2021 yılının son haftasındayız. Zamanın ve haberlerin anbean değiştiği şu günlerde (gündem ne yaşanan ne?) bağlantı kurmak zorlaşıyor. Gelin bu hafta son yılları nasıl geçirdiğimizi biraz hatırlayalım.
90’lı yıllarda yüksek enflasyon krizi gündemdeydi. Bu krize sebep olan ise kamunun açık vermesiydi. Bu ekonomik açığı merkez bankası kaynaklarının yetersiz olması derinleştirmişti. O dönemlerde siyasilerimizin yapmaya çalıştığı iyileştirmeler yeterli gelmemişti. Bunun üzerine 94 Körfez Savaşı ve 99 Marmara Depremi’nin yıpratıcı etkileri 2001 de ki ekonomik krizin daha sert olmasına neden olmuştu. 2001 krizi öncesi yaşanan siyasi gerginlik devlet yönetiminde de krize yol açmıştı. O dönemde görev alan Kemal Derviş, siyasi maliyetlerden dolayı atılamayan adımları attı. Rekabetin arttırılması, özelleştirmeye teşvik, IMF ve Dünya Bankası destekleri sonucunda kısa zamanda ekonomik istikrarın yakalanabileceğine dair inancı arttırmıştı. Bu yöndeki istikrar ile 2021 yılının sonuna ulaştık. Geçici yöntemlerle kalıcı çözümler yakalanamayacağını geçmişte tecrübe ettik. Elimizi vicdanımıza koymalıyız. Bencil çıkarlarımıza hizmet etmek bugün bizi kurtaracak gibi gelebilir. Gelecek nesilleri de düşünmeliyiz. Haklarını helal edecekler mi? Bu ülkede birlikte yaşıyorsak, birlikte karar almalıyız.
Merkez Bankası tarihinde olmadığı kadar siyasi müdahale altında. Başkan değişiminden bile bunu anlayabiliyoruz. Enflasyon alıp başını giderken, Merkez Bankası faiz indiriyor, kur yükseliyor. Bunun siyasi direktife kılıf olduğu, ekonomik bir mantığının olmadığı konuşulmuyor. Soframızdaki yemeğin maliyeti, Bakan Bey’ in gözlerinden anlaşılmıyor maalesef.
Sorunun ekonomik bir sorun olduğu varsayımı gündemde. Oysaki yaşadığımız, siyasi bir yönetim krizinin ekonomik sonuçlarıdır. İthal herhangi bir elektronik, beyaz eşya, cep telefonu gibi malları satın alabilmek artık daha büyük fedakarlıklar gerektiriyor.
Konut alımında ki tablo ise; artan inşaat birim maliyetleri yüzünden sıfır konut sahibi olmak zorlaştı. 2020 de bol kredi verilmesine rağmen ikincil konut satışları zirveye çıktı. Kiraların artmasına sebep oldu. Bu kriz içindeki siyasi yapının getirdiği ekonomik politikasızlığın bir sonucu değil mi?
Gıdaya ulaşmak günbegün zorlaşıyor. Gıdanın ithal olduğu şu zamanlarda üretim için hiçbir destek yok. Bereketli ülke topraklarımız nadastan kurtulamayacak. Bizler ithal gıdalara ve tekstil ürünlerine mecbur bırakılıyoruz. Oysaki Adam Smith’ ten Marx’ a bütün ekonomistler çalışmalarına üretimden başlamışlardır.
Toplum olarak aslında çok şey ifade ediyoruz. Doğru bireyselleşme olduğunda topluluk olarak daha da anlamlı olabiliriz. Yaşamımıza zarar veren, maddi güce sahip, yanlış kahramanların eteğinde oturmak daha refah bir gelecek sunmayacak hiçbirimize. Mahallemizi, şehrimizi, ülkemizi, dünyamızı gelecek nesillere emanet ederken bunları ve geçmişimizi göz önünde bulundurabiliriz.
İyi haftalar...
İyi yıllar...
YAZARLAR
Yayınlanma: 27 Aralık 2021 - 09:41
Gözlerimden anlayın ülkesi
2021 yılının son haftasındayız
YAZARLAR
27 Aralık 2021 - 09:41
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir