Egenin iki yakasının siyaset kurumu sürekli kapışmaktan, suçlamaktan, misilleme yapmaktan vazgeçmiyor. İşte bu nedenle geçen yıl açılan ve geçtiğimiz günlerde ses getiren bir ayin düzenlenen Aziz Trifonos Kilisesi Gökçeada’yı biraz karıştırmış görünüyor.
219 metreden Laz Koyuna…
Bu hafta Gökçeada’da bir ayin yapıldı. Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Katsaniotis, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da katıldığı ayini Bozcaada ve Gökçeada Metropoliti Kyrillos Sykisi yönetti. Ayine çok sayıda üye katıldı ve İncil’den bölümler okundu. Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor; ancak iddialar farklı.
55 yıldır atıl ve çökmüş olan Aziz Trifonos Kilisesi onarılarak geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Bartholomeos tarafından ibadete açılmıştı. Bakan Yardımcısı Katsaniotis’ de katılması bazı çevrelerin tepkisine neden oldu.
Helenizm yaşatılırken Türk kimliği baskı altında
Aynı çevreler karşı çıkışını şu temele oturtuyor: ‘Rum azınlık Lozan Anlaşmasının tanıdığı hakların da ötesinde haklarla tarihi dini ve kültürel yapılarını onarmak suretiyle ibadete açabiliyor ve yenilerini inşa edebiliyor; hatta bu onarımların askeri vakıflar desteği ile yapıldığı iddiaları var. Keza; Fener Rum Patriği Bartholomeos ve Yunanlı politikacıların sıklıkla dile getirdiği gibi ‘bunlarla helenizm yaşatılırken’ Batı Trakya’da Türk Azınlığın bu tür imkanlardan faydalanması zorlaştırılıyor. Batı Trakya’da Türk Azınlık (Yunanistan Lozan Anlaşmasında azınlık yazmadığı gerekçesiyle Batı Trakya Türklerini azınlık olarak görmüyor) yeni dini ve kültürel yapıların yapılması şöyle dursun muhafazası veya onarımı dahi mümkün olamamakta. Lozan Anlaşması garantörlüğünde özel ve özerk hakları ile bırakılan Türk Azınlığın kimliği reddedilmekte ve tarihi, kültürel varlıkları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır’’ Düne kadar Şahin Köyüne giriş yasaktı
Batı Trakya’nın en büyük köyü, nereyse bölgenin direniş simgesi Şahin Köyü 5 bini aşkın nüfusuyla yıllarca; yarım yüzyılı aşkın süre esaret altında yaşadı. Kendi köyüne; ecdadının taa 1360’lı yıllarda kurduğu köyünde hapis yaşadı. Köylü askeri karakollarda kendilerine verilen fotoğraflı izin kağıdıyla girip çıkabildi. İster Batı Trakya Türkleri olsun ister Türkiyeden gelenlerin buaraya girmesine hiçbir şekilde izin verilmedi. Köy tam anlamıyla hapsedildi; hatta 1997 yılında TBMM İnsan Hakları Komisyonu köye gitmek istediğinde girişlerine izin verilmedi. Aslında 1995 senesinde coğrafi yasak bölge kaldırıldı ama işleyişte hiçbir şey değişmemişti.
2000’li yılların sonunda bile çile sürüyordu. Şimdi de hiçbir şey halen çok kolay değil. İki toplum birbirine düşman yapılmak isteniyor. Hala birbirimizi tehlike olarak yorumluyoruz; en çok da Yunanistan böyle düşünüyor. Oysa biz aynı kültürün toplumlarıyız. Müziğimiz, yemeğimiz, derimiz ve fiziki benzerliğimiz bu torakların ortak insanı olduğumuzu hemen ele veriyor. Aziz Trifonos Kilisesi ruhsatsız mı ?
Bütün bu vaziyetin yanında Gökçeada kamuoyu şu anda Dereköy ile Şirinköy arasında 219 metre yüksekte ve 5 hektarlık arazi içinde yer alan; vadi botunca Gokçeada Göleti üzerinden Laz Koyuna bakan eşsiz manzaraya sahip ‘Kilisenin ruhsatı yokmuş’u konuşuyor. Peki Aziz Trifonos Kilisesinin ruhsatı var mı. 2021 yılının Ağustos ayında açılışı yapılan kilisenin ruhsatı yoksa sorumlu kim ? Belediye mi merkezi hükümet mi ?
Helenizm yaşatılırken Türk kimliği baskı altında
Aynı çevreler karşı çıkışını şu temele oturtuyor: ‘Rum azınlık Lozan Anlaşmasının tanıdığı hakların da ötesinde haklarla tarihi dini ve kültürel yapılarını onarmak suretiyle ibadete açabiliyor ve yenilerini inşa edebiliyor; hatta bu onarımların askeri vakıflar desteği ile yapıldığı iddiaları var. Keza; Fener Rum Patriği Bartholomeos ve Yunanlı politikacıların sıklıkla dile getirdiği gibi ‘bunlarla helenizm yaşatılırken’ Batı Trakya’da Türk Azınlığın bu tür imkanlardan faydalanması zorlaştırılıyor. Batı Trakya’da Türk Azınlık (Yunanistan Lozan Anlaşmasında azınlık yazmadığı gerekçesiyle Batı Trakya Türklerini azınlık olarak görmüyor) yeni dini ve kültürel yapıların yapılması şöyle dursun muhafazası veya onarımı dahi mümkün olamamakta. Lozan Anlaşması garantörlüğünde özel ve özerk hakları ile bırakılan Türk Azınlığın kimliği reddedilmekte ve tarihi, kültürel varlıkları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır’’ Düne kadar Şahin Köyüne giriş yasaktı
Batı Trakya’nın en büyük köyü, nereyse bölgenin direniş simgesi Şahin Köyü 5 bini aşkın nüfusuyla yıllarca; yarım yüzyılı aşkın süre esaret altında yaşadı. Kendi köyüne; ecdadının taa 1360’lı yıllarda kurduğu köyünde hapis yaşadı. Köylü askeri karakollarda kendilerine verilen fotoğraflı izin kağıdıyla girip çıkabildi. İster Batı Trakya Türkleri olsun ister Türkiyeden gelenlerin buaraya girmesine hiçbir şekilde izin verilmedi. Köy tam anlamıyla hapsedildi; hatta 1997 yılında TBMM İnsan Hakları Komisyonu köye gitmek istediğinde girişlerine izin verilmedi. Aslında 1995 senesinde coğrafi yasak bölge kaldırıldı ama işleyişte hiçbir şey değişmemişti.
2000’li yılların sonunda bile çile sürüyordu. Şimdi de hiçbir şey halen çok kolay değil. İki toplum birbirine düşman yapılmak isteniyor. Hala birbirimizi tehlike olarak yorumluyoruz; en çok da Yunanistan böyle düşünüyor. Oysa biz aynı kültürün toplumlarıyız. Müziğimiz, yemeğimiz, derimiz ve fiziki benzerliğimiz bu torakların ortak insanı olduğumuzu hemen ele veriyor. Aziz Trifonos Kilisesi ruhsatsız mı ?
Bütün bu vaziyetin yanında Gökçeada kamuoyu şu anda Dereköy ile Şirinköy arasında 219 metre yüksekte ve 5 hektarlık arazi içinde yer alan; vadi botunca Gokçeada Göleti üzerinden Laz Koyuna bakan eşsiz manzaraya sahip ‘Kilisenin ruhsatı yokmuş’u konuşuyor. Peki Aziz Trifonos Kilisesinin ruhsatı var mı. 2021 yılının Ağustos ayında açılışı yapılan kilisenin ruhsatı yoksa sorumlu kim ? Belediye mi merkezi hükümet mi ?