Kuran-ı Kerim’de dedikodunun ne kadar çirkin olduğuyla ilgili ayetler var. Ancak beni en çok etkileyeni buraya yazıyorum. "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir." (Hucurat Suresi, 12. ayet)
Her dedikodu yapanı, ölü eti yiyiciler olarak nitelemiş Rabbimiz. Ne kadar tiksindirici bir durum değil mi? Düşünmek bile çok rahatsız edici. Peki Rabbimizin istemediği bu hali bilerek ya da bilmeyerek yapmakla kulluk bilincine ters düşmüyor muyuz? Allah’ın emir ve yasakları belli. Hikmetli kitabında açık açık her şeyi bildirmiş. “Biz çok misalciyiz, misallerle anlatırız” diyor Rabbimiz. İşte dedikoduyu misal ile kardeşinin ölü etini yeme gibi anlatmış. Ne kadar yanlış olduğunu düşünen akıllar anlasın diye.. Peki nefsimiz dedikodu konusunda bizlere neler der, nasıl yönlendirir bir bakalım. Nefs çirkin olan her şeyi güzel, süslü göstermeyi sever. Bizleri Allah ile muhabbetten uzaklaştırmak için programlanmış bir yaratık. İçimizde ayağımızı kaydırmaya çalışan bir hain. Dedikodu yapmanın en büyük günahlardan olduğunu bildiği için, bu hali sıradanlaştırmak istiyor. Ne var yani, doğruyu söylüyorsun, bu dedikodu değil, sen haklısın, zaten kendi de gelse yüzüne söylersin gibi bizi kandırmaya çalıştığı telkinlerle konuşmamızı, Rabbimizin istemediği hal üzere olmamızı ister. Aman sakının bu halden. Susun! Susmak için gayret edin. Dedikodu yapılan bir ortamda iseniz ve buradan uzaklaşamıyorsanız, içinizden duaya başlayın: Rabbim beni burada konuşulanlardan sorumlu tutma, ben sana sığındım, sana kaçtım, beni nefsimle bir an dahi baş başa bırakma diye duaya sarılın. Dua bizlere verilmiş çok büyük bir lütuf. Bu lütfu her daim kullanmak lazım.
Öyle insanlar var ki; dedikodu müptelası olmuş. Hadi gel dedikodu yapalım diye, sırf bunun için birbirini arıyorlar. Madem bu illetten kurtulamıyorsunuz, çok sevdiklerinizin dedikodusunu yapın. Anneniz, babanız, kardeşiniz hakkında konuşun. Onların arkasından çekiştirin ki; sevdiklerinizin günahlarını alın. Kimin hakkında konuşuyorsak, o kişinin günahları, dedikodusunu yapan kişiye geçer. Biri hakkında çok konuşuluyorsa, o kişiyi kulları elinden pak eylemek ister Rabbimiz. Günahları alınır böyle kişilerin, kuş misali uçarlar, tertemiz olurlar. Birini sevmediğinizi, ne kadar kötü olduğunu anlatırken, aslında o kişinin üzerinize vazife olmayan günahlarını yüklenmiş olursunuz. Bir de kendimizi düşünelim. Buncana günahı sırtlanacak, kaldıracak gücümüz var mı? Çok sevabımız mı var ki? Neyimize güveniyoruz da başkasının günahlarını üstleniyoruz? Bunları düşünüp ona göre hareket etmek lazım ve en güzeli de dedikodudan kaçmak, bu konuda kendimizi iyileştirmemiz lazım. Bu illetten kurtulabilmeniz için size bir tavsiyem var. www.veyselkarane.com sitesi tam siz göre.. 16.12.2022
Her dedikodu yapanı, ölü eti yiyiciler olarak nitelemiş Rabbimiz. Ne kadar tiksindirici bir durum değil mi? Düşünmek bile çok rahatsız edici. Peki Rabbimizin istemediği bu hali bilerek ya da bilmeyerek yapmakla kulluk bilincine ters düşmüyor muyuz? Allah’ın emir ve yasakları belli. Hikmetli kitabında açık açık her şeyi bildirmiş. “Biz çok misalciyiz, misallerle anlatırız” diyor Rabbimiz. İşte dedikoduyu misal ile kardeşinin ölü etini yeme gibi anlatmış. Ne kadar yanlış olduğunu düşünen akıllar anlasın diye.. Peki nefsimiz dedikodu konusunda bizlere neler der, nasıl yönlendirir bir bakalım. Nefs çirkin olan her şeyi güzel, süslü göstermeyi sever. Bizleri Allah ile muhabbetten uzaklaştırmak için programlanmış bir yaratık. İçimizde ayağımızı kaydırmaya çalışan bir hain. Dedikodu yapmanın en büyük günahlardan olduğunu bildiği için, bu hali sıradanlaştırmak istiyor. Ne var yani, doğruyu söylüyorsun, bu dedikodu değil, sen haklısın, zaten kendi de gelse yüzüne söylersin gibi bizi kandırmaya çalıştığı telkinlerle konuşmamızı, Rabbimizin istemediği hal üzere olmamızı ister. Aman sakının bu halden. Susun! Susmak için gayret edin. Dedikodu yapılan bir ortamda iseniz ve buradan uzaklaşamıyorsanız, içinizden duaya başlayın: Rabbim beni burada konuşulanlardan sorumlu tutma, ben sana sığındım, sana kaçtım, beni nefsimle bir an dahi baş başa bırakma diye duaya sarılın. Dua bizlere verilmiş çok büyük bir lütuf. Bu lütfu her daim kullanmak lazım.
Öyle insanlar var ki; dedikodu müptelası olmuş. Hadi gel dedikodu yapalım diye, sırf bunun için birbirini arıyorlar. Madem bu illetten kurtulamıyorsunuz, çok sevdiklerinizin dedikodusunu yapın. Anneniz, babanız, kardeşiniz hakkında konuşun. Onların arkasından çekiştirin ki; sevdiklerinizin günahlarını alın. Kimin hakkında konuşuyorsak, o kişinin günahları, dedikodusunu yapan kişiye geçer. Biri hakkında çok konuşuluyorsa, o kişiyi kulları elinden pak eylemek ister Rabbimiz. Günahları alınır böyle kişilerin, kuş misali uçarlar, tertemiz olurlar. Birini sevmediğinizi, ne kadar kötü olduğunu anlatırken, aslında o kişinin üzerinize vazife olmayan günahlarını yüklenmiş olursunuz. Bir de kendimizi düşünelim. Buncana günahı sırtlanacak, kaldıracak gücümüz var mı? Çok sevabımız mı var ki? Neyimize güveniyoruz da başkasının günahlarını üstleniyoruz? Bunları düşünüp ona göre hareket etmek lazım ve en güzeli de dedikodudan kaçmak, bu konuda kendimizi iyileştirmemiz lazım. Bu illetten kurtulabilmeniz için size bir tavsiyem var. www.veyselkarane.com sitesi tam siz göre.. 16.12.2022