aksine bir o kadar da zor olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki bu pek çok değişkene bağlı. Disiplinli olmak ve zaman yönetimi konusunda ustalaşmak gerekiyor. Özellikle Covid-19 sonrası pek çok şirket işlerin uzaktan da yürüyebildiğini fark ettiği departmanlarda hibrit çalışma modeline geçti. Bu sadece çalışanlar için değil işverenler için de olumlu bir durum çünkü; yol, yemek, ofiste her bir çalışana ayrılan alan gibi pek çok şeyden tasarruf edebilmelerini sağlıyor. Fakat bu tahmin edersin ki her iş alanı için uygun bir çalışma şekli değil. Şirketler iş süreçlerine bakarak hangi işlerinin uzaktan yürüyebildiği konusunda bir karara varmalı ve şartları buna uyan departmanların çalışanları için bu modeli uygulamalı. Evden çalışmanın pozitif ve negatif yönleri nelerdir?
En büyük pozitif yönü herkesin tahmin edeceği üzere ‘’evde’’ olmak. Sabah kalkıp ‘’ofisime geçiyorum’’ diyerek bir alt kata inebiliyorum. Trafikte kalmak, yolda giderken aracın arızalanması, otobüsü kaçırmak ve türevi pek çok dert ortadan kalkıyor. Çalışırken mola vereceğim zamanı, yiyeceğim yemeği, yapacağım telefon görüşmesini hatta bazen toplantı saatini bile kendim belirliyorum. Mesai saatlerim içerisinde ihtiyacım olduğunda dinlenebildiğim için bu durum daha verimli çalışmama sebep oluyor. Öte yandan pek çok kadının muzdarip olduğu gibi sürekli kombin yapayım makyaj yapayım derdim yok, bu da başka bir faydası.
Ama negatif yönleri yok mu, elbette var. Bazen evden çalışma bilincini oturtamadığımız zaman kendimizi ‘’evde’’ değil ‘’işte’’ hissetmeye başlayabiliyoruz. Normal çalışma hayatında süreç bellidir, çalışmak için iş yerinize gidersiniz ve mesai saatiniz bitip kapıdan çıktığınız an mental olarak da işten çıkmış olursunuz. İşte ilk zamanlar ben mental olarak işten bir türlü çıkamıyordum. Dolayısıyla her saat çalışmam gerekiyormuş gibi hissettiğim zamanlar oldu, sanki kafamda hep bir sekme açık kalıyordu. Bu yüzden bilgisayar başında sabahladığım günler bile oldu geçmişte. Bir diğer yandan da evde bizi denetleyen kimse olmadığı için işi ertelemek, savsaklamak gibi durumlar olabiliyor. Çünkü burada patron sizsiniz ve size bir işi hatırlatacak kimse yok. Dolayısıyla disiplin, düzen ve denge hibrit çalışmanın olmazsa olmazı. Tabii bir de iş ahlakı, sonuçta siz evde de olsanız ofiste çalışan ekip arkadaşlarınız gibi belli bir mesai saati içerisinde sadece işe yoğunlaşmalısınız. Evden çalışırken disiplinini nasıl sağlıyorsun?
İlk zamanlarda biraz zorlandım yalan söyleyemeyeceğim, adapte olana kadar geçen birkaç ayım geceleri sabaha kadar çalışıp iş ve hayat dengemi yitirmemle sonuçlandı. Ama şimdi yapacağım her şeyin belirli bir saati ve yeri var. Salondaki masada sadece çalışırken bulunuyorum, mümkün olduğunca yatakta veya kanepede uzanmaktan kaçınıyorum. Yani psikolojik olarak beynime ‘’Burası iş alanın, burası ev alanın. Mesai saatinde ev alanında, mesai dışında da iş alanında bulunamazsın’’ diyorum. Kulağa komik geliyor olabilir ama gerçekten çok işe yarayan bir teknik bu. Sonuçta yatağınızda yatarak iyi bir iş çıkartamazsınız, orası uyumak için var ve beyniniz bunun farkında. Evi bu şekilde ayırdığım gibi saatlerimi ve günlerimi de ayırıyorum. Sabah 9:30 akşam 18:00 benim iş saatim. Ne olursa olsun o saatlerde çalışmak zorundayım. Misafirim gelemez, uykum gelemez, dışarı çıkamam hatta evde yangın bile çıkamaz. Bunu oturttuktan sonra akşam 18:01 olur olmaz evimdeyim. Evimdeyim derken salondaki masamdan salondaki koltuğuma geçiyorum yani. Kısacası evden çalışmak istiyorsak birinin denetimine ihtiyaç duymaksızın kendi kendimizin denetmeni olmalı ve yüksek irade geliştirmeliyiz. Bu bir anda olabilen bir şey değil ama isteyince her şey mümkün. Evden çalışmak çalışanın verimliliğini arttırıyor mu?
Evet verimliliğimi kesinlikle arttırıyor çünkü gerçekten mesai saatim kadar çalışıyorum. Geleneksel çalışma modelimizde şu var, 8 saat mesai yapıyoruz ama ofis 1 saat mesafede bile olsa 1 saat gidiş 1 saat dönüş yani aslında 10 saat mesai harcamış oluyoruz. Hele ki İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde ofis ile ev arasındaki mesafenin 1 saat olması bile bir lüks. Bence yol da mesainin bir parçası. Dolayısıyla eve geldiğinizde yorgunluktan bitap düşmüş oluyoruz. Ama evden çalışırken mesai 8 saatse 8 saattir. Ben evdeyken bazen hızımı alamayıp akşamları da çalışıyorum çünkü gün içinde gereksiz enerji harcayarak yorulmuyorum. Dolayısıyla kendime ve işime ekstra enerjim kaldığı için mesai saatlerim dışında da iş bitiriyorum. Dünya genelinde bu şekilde çalışma kültürü henüz tam anlamıyla oturabilmiş değil ama inanıyorum ki gittikçe artağına şahit olacağız.
İki yıldır evden çalışan ÇOMÜ mezunu Sümeyye Sinem Akgün evden çalışmanın iyi ve kötü yanlarını Kalem Gazetesine aktardı. Öncelikle kendini tanıtarak başlayabilir misin?
Sümeyye Sinem Akgün. 2000 Nisan, Ankara doğumluyum. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyoloji ve Anadolu Üniversitesi Sosyal Hizmetler mezunuyum. Üniversite okurken son iki sene dijital dünyadaki kurumsal görünürlük ilgimi çekti ve bu alan üzerine freelance olarak müşterilerimle çalışmaya başladım. Pek çok; hukuk bürosuna, holdinge, çeşitli sektörlerden oluşan firmalara ve yazılım şirketine web editörlüğü yaptım. Şuan ise bu firmalardan birinde tam zamanlı ve uzaktan çalışmaya devam ediyorum. Hangi alanda çalışıyorsun ve iş tanımın nedir?
Ankara’da bulunan bir yazılım şirketinde Business Analyst olarak çalışıyorum. Aslında bu iş tanımı yurt dışında daha çok bilinen Türkiye’de ise belirli sektörlerde yeni yeni duymaya başladığımız bir meslek. Business Analyst yani Türkçesi ile İş Analisti için; şirketteki farklı departmanların iş süreçlerini yöneten, yapılan iş ve projelerin zamanında teslim edilmesini sağlayan, ortaya çıkan işlere kullanıcı perspektifinden bakarak iyileştirmeler talep eden ve yeni bir yazılım projesi yapılacağı zaman detaylı bir analiz yazarak kullanıcı ihtiyaçlarını tespit eden kişi diyebiliriz. İş Analistleri kullanıcı ihtiyaçlarını belirlemek üzere müşterilerden feedbackler alır ve yazılım departmanına iletir, yazılım departmanı da iş analistinin iletişim ve aktarım gücüne bağlı olarak bir yazılım programı ortaya çıkarır. Yani özellikle yazılım şirketlerinde yapılan iş ve projelerden sorumludur desek pek de yanlış olmaz. Evden çalışmak sence nasıl bir durum?
İki senedir evden çalışan biri olarak; evden çalışmanın son derece verimli ama kamuoyunda sanılanın aksine bir o kadar da zor olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki bu pek çok değişkene bağlı. Disiplinli olmak ve zaman yönetimi konusunda ustalaşmak gerekiyor. Özellikle Covid-19 sonrası pek çok şirket işlerin uzaktan da yürüyebildiğini fark ettiği departmanlarda hibrit çalışma modeline geçti. Bu sadece çalışanlar için değil işverenler için de olumlu bir durum çünkü; yol, yemek, ofiste her bir çalışana ayrılan alan gibi pek çok şeyden tasarruf edebilmelerini sağlıyor. Fakat bu tahmin edersin ki her iş alanı için uygun bir çalışma şekli değil. Şirketler iş süreçlerine bakarak hangi işlerinin uzaktan yürüyebildiği konusunda bir karara varmalı ve şartları buna uyan departmanların çalışanları için bu modeli uygulamalı. Evden çalışmanın pozitif ve negatif yönleri nelerdir?
En büyük pozitif yönü herkesin tahmin edeceği üzere ‘’evde’’ olmak. Sabah kalkıp ‘’ofisime geçiyorum’’ diyerek bir alt kata inebiliyorum. Trafikte kalmak, yolda giderken aracın arızalanması, otobüsü kaçırmak ve türevi pek çok dert ortadan kalkıyor. Çalışırken mola vereceğim zamanı, yiyeceğim yemeği, yapacağım telefon görüşmesini hatta bazen toplantı saatini bile kendim belirliyorum. Mesai saatlerim içerisinde ihtiyacım olduğunda dinlenebildiğim için bu durum daha verimli çalışmama sebep oluyor. Öte yandan pek çok kadının muzdarip olduğu gibi sürekli kombin yapayım makyaj yapayım derdim yok, bu da başka bir faydası.
Ama negatif yönleri yok mu, elbette var. Bazen evden çalışma bilincini oturtamadığımız zaman kendimizi ‘’evde’’ değil ‘’işte’’ hissetmeye başlayabiliyoruz. Normal çalışma hayatında süreç bellidir, çalışmak için iş yerinize gidersiniz ve mesai saatiniz bitip kapıdan çıktığınız an mental olarak da işten çıkmış olursunuz. İşte ilk zamanlar ben mental olarak işten bir türlü çıkamıyordum. Dolayısıyla her saat çalışmam gerekiyormuş gibi hissettiğim zamanlar oldu, sanki kafamda hep bir sekme açık kalıyordu. Bu yüzden bilgisayar başında sabahladığım günler bile oldu geçmişte. Bir diğer yandan da evde bizi denetleyen kimse olmadığı için işi ertelemek, savsaklamak gibi durumlar olabiliyor. Çünkü burada patron sizsiniz ve size bir işi hatırlatacak kimse yok. Dolayısıyla disiplin, düzen ve denge hibrit çalışmanın olmazsa olmazı. Tabii bir de iş ahlakı, sonuçta siz evde de olsanız ofiste çalışan ekip arkadaşlarınız gibi belli bir mesai saati içerisinde sadece işe yoğunlaşmalısınız. Evden çalışırken disiplinini nasıl sağlıyorsun?
İlk zamanlarda biraz zorlandım yalan söyleyemeyeceğim, adapte olana kadar geçen birkaç ayım geceleri sabaha kadar çalışıp iş ve hayat dengemi yitirmemle sonuçlandı. Ama şimdi yapacağım her şeyin belirli bir saati ve yeri var. Salondaki masada sadece çalışırken bulunuyorum, mümkün olduğunca yatakta veya kanepede uzanmaktan kaçınıyorum. Yani psikolojik olarak beynime ‘’Burası iş alanın, burası ev alanın. Mesai saatinde ev alanında, mesai dışında da iş alanında bulunamazsın’’ diyorum. Kulağa komik geliyor olabilir ama gerçekten çok işe yarayan bir teknik bu. Sonuçta yatağınızda yatarak iyi bir iş çıkartamazsınız, orası uyumak için var ve beyniniz bunun farkında. Evi bu şekilde ayırdığım gibi saatlerimi ve günlerimi de ayırıyorum. Sabah 9:30 akşam 18:00 benim iş saatim. Ne olursa olsun o saatlerde çalışmak zorundayım. Misafirim gelemez, uykum gelemez, dışarı çıkamam hatta evde yangın bile çıkamaz. Bunu oturttuktan sonra akşam 18:01 olur olmaz evimdeyim. Evimdeyim derken salondaki masamdan salondaki koltuğuma geçiyorum yani. Kısacası evden çalışmak istiyorsak birinin denetimine ihtiyaç duymaksızın kendi kendimizin denetmeni olmalı ve yüksek irade geliştirmeliyiz. Bu bir anda olabilen bir şey değil ama isteyince her şey mümkün. Evden çalışmak çalışanın verimliliğini arttırıyor mu?
Evet verimliliğimi kesinlikle arttırıyor çünkü gerçekten mesai saatim kadar çalışıyorum. Geleneksel çalışma modelimizde şu var, 8 saat mesai yapıyoruz ama ofis 1 saat mesafede bile olsa 1 saat gidiş 1 saat dönüş yani aslında 10 saat mesai harcamış oluyoruz. Hele ki İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde ofis ile ev arasındaki mesafenin 1 saat olması bile bir lüks. Bence yol da mesainin bir parçası. Dolayısıyla eve geldiğinizde yorgunluktan bitap düşmüş oluyoruz. Ama evden çalışırken mesai 8 saatse 8 saattir. Ben evdeyken bazen hızımı alamayıp akşamları da çalışıyorum çünkü gün içinde gereksiz enerji harcayarak yorulmuyorum. Dolayısıyla kendime ve işime ekstra enerjim kaldığı için mesai saatlerim dışında da iş bitiriyorum. Dünya genelinde bu şekilde çalışma kültürü henüz tam anlamıyla oturabilmiş değil ama inanıyorum ki gittikçe artağına şahit olacağız.