İktidar ve muktedirler, “emeklilerin sendika kurma haklarının olmadığını” iddia edip kuruluş başvurusunu gerçekleştiren sendikalara karşı “kapatma davaları” açıp yargıdan “kapatma kararları” alırken, emekliler de 27 yıldır sendikalaşmaya ve sendikalarına hukuksal bir statü kazandırmak için mücadele etmektedirler. Bir çeyrek asrı aşkın bir süredir emeklilerin hala sendika ve toplu sözleşme hakkı elde edememiş olmalarını sadece iktidar ve muktedirlerin zorluk çıkarmasına bağlamak gerçeği görememek ya da eksik değerlendirmek olur. Gerçek şu ki biz emekliler, üzerimize düşen görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz için bugün bu durumda örgütsüz ve perişan durumdayız. Kısacası bugün yaşadığımız bu açlık ve sefaletin birinci derecede sorumlusu yine biz emeklileriz.
Ülkemizde 13.7 milyon emeklinin olduğu ve her yıl bu sayının giderek büyüdüğü ortada. Bu rakama sayıları 5 milyona varan EYT’lileri de eklediğimizde sayımız neredeyse 20 milyonu bulmaktadır. Bizler ne yazık ki gücümüzün farkında değiliz ve umudumuzu çeşitli partilerin iktidar olup bizleri kurtarmasına bağlamış durumdayız ki bu ciddi bir hata ve ciddi bir yanılgıdır. Oysa ki asıl kurutuluş kendi öz gücümüz ve öz çabamıza bağlıdır, yani örgütlenme ve mücadelemize. Tabii ki bunun için de en doğru yol ve yöntemlere başvurmak başarıya giden yolu kısaltacaktır..
Ülke genelinde 13.7 milyon emeklinin (Ki yakında 5 milyon EYT’liler de bu orduya katılacaklar) tek çatı altında ve ortak akıl, kolektif liderlik ilkesine göre örgütlendiğini; böylesi bir örgütlenmenin, HAK YASADAN ÖNCE GELİR diyerek FİİLİ VE MEŞRU SENDİKACILIĞI yaşama geçirdiğini ve bunun gereğini yaptığını düşünün. Böylesi bir emekliler sendikasının hangi haklı talebi reddedilebilir ve hangi gasp edilen hakkını geri alamaz?
İktidarın emeklilerin sendikal örgütlenmesine karşı tutum ve davranışları tamamen hukuka aykırı ve fiili bir durumdur.. Emeklilerin ve emekli sendikalarının da bu fiili duruma cevap verecek bir fiili duruş ve örgütlenme modeli geliştirip yaşama geçirmesi gerekir. Bunun adı da fiili ve meşru sendikacılıktır. Bunun somuttaki cisimleşmiş hali ise Emekliler Türkiye Meclisidir. Biz meşruluğumuzu haklılığımızdan alıyoruz, gücümüzü ise öz örgütlülüğümüzden…Zira biliyoruz ki haklı olan meşrudur. Emeklilerin sendikal örgütlenmeleri ve talepleri ana sütü kadar helal ve haklıdır. Bu yüzden de Emekliler Türkiye Meclisi’nin sendikalaşması haklı ve meşru bir taleptir.
Daha önceki bir yazımızda emeklilerin sendikalaşmasının önünde hiçbir hukuki engel olmadığını ayrıntılı olarak dile getirmiştik. Buna ilaveten şimdi de diyoruz ki; sendika kurmak ve onu yaşatmak tamam güç meselesidir. Eğer varsa gücünüz, sendikanızı kurarsanız ama bu işi herkes başkasından bekler ve kendisi bir kenara çekilip dışardan seyreder ya da bir kurtarıcı veya “Mehdi” nin gelip işleri rayına koymasını beklerseniz, o beklentiniz hiçbir zaman gerçekleşmez. Madem ki ülkemiz somutunda “Hak Verilmez Alınır ve Ağlamayan Çocuğa da Mama Verilmiyor” tespitini yapıyoruz, o zaman örgütlenmek ve sesimizin daha gür çıkması için birlikte omuz omuza yürümek zorundayız. Biz bugünümüz ve yarınımız hakkında söz sahibi olmak ve insan onuruna yaraşır bir toplumsal yaşam inşa etmek istiyor ve bu uğurda yeni bir patika açıyoruz. Artık biliyoruz ki BİRLEŞİP SENDİKALAŞAN EMEKLİLER KAZANIR!
Ülke genelinde 13.7 milyon emeklinin (Ki yakında 5 milyon EYT’liler de bu orduya katılacaklar) tek çatı altında ve ortak akıl, kolektif liderlik ilkesine göre örgütlendiğini; böylesi bir örgütlenmenin, HAK YASADAN ÖNCE GELİR diyerek FİİLİ VE MEŞRU SENDİKACILIĞI yaşama geçirdiğini ve bunun gereğini yaptığını düşünün. Böylesi bir emekliler sendikasının hangi haklı talebi reddedilebilir ve hangi gasp edilen hakkını geri alamaz?
İktidarın emeklilerin sendikal örgütlenmesine karşı tutum ve davranışları tamamen hukuka aykırı ve fiili bir durumdur.. Emeklilerin ve emekli sendikalarının da bu fiili duruma cevap verecek bir fiili duruş ve örgütlenme modeli geliştirip yaşama geçirmesi gerekir. Bunun adı da fiili ve meşru sendikacılıktır. Bunun somuttaki cisimleşmiş hali ise Emekliler Türkiye Meclisidir. Biz meşruluğumuzu haklılığımızdan alıyoruz, gücümüzü ise öz örgütlülüğümüzden…Zira biliyoruz ki haklı olan meşrudur. Emeklilerin sendikal örgütlenmeleri ve talepleri ana sütü kadar helal ve haklıdır. Bu yüzden de Emekliler Türkiye Meclisi’nin sendikalaşması haklı ve meşru bir taleptir.
Daha önceki bir yazımızda emeklilerin sendikalaşmasının önünde hiçbir hukuki engel olmadığını ayrıntılı olarak dile getirmiştik. Buna ilaveten şimdi de diyoruz ki; sendika kurmak ve onu yaşatmak tamam güç meselesidir. Eğer varsa gücünüz, sendikanızı kurarsanız ama bu işi herkes başkasından bekler ve kendisi bir kenara çekilip dışardan seyreder ya da bir kurtarıcı veya “Mehdi” nin gelip işleri rayına koymasını beklerseniz, o beklentiniz hiçbir zaman gerçekleşmez. Madem ki ülkemiz somutunda “Hak Verilmez Alınır ve Ağlamayan Çocuğa da Mama Verilmiyor” tespitini yapıyoruz, o zaman örgütlenmek ve sesimizin daha gür çıkması için birlikte omuz omuza yürümek zorundayız. Biz bugünümüz ve yarınımız hakkında söz sahibi olmak ve insan onuruna yaraşır bir toplumsal yaşam inşa etmek istiyor ve bu uğurda yeni bir patika açıyoruz. Artık biliyoruz ki BİRLEŞİP SENDİKALAŞAN EMEKLİLER KAZANIR!