Bu hafta köşemin 23 Nisan gününe denk gelmesi ne hoş oldu. Böylece bende en büyük hayallerimden birini paylaşabilirim. Öğretmen ruhuyla doğduğuma inanmışımdır hep ve “eğitim” benim için hep özel bir alan olmuştur hayatımda. Öğrencilik hayatımda da hep iyi ve örnek bir öğrenci oldum. Sanırım hayatımın en keyifli zamanlarıydı okul yıllarım. Kısa bir süre öğretmenlikte yaptım ve bu kutsal ve çok özel mesleğin de tadına varabildim 3 sene kadar. Keşke daha çok çalışabilseydim ama hayat farklı yöne fırlattı beni. Başka alanlarda da görmem, öğrenmem gerekenler vardı belli ki! Şikayetim yok elbette ama hayatımı öğretmen olarak devam ettirmek güzel olurdu diye düşünmüşümdür hep. Yine de o ruh hep benimle ve “öğrenme ve öğretme aşkım” asla tükenmiyor bu hayatta.
Evet… En büyük hayalim yepyeni ve çok bilinçli, detaylı, hümanist, ruhsal ve tamamen öğrenci odaklı yeni bir eğitim sistemi kurmak… Tabii ki bunu tek başıma yapamayabilirim (belki de yapabilirim, bunu zaman gösterecek!) ama düşünce olarak hep zihnimin önemli bir köşesi bu hayale ayrılmıştır senelerdir. Eğitim üzerine çok kafa yorarım. Eğitim sektörünün içinde çok kısa kaldım belki ama bu kısa süre bile bir çok şeyi keşfetmeme yetti. Daha uzun süreler kalmak belki daha başka ufuklar açardı ama bu açığı etrafımdaki öğretmenlerin anlattıklarını dinleyerek, onlarla uzun sohbetler yaparak ve eğitim üzerine düşünerek kapatmaya çalışıyorum. Eğitim üzerine düşünmek çok keyif verir bana. Çünkü GELECEĞİMİZİ ANCAK İYİ BİR EĞİTİM SİSTEMİYLE GÜZELLEŞTİREBİLİRİZ! Bunu çocuklarımız fazlasıyla hak ediyor. Şu an eğitim sistemi sadece sisteme hizmet edecek, düşünmeyen, köleleştirilmiş zihinler üretmekle meşgul gibi görünüyor. Artık birçok şey gibi bunun da değişme zamanı geldi. Düşüncelerimin birilerine değeceğini ve tohum görevi yapabileceğini bilerek düşünmeye devam ediyorum.
Peki mükemmel eğitim sistemi nasıl olmalı? Tabii ki fizik yasaları kadar evrensel yasaları ve bunların hayatın içinde nasıl işlediğini olaylar üzerinde örnekleyerek çocukların hayata ve kendilerine güvenmelerini sağlayarak ve Allah’ın muhteşem sisteminde her şeyin mükemmel bir şekilde, kusursuz işlediğini göstererek olabilir. Bu benim kişisel görüşüm ama birçok bilinçli insanın beni anlayabileceğini de biliyorum. Eğitim kişilerin potansiyellerini, yeteneklerini ortaya çıkarmaya odaklı yaratıcı ve sürekli ilerleyen, güncellenebilen bir sistem olmalı. Tabii ki belli kurallar olabilir ama bu kurallar eğitim ve öz disiplin için konulmalı, öğrencileri kontrol etmek için değil! Kurallar önemlidir ve her sistemin kendi içinde kuralları olmalı – gerektiğinde değişebilen, esnek bir yapı olmak kaydıyla elbette. Çünkü İNSAN EĞİTMEK ÇOK ÖNEMLİ BİR GÖREVDİR. Kurallar alışkanlık kazanmamız içinde önemlidir. 21 gün ritüeli de bir davranışı alışkanlık haline getirmek için gerekli bir süredir mesela. Eğitim sisteminin içinde öğrencilerin güzel alışkanlıklar edinebilmesi, kendilerini geliştirebilmeleri için kurallara da ihtiyacı olacaktır. Hatta gerçek potansiyellerini keşfedebilmeleri için bazen zorlanmaları da şart! Hayatın içinde ne varsa eğitim sistemi de tamamen bunun sistemli bir yansıması olmalı…
Ve en önemli mesele… Sınavların olmadığı, öğrencilerin at gibi yarıştırılmadığı en büyük ödülün “öğrenmek” olduğu bir sistem hayal ediyorum ben. Her öğrenci muhteşem bir potansiyel barındırıyor içinde ve eğitim sisteminin amacı bu mükemmel potansiyeli elbirliğiyle ortaya çıkarabilmek olmalı. Öğretmenler, eğitim sisteminde çalışan bütün kişiler, temizlik görevinden, yemekleri yapan kişilere, müdüründen eğitim üst mercilerine kadar herkesin “öğrenci odaklı” düşündüğü ve çalıştığı bir sistem. KÖTÜ YA DA TEMBEL ÖĞRENCİ YOKTUR, ANLAŞILAMAYAN, KEŞFEDİLEMEYEN ÖĞRENCİ VARDIR! Bu mantıkla hareket edildiğinde amaç bütün öğrencilerin 3 yaşından üniversiteden mezun olana kadar büyük bir özenle yetiştirilmesi ve “GELECEĞİ KURACAK KİŞİLER” olarak görülmesi. Bu bilinçle bir eğitim sistemi kurulmalı ve bu tamamen evrensel bir sistem olmalı. Özel kurumların kesinlikle bulunmadığı tamamen devletin denetiminde olan “HER ÇOCUK İÇİN BİR EĞİTİM SİSTEMİ” olmalı. Tabii ki birde tamamen ücretsiz olmalı! Bu en büyük kural… Aileler sadece evdeki eğitimden ve kişisel bakımlarından sorumlu olmalı. Öğrencinin zengin ya da ücra bir köşede yaşamasının bir önemi olmamalı. Her çocuk aynı eğitim haklarından sonuna kadar yararlanabilmeli. Dünyanın neresinde olursa olsun bütün çocuklar aynı haklara ve ayrıcalıklara sahip olmalı. Fırsatlarla ilgili hiçbir sorun olmamalı bu sistemde. Öğrenciler ayrıcalıklı kişiler olmalı ve bütün aktivitelere özgürce ve bedava katılabilmeli. Bunca teknolojinin içinde ve gelişen dünyamızda bütün bunların hepsi yapılabilir artık. Ayrıca her yeni doğan çocuğun hamilelik aşamasından itibaren gözlemlenebildiği bir sistem de olmalı. Her çocuk bir elmas işler gibi işlenmeli ve eğitilmeli… Çünkü GELECEK DAİMA YENİ NESİLLERİNDİR! Bunu gören ve 23 Nisan gününü çocuklara adayan Atatürk’e saygıyla ve hürmetle… İyi ki yaşadın ve bizleri de yaşattın ATAM! Sen herkese gerçek değerini gösteren yüce bir ruhsun ve iyi ki bu kutsal topraklarda yaşadın ve bizim liderimiz oldun. Senin mirasını görüyoruz ve senin izinden senin bilincinle yürümeye gayret ediyoruz. Her şeye ve herkese rağmen kalbimiz seninle ve senin izindeyiz… Emel Uğur Kırıcı
Evet… En büyük hayalim yepyeni ve çok bilinçli, detaylı, hümanist, ruhsal ve tamamen öğrenci odaklı yeni bir eğitim sistemi kurmak… Tabii ki bunu tek başıma yapamayabilirim (belki de yapabilirim, bunu zaman gösterecek!) ama düşünce olarak hep zihnimin önemli bir köşesi bu hayale ayrılmıştır senelerdir. Eğitim üzerine çok kafa yorarım. Eğitim sektörünün içinde çok kısa kaldım belki ama bu kısa süre bile bir çok şeyi keşfetmeme yetti. Daha uzun süreler kalmak belki daha başka ufuklar açardı ama bu açığı etrafımdaki öğretmenlerin anlattıklarını dinleyerek, onlarla uzun sohbetler yaparak ve eğitim üzerine düşünerek kapatmaya çalışıyorum. Eğitim üzerine düşünmek çok keyif verir bana. Çünkü GELECEĞİMİZİ ANCAK İYİ BİR EĞİTİM SİSTEMİYLE GÜZELLEŞTİREBİLİRİZ! Bunu çocuklarımız fazlasıyla hak ediyor. Şu an eğitim sistemi sadece sisteme hizmet edecek, düşünmeyen, köleleştirilmiş zihinler üretmekle meşgul gibi görünüyor. Artık birçok şey gibi bunun da değişme zamanı geldi. Düşüncelerimin birilerine değeceğini ve tohum görevi yapabileceğini bilerek düşünmeye devam ediyorum.
Peki mükemmel eğitim sistemi nasıl olmalı? Tabii ki fizik yasaları kadar evrensel yasaları ve bunların hayatın içinde nasıl işlediğini olaylar üzerinde örnekleyerek çocukların hayata ve kendilerine güvenmelerini sağlayarak ve Allah’ın muhteşem sisteminde her şeyin mükemmel bir şekilde, kusursuz işlediğini göstererek olabilir. Bu benim kişisel görüşüm ama birçok bilinçli insanın beni anlayabileceğini de biliyorum. Eğitim kişilerin potansiyellerini, yeteneklerini ortaya çıkarmaya odaklı yaratıcı ve sürekli ilerleyen, güncellenebilen bir sistem olmalı. Tabii ki belli kurallar olabilir ama bu kurallar eğitim ve öz disiplin için konulmalı, öğrencileri kontrol etmek için değil! Kurallar önemlidir ve her sistemin kendi içinde kuralları olmalı – gerektiğinde değişebilen, esnek bir yapı olmak kaydıyla elbette. Çünkü İNSAN EĞİTMEK ÇOK ÖNEMLİ BİR GÖREVDİR. Kurallar alışkanlık kazanmamız içinde önemlidir. 21 gün ritüeli de bir davranışı alışkanlık haline getirmek için gerekli bir süredir mesela. Eğitim sisteminin içinde öğrencilerin güzel alışkanlıklar edinebilmesi, kendilerini geliştirebilmeleri için kurallara da ihtiyacı olacaktır. Hatta gerçek potansiyellerini keşfedebilmeleri için bazen zorlanmaları da şart! Hayatın içinde ne varsa eğitim sistemi de tamamen bunun sistemli bir yansıması olmalı…
Ve en önemli mesele… Sınavların olmadığı, öğrencilerin at gibi yarıştırılmadığı en büyük ödülün “öğrenmek” olduğu bir sistem hayal ediyorum ben. Her öğrenci muhteşem bir potansiyel barındırıyor içinde ve eğitim sisteminin amacı bu mükemmel potansiyeli elbirliğiyle ortaya çıkarabilmek olmalı. Öğretmenler, eğitim sisteminde çalışan bütün kişiler, temizlik görevinden, yemekleri yapan kişilere, müdüründen eğitim üst mercilerine kadar herkesin “öğrenci odaklı” düşündüğü ve çalıştığı bir sistem. KÖTÜ YA DA TEMBEL ÖĞRENCİ YOKTUR, ANLAŞILAMAYAN, KEŞFEDİLEMEYEN ÖĞRENCİ VARDIR! Bu mantıkla hareket edildiğinde amaç bütün öğrencilerin 3 yaşından üniversiteden mezun olana kadar büyük bir özenle yetiştirilmesi ve “GELECEĞİ KURACAK KİŞİLER” olarak görülmesi. Bu bilinçle bir eğitim sistemi kurulmalı ve bu tamamen evrensel bir sistem olmalı. Özel kurumların kesinlikle bulunmadığı tamamen devletin denetiminde olan “HER ÇOCUK İÇİN BİR EĞİTİM SİSTEMİ” olmalı. Tabii ki birde tamamen ücretsiz olmalı! Bu en büyük kural… Aileler sadece evdeki eğitimden ve kişisel bakımlarından sorumlu olmalı. Öğrencinin zengin ya da ücra bir köşede yaşamasının bir önemi olmamalı. Her çocuk aynı eğitim haklarından sonuna kadar yararlanabilmeli. Dünyanın neresinde olursa olsun bütün çocuklar aynı haklara ve ayrıcalıklara sahip olmalı. Fırsatlarla ilgili hiçbir sorun olmamalı bu sistemde. Öğrenciler ayrıcalıklı kişiler olmalı ve bütün aktivitelere özgürce ve bedava katılabilmeli. Bunca teknolojinin içinde ve gelişen dünyamızda bütün bunların hepsi yapılabilir artık. Ayrıca her yeni doğan çocuğun hamilelik aşamasından itibaren gözlemlenebildiği bir sistem de olmalı. Her çocuk bir elmas işler gibi işlenmeli ve eğitilmeli… Çünkü GELECEK DAİMA YENİ NESİLLERİNDİR! Bunu gören ve 23 Nisan gününü çocuklara adayan Atatürk’e saygıyla ve hürmetle… İyi ki yaşadın ve bizleri de yaşattın ATAM! Sen herkese gerçek değerini gösteren yüce bir ruhsun ve iyi ki bu kutsal topraklarda yaşadın ve bizim liderimiz oldun. Senin mirasını görüyoruz ve senin izinden senin bilincinle yürümeye gayret ediyoruz. Her şeye ve herkese rağmen kalbimiz seninle ve senin izindeyiz… Emel Uğur Kırıcı