Çok sıra dışı bir dönemden geçiyoruz ve bilmediklerimiz özellikle de –gelecek- bizi korkutuyor, endişelendiriyor. Beklemediğimiz her şeyin olduğu şu günler bildiğimiz her şeyi de adeta silip baştan yazmaya itiyor bizi… Sanırım kıyam-et döneminin en zor kısmındayız. İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmanın en zor olduğu, her günün karşımıza yeni sınavlar çıkardığı, algılarımızla oynandığı, kafamızın karıştırıldığı, sürekli olarak manipüle edildiğimiz günlerdeyiz. Aynen kutsal kitaplarda belirtilen durumlarla karşı karşıyayız. Adeta gölgemizden korkar hale geldik. Kimsenin kimseye faydası yok, herkesin kurtuluşu kendi elinde… Yeri geliyor çocuklarımızı bile koruyamıyoruz. Delirmek, çıldırmak üzereyiz belki de… Nasıl kurtulacağız bu kıyametten??? Her şey gerçekte bu kadar kötü mü yoksa bize kötüyü mü yansıtıyorlar daha çok?! Her şey bu derece karanlıkken ışığı nasıl bulacağız insanlık olarak? Sorular, korkular, bilinmezlikler…
Bir de madalyonun öbür tarafına bakmak lazım… Dünya da kötü ne kadarsa iyi de o kadardır aslında. Göremesekte yaşama inanılmaz bir denge hakimdir. Sadece iyilik göze çarpmaz çünkü enerjisel olarak sakin ve yumuşaktır. Kötülük ise dikkat çekici, rahatsız edici ve keskindir. Haliyle kötü kendini hemen belli ederken iyiyi görmek için biz çaba sarf etmeliyiz. Sınavda budur zaten. İNSAN iyilik, güzellik için çaba sarfetmelidir! Hiçbir şey biz kendimizi yükseltmeden, imanımızı, inancımızı güçlendirmeden görünür hale gelmez yaşamlarımızda. Ne kadar emek o kadar yemek… Bunca kaos işte hep bu çabaya bağlı. Her şeye rağmen inananlar, yaşama ve Allah’a güvenenler, bunca kötülüğe rağmen iyi olmak, temiz kalmak için çaba sarf edenler kazanacaktır bu sınavı. Evet… Hiç kolay değil tabiiki ama aslında başka bir alternatifte yok. Ya yok olacağız korkularımızın içinde ya da sabır, inanç ve imanla emek vererek kurtulacağız bu kaostan. Seçim her zaman bizim. Sonuçta özgür irademiz var!
Şimdi birazda gelecekten bahsedelim. Tarihte de bu tarz çok kaotik ve karanlık dönemler yaşanmıştı ve sonrasında hep yeni bir düzen kuruldu. Yine benzerini yaşayacağımızı tahmin edebilir ve biraz rahat nefes alabiliriz aslında. İnsanlık tarihinde evrim hep ileriye doğru, gelişmişliğe, teknolojiye, insani değerlere doğru yukarı çıkan bir çizgide olmuştur. Demek ki gelecek sistem bizi bir üst basamağa taşıyacak! O halde korkacak bir şey olmadığını bilerek hayata biraz güvenebiliriz. Bu geçiş dönemi ebette sancılı olacak. Hayatın her alanında etkilerini yaşıyoruz, zorlanıyoruz ama her şey daha insani bir düzeni kurabilmek ve bir basamak daha yukarı çıkabilmek adına… Bunu en kolay nasıl yapabiliriz ona odaklanalım sadece.
Geleceğe nasıl hazırlanabiliriz?
Fütüristlerin, astrologların ve stratejistlerin geleceğe ilişkin öngörülerinde herkesin buluştuğu ortak nokta şu: “Gelecek hayal kurucuların, karar vericilerin, hayal mühendislerinin ve yaratıcı beyinlerin olacak” Bu çok mantıklı bir öngörü… Yapay zeka ve makinelerin yapabileceği bütün işler, meslekler yerini teknolojiye bırakarak birçok kişiyi işsiz bırakacak. Öte yandan yepyeni işler, meslekler ortaya çıkacak. Şu kadarından da emin olabiliriz ki “düşünen, üreten ve yaratan beyinler her zamankinden daha değerli ve önemli olacak!” Tam da olması gereken… İNSAN yaratıcılığı noktasında çok özel bir varlık ve standart işlerden muaf olup kendi potansiyelini gerçekleştirebileceği işler yaratacağı bir geleceğe doğru evriliyor. Ne muhteşem ve heyecan verici değil mi? Açıkçası ben çok heyecanlı ve umutluyum, çünkü gerçek potansiyelimizin ne olduğunu çok merak ediyorum. Bu zorlu dönemi aşıp gerçek potansiyelimizi keşfedebileceğimiz, heyecan ve umut dolu bir geleceğe doğru ilerliyoruz… Gelecekten korkmalı mıyız umutlanmalı mıyız sorusuna ise düşünen, üreten, yaratan insanlar için cevabım “gelecek güzel geliyor, gülümseyin…” olacak ;) Emel Uğur Kırıcı
Bir de madalyonun öbür tarafına bakmak lazım… Dünya da kötü ne kadarsa iyi de o kadardır aslında. Göremesekte yaşama inanılmaz bir denge hakimdir. Sadece iyilik göze çarpmaz çünkü enerjisel olarak sakin ve yumuşaktır. Kötülük ise dikkat çekici, rahatsız edici ve keskindir. Haliyle kötü kendini hemen belli ederken iyiyi görmek için biz çaba sarf etmeliyiz. Sınavda budur zaten. İNSAN iyilik, güzellik için çaba sarfetmelidir! Hiçbir şey biz kendimizi yükseltmeden, imanımızı, inancımızı güçlendirmeden görünür hale gelmez yaşamlarımızda. Ne kadar emek o kadar yemek… Bunca kaos işte hep bu çabaya bağlı. Her şeye rağmen inananlar, yaşama ve Allah’a güvenenler, bunca kötülüğe rağmen iyi olmak, temiz kalmak için çaba sarf edenler kazanacaktır bu sınavı. Evet… Hiç kolay değil tabiiki ama aslında başka bir alternatifte yok. Ya yok olacağız korkularımızın içinde ya da sabır, inanç ve imanla emek vererek kurtulacağız bu kaostan. Seçim her zaman bizim. Sonuçta özgür irademiz var!
Şimdi birazda gelecekten bahsedelim. Tarihte de bu tarz çok kaotik ve karanlık dönemler yaşanmıştı ve sonrasında hep yeni bir düzen kuruldu. Yine benzerini yaşayacağımızı tahmin edebilir ve biraz rahat nefes alabiliriz aslında. İnsanlık tarihinde evrim hep ileriye doğru, gelişmişliğe, teknolojiye, insani değerlere doğru yukarı çıkan bir çizgide olmuştur. Demek ki gelecek sistem bizi bir üst basamağa taşıyacak! O halde korkacak bir şey olmadığını bilerek hayata biraz güvenebiliriz. Bu geçiş dönemi ebette sancılı olacak. Hayatın her alanında etkilerini yaşıyoruz, zorlanıyoruz ama her şey daha insani bir düzeni kurabilmek ve bir basamak daha yukarı çıkabilmek adına… Bunu en kolay nasıl yapabiliriz ona odaklanalım sadece.
Geleceğe nasıl hazırlanabiliriz?
Fütüristlerin, astrologların ve stratejistlerin geleceğe ilişkin öngörülerinde herkesin buluştuğu ortak nokta şu: “Gelecek hayal kurucuların, karar vericilerin, hayal mühendislerinin ve yaratıcı beyinlerin olacak” Bu çok mantıklı bir öngörü… Yapay zeka ve makinelerin yapabileceği bütün işler, meslekler yerini teknolojiye bırakarak birçok kişiyi işsiz bırakacak. Öte yandan yepyeni işler, meslekler ortaya çıkacak. Şu kadarından da emin olabiliriz ki “düşünen, üreten ve yaratan beyinler her zamankinden daha değerli ve önemli olacak!” Tam da olması gereken… İNSAN yaratıcılığı noktasında çok özel bir varlık ve standart işlerden muaf olup kendi potansiyelini gerçekleştirebileceği işler yaratacağı bir geleceğe doğru evriliyor. Ne muhteşem ve heyecan verici değil mi? Açıkçası ben çok heyecanlı ve umutluyum, çünkü gerçek potansiyelimizin ne olduğunu çok merak ediyorum. Bu zorlu dönemi aşıp gerçek potansiyelimizi keşfedebileceğimiz, heyecan ve umut dolu bir geleceğe doğru ilerliyoruz… Gelecekten korkmalı mıyız umutlanmalı mıyız sorusuna ise düşünen, üreten, yaratan insanlar için cevabım “gelecek güzel geliyor, gülümseyin…” olacak ;) Emel Uğur Kırıcı