Eğitim-Bir-Sen Çanakkale 1 No’lu Şube Başkanı Resul Can 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir açıklamada bulundu.
Can’ın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Kadın, aile başta olmak üzere, toplumun tüm katmanlarının taşıyıcı unsuru, nesiller yetiştiren mürebbiyesi, çalışma hayatının önemli aktörüdür. Bir insan olarak hayatımızın her dönemini farklı rollerle kuşatan kadınların toplumsal konumunu örselemeden, saygınlığını muhafaza ederek hakkını teslim etmek sağlıklı bir toplumun olmazsa olmazıdır.
Bir medeniyetin büyüklüğünün en önlemli göstergelerinden biri, kadına bakış açısıdır. Bizim medeniyetimizde tarihin her döneminde kadınlarımız hayatın her alanında yer almış, toplum kendi içinden tarih yapıcı örnek şahsiyet niteliğinde kadınlar çıkarmıştır. Onlar, medeniyet seviyemizin göstergesi olarak toplumun her anına, alanına katılmış, katkıda bulunmuştur.
Bizim inancımız, kız çocuklarını hor gören, diri diri toprağa gömen cahiliyeyi yıkmış, kadını baş tacı etmiş, ‘Cennet annelerin ayaklarını altındadır’ diyerek kadınları yüceltmiş, onlara ne kadar değer verdiğini ortaya koymuştur.
Sanayileşmeyle birlikte kapitalizm her şeyi esir alarak değersizleştirdiği, kendisi için kullanışlı bir nesneye dönüştürdüğü gibi, kadınlığı ve kadınlara bakış açısını da dejenere etmiştir. Anne olmak ile kariyer yapmak karşı karşıya getirilmiş, ekonomi ve aile hayatı arasında açmazlar üretilmiş, toplumun öznesi olan kadınlar kapitalist düzenin nesnesi olmaya zorlanmıştır.
Kapitalist Batı dünyasında kadının varlığını anlamlı kılan bütün değerler, feminist büyü ve özgürlük yalanıyla yağmalanmıştır. Bu zihniyet şimdi de ‘toplumsal cinsiyet’ veya ‘cinsiyet özgürlüğü’ makyajıyla insanın fıtrat ve doğasına aykırı bir sapkınlığı, küresel ölçekte yaymanın, başka bir ifadeyle dayatmanın çalışması içindedir.
Kadınlar, sosyal çözülmeyle hızlanan ahlaki çöküşün ürettiği şiddetin, terör ve savaşın ağır yükü altında bedel ödemektedir.
Kadına yönelik ve doğrudan insan masumiyetini ve değerini hedef alan her türlü şiddeti reddediyoruz. Çalışan kadınların, işi ve ailesi arasında çoğalıp çeşitlenen sorunlarını geleneksel yapımızı bozmadan, aile yapımızı ifsat etmeyi amaçlayan girişimlere fırsat vermeden toplumsal ve kültürel hassasiyetleri gözeterek çözme iradesinin sürdürülmesi çok önemlidir. Zira güçlü kadın, güçlü aileyi; güçlü aile ise güçlü toplumu meydana getirir. Bütün adımlar bu bilinçle atılmalı; toplumun dokusunu koruyan, çalışma hayatında üreten kadınların hak ettiği değer bir günün değil, her günün konusu olmalıdır.
Doğum ve süt izninden kreş düzenlemelerine kadar yapılan iyileştirmeler isabetli olmuştur. Yine bu bağlamda, doğum öncesi ve sonrası ebeveyn izinleri artırılmalı, çocuk okula başlayıncaya kadar ebeveynlere yarı zamanlı çalışma hakkı verilmelidir. Ayrıca, doğum yardımı miktarı artırılmalı, kadın kamu görevlilerinin emekliliğe ilişkin yaş ve hizmet süresi şartı her çocuk için bir yıl eksik uygulanmalı, yarım zamanlı çalışma uygulamasını sağlayacak ikincil mevzuat düzenlemesi/yönetmelikler ivedilikle hazırlanarak yürürlüğe konulmalı, ders dışı etkinlikler ile okullardaki eğitim-öğretim süresini mesai bitimiyle denkleştirecek düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, bir değeri ve değerleri anlama, kadınların hakkını teslim etme, emeğinin karşılığını esirgememe konusunda bir bilinç tazeleme günü olarak da değerlendirilmesini istiyor; kadınlara, aile, iş ve çalışma hayatlarında başarılar diliyoruz.”
Bir medeniyetin büyüklüğünün en önlemli göstergelerinden biri, kadına bakış açısıdır. Bizim medeniyetimizde tarihin her döneminde kadınlarımız hayatın her alanında yer almış, toplum kendi içinden tarih yapıcı örnek şahsiyet niteliğinde kadınlar çıkarmıştır. Onlar, medeniyet seviyemizin göstergesi olarak toplumun her anına, alanına katılmış, katkıda bulunmuştur.
Bizim inancımız, kız çocuklarını hor gören, diri diri toprağa gömen cahiliyeyi yıkmış, kadını baş tacı etmiş, ‘Cennet annelerin ayaklarını altındadır’ diyerek kadınları yüceltmiş, onlara ne kadar değer verdiğini ortaya koymuştur.
Sanayileşmeyle birlikte kapitalizm her şeyi esir alarak değersizleştirdiği, kendisi için kullanışlı bir nesneye dönüştürdüğü gibi, kadınlığı ve kadınlara bakış açısını da dejenere etmiştir. Anne olmak ile kariyer yapmak karşı karşıya getirilmiş, ekonomi ve aile hayatı arasında açmazlar üretilmiş, toplumun öznesi olan kadınlar kapitalist düzenin nesnesi olmaya zorlanmıştır.
Kapitalist Batı dünyasında kadının varlığını anlamlı kılan bütün değerler, feminist büyü ve özgürlük yalanıyla yağmalanmıştır. Bu zihniyet şimdi de ‘toplumsal cinsiyet’ veya ‘cinsiyet özgürlüğü’ makyajıyla insanın fıtrat ve doğasına aykırı bir sapkınlığı, küresel ölçekte yaymanın, başka bir ifadeyle dayatmanın çalışması içindedir.
Kadınlar, sosyal çözülmeyle hızlanan ahlaki çöküşün ürettiği şiddetin, terör ve savaşın ağır yükü altında bedel ödemektedir.
Kadına yönelik ve doğrudan insan masumiyetini ve değerini hedef alan her türlü şiddeti reddediyoruz. Çalışan kadınların, işi ve ailesi arasında çoğalıp çeşitlenen sorunlarını geleneksel yapımızı bozmadan, aile yapımızı ifsat etmeyi amaçlayan girişimlere fırsat vermeden toplumsal ve kültürel hassasiyetleri gözeterek çözme iradesinin sürdürülmesi çok önemlidir. Zira güçlü kadın, güçlü aileyi; güçlü aile ise güçlü toplumu meydana getirir. Bütün adımlar bu bilinçle atılmalı; toplumun dokusunu koruyan, çalışma hayatında üreten kadınların hak ettiği değer bir günün değil, her günün konusu olmalıdır.
Doğum ve süt izninden kreş düzenlemelerine kadar yapılan iyileştirmeler isabetli olmuştur. Yine bu bağlamda, doğum öncesi ve sonrası ebeveyn izinleri artırılmalı, çocuk okula başlayıncaya kadar ebeveynlere yarı zamanlı çalışma hakkı verilmelidir. Ayrıca, doğum yardımı miktarı artırılmalı, kadın kamu görevlilerinin emekliliğe ilişkin yaş ve hizmet süresi şartı her çocuk için bir yıl eksik uygulanmalı, yarım zamanlı çalışma uygulamasını sağlayacak ikincil mevzuat düzenlemesi/yönetmelikler ivedilikle hazırlanarak yürürlüğe konulmalı, ders dışı etkinlikler ile okullardaki eğitim-öğretim süresini mesai bitimiyle denkleştirecek düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, bir değeri ve değerleri anlama, kadınların hakkını teslim etme, emeğinin karşılığını esirgememe konusunda bir bilinç tazeleme günü olarak da değerlendirilmesini istiyor; kadınlara, aile, iş ve çalışma hayatlarında başarılar diliyoruz.”