Gerçeklik ve algoritmalar

Şehrimizde son günlerde epey artan salgın sebebiyle alınan önlemler epey artırıldı. Kontrollü, denetlemeli kullanım yerine direk kapatma, iptal etme, yasaklama, kestirip atma yönteminin etkili olduğuna beni kimse ikna edemez. Tam aksine, insanları bir yere doldurmak yerine yaşam alanlarını genişletmek gerektiği inancındayım. Dünya'da tokluktan ölenlerin sayısının açlıktan ölenlerden daha fazla olduğunu düşünecek olursak egzersiz şart. İnsanların bir yere doluşmadan, durumu istismar etmeden yürüyüş yapabilmesi gerekiyor ki bu da denetlemeyle mümkün. Ekmeğin temel gıda maddesi olarak algılandığı, refah ve tokluk düzeyinin de günlük simit tüketimi ve kazancına göre hesaplandığı ülkemizde insanların fazla kalori ve streslerini atması gerekir. Evde fazlaca kalınan zamanlarda geçimsizlikler artıyormuş. Bir de şu, her dönem mutlaka, her platformda olmazsa olmaz dizi furyaları var ya katlanmak mümkün değil. Tabi ki bu benim gibiler için geçerli. Bu kadar seçme şansı olduğu halde gene de insanları tv. başına topluyorlar ya şaşıyorum doğrusu.
Önemli felsefi bir söyleşinin olduğu bir programda; temsilin olduğu yerde krizin de olduğunu, gerçekliğin de esneyip deforme olup bozulduğunu duydum. Amerikan C.S.I. dizilerinde teknoloji ve bilgi düzeyinin üst düzeyde gösterilmesi sonucu, yani her konuda dna testinin yapılması, parmak izi analizi, yüz taraması, uzman fikri vs. işlemlerle çabuk ve kesin veriye ulaşan savcılığın rahatça jüri önünde şov yapabildiği halde gerçek hayatta epey farklıymış. Gerçek hayatta son zamanlarda jürinin suçluyu bulma yüzdesi epey azalmış. Çünkü sahte C.S.I. dizilerinden etkilenen jüri gerçek hayatta da polisin kendilerine bu kadar kısa zamanda delil sunabildiğini zannediyormuş. Sosyal medyada sunulan algoritmalar da insanın beceriksiz bir temsili olduğundan insanın durmadan kendini tekrarlamasına yol açıyormuş. Bir de şu son dönem popüler olan psikolog dizileri var. Önünde taşkınlık yapan potansiyel şiddet meyillisi bir zorba varken psikoloğun uzaklara dalıp içinden “acaba nasıl bir kırılganlığı oldu geçmişinde” diye geçiren yüce gönüllü psikiyatrist yerine bizi ilaç yazıp yüzünüze bile bakmayan birini görünce de aynı şeyi yaşıyoruz. Bu yazımda, bir iki cümleyle bitirmek zor olsa da, arada kimi toksik sorunları da konu edip yazmalı ki güzel, eğlenceli konulara rahatça ve enikonu zaman ayırabileyim diye düşündüm. Sizi gerçekliğinizden koparmalarına, algoritmaların siz olmalarına fırsat vermeyin. Hoşça kalın.