Üveys Veysel Karane zikrine başlamadan önce, yalnızca sıkıntılı anlarımda ihtiyaç sahibi olduğumu zanneder, imtihan anlarımda duaya sarılırdım. Dünyalık bir sıkıntı gelmese eksiklerimi göremez ve bu sıkıntı geldiğinde de Rabbimi unutup makam, mevkii ve para putlarına koşar, onlardan yardım dilerdim. Dilenirdim.
Halbuki Rabbimiz ayetlerinde “Allah yetmez mi kuluna?” diye soruyor bizlere. Kuluz biz, Allah’a kul olmak için gayretteyiz. Beşeriz, şaşarız. İnsan yardım istemesi ve kulluğu için her şeyden önce acizliğini bilmeli. Bu zamana kadar Rabbimizden yardım istemeyi unutarak kendi elimizle, gücümüzle yapmaya çalıştığımız hangi şeyde başarılı olabildik? Bir çocuğun yemek yapmaya kalkışması gibi, her şeyi elimize yüzümüze bulaştırdık sonra da oturup ağladık neden neden diye… Marifet ehli olana kadar ne Rabbimizin yüceliğini ne kendi acizliğimizi, küçüklüğümüzü, güçsüzlüğümüzü olması gerektiği gibi bilemedik. Üstelik çoğu vakit kendimizi güçlü yetenekli sanıp, yaptığımız işlerle övündük durduk. Sözün kısası bir iş olduğunda ya güç yetirip övündük, ya aciz kalıp dilendik. Allah affetsin.
Üveys zikriyle anladık ki; her işimizi çözmek için hazır, bizleri çok seven biricik Rabbimiz var. Bizlerden Fatiha Suresi’nin 4. ayetini: “İyyâkena’budu ve iyyâkenestaîn” (Yalnız sana ibadet eder, yalnız Senden yardım dileriz.) hayatımıza sokmamızı istiyor. Beş vakit namazlarımızın her rekatında okuduğumuz Fatiha Suresi; Kuran-ı Kerim’in özeti, özünü barındırıyor. İşte üveysler Fatiha Suresi’nin 4. Ayetini sancak edinenlerdir. Bu ayeti yaşamak için gayret eden kullardır. İbadetlerimizi yalnızca Allah rızasını kazanmak için yapar, her işimizden de Rabbimize sığınırız. 4. Ayete uymak için gayret edenleriz.
Allah’tan yardım istemenin sınırı nedir sorusu geliyor aklımıza hemen. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin." Demek ki en küçük işlerimizde dahi Rabbimizden yardım istememiz önem arz ediyor. Yemek yemek, su içmek, adım atmak gibi her işimizde Allah’ın adını anmamız, Besmele ile işe başlamamız isteniyor. Küçük işler denilince, gücümüzün yeteceğini düşünüp, benliği ortaya çıkarmak isteriz. Halbuki bizler her işimize Rabbimizle başlarsak, her daim “O tecelli eder. Benlikten çıkıp, tevhid nuru kullarını sarmaya başlar.
Nefesi almamıza yardımcı Rabbimiz, bizi var eden, yaşatan Allah. Kullarından muhabbet bekliyor! Acziyetimizi bilip, O’na yönelmemizi, tevhidle Rabbimizi birlememizi istiyor! Yalnız Allah için ibadet etmemizi, yalnız Allah’tan yardım dilememizi istiyor!
Üveyslik hakkında ayrıntılı bilgi için: www.veyselkarane.com sitesini inceleyebilirsiniz.
Allah’tan yardım istemenin sınırı nedir sorusu geliyor aklımıza hemen. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin." Demek ki en küçük işlerimizde dahi Rabbimizden yardım istememiz önem arz ediyor. Yemek yemek, su içmek, adım atmak gibi her işimizde Allah’ın adını anmamız, Besmele ile işe başlamamız isteniyor. Küçük işler denilince, gücümüzün yeteceğini düşünüp, benliği ortaya çıkarmak isteriz. Halbuki bizler her işimize Rabbimizle başlarsak, her daim “O tecelli eder. Benlikten çıkıp, tevhid nuru kullarını sarmaya başlar.
Nefesi almamıza yardımcı Rabbimiz, bizi var eden, yaşatan Allah. Kullarından muhabbet bekliyor! Acziyetimizi bilip, O’na yönelmemizi, tevhidle Rabbimizi birlememizi istiyor! Yalnız Allah için ibadet etmemizi, yalnız Allah’tan yardım dilememizi istiyor!
Üveyslik hakkında ayrıntılı bilgi için: www.veyselkarane.com sitesini inceleyebilirsiniz.