Küçük bir kafesin içinde minik oyun çarkıyla elimize geldiğinde avuç içi kadar küçük bir kartopu kütlesi gibiydi. İlk hafta kafesinde çok korkmuş sürekli çığlıklar atarak korkusunu bize anlatmaya çalışmıştı. Hem hayata hem de hayatın onun için hazırlanmış bu tutsaklık ve acımasızlığına alışmaya çalışıyordu. Tek başınaydı. Ne annesi ne babası hiç kimse yoktu. Biz ise aramıza yeni katılan bu sevimli hamster'ın varlığı ile heyecanlı ve sevinçliydik. Sonra usul usul o çığlık sesleri kesildi. Kendisi için hazırlanan o bir kaç cm karelik alandaki dünyasını keşfetmeye ve alışmaya başlamıştı. Çarkta nasıl dönülür, suluktan su nasıl içilir o tünel gibi silindirden nasıl geçilir ve sana verilen yiyeceklere nasıl ulaşılır birer birer keşfetti. Başta ne verdiysek yedi ama sonra seçmeye ayırt etmeye başladı. Artık gündüzleri uyuyor ve geceleri sabaha kadar oyun çarkında dönmekten yorgun düşüyor ve gün ışıdığında tekrar uyumaya geçiyordu. Gece yatağımızda üzüntü ve mutsuzluktan kendimizi yalnız hissettiğimiz anlarda içeriden gelen o oyun çarkının tur sesleri bize bütün yalnızlığımızı unuttururdu. Bazen gece kalkar onunla konuşurduk. O da yaptığı her ne ise o an vazgeçer bize söylediklerimizi anlarcasına sevimli sevimli bakardı.
Gel zaman git zaman aradan geçen 2 koca yıl içerisinde kafesine ve tutsaklığına o kadar alışmıştı ki kafesin bulunduğu odada onu dışarı salıversek bile o yabancılar ve bir iki tur attıktan sonra gerisin geri kafesinin yolunu tutardı.
Zaman zaman kafesindeki demir parmaklıkları ayaklarıyla açmaya çalışıp adeta bir mahkumun isyan ve direnişine benzer bir ruh haliyle bizleri korkutur ve bazen üzerdi. Dışarı çıkartsak bile o an bir süre dolaşır ve kafesine gidip kafesindeki kulübesine girerdi.
Bu hafta bambaşka bir yazı yazmaktı niyetim ama Albin sessizce geldiği dünyamızdan 3 yıl sonra yine aynı sessizlikle gitti. Tutunmayı direnmeyi var olmayı en zor şartlarda sağlamayı bize ögretti de gitti. Sevginin avuç içi kadar kütlesinden bağımsız koskocaman bişey olduğunu öğretti. İnsanoğlunun hırsının öfkesinin ve yaşadığı onca anlamsız çekişmelerin arasında geldi aramıza ve hiç ilişmeden o hayata yine aynı sessizlikle çekip gitti.
Güle güle git Albin. Bize çok şey öğrettin. Seni çok özleyeceğiz.
YAZARLAR
Yayınlanma: 30 Ocak 2019 - 12:25
Güle Güle Albin
Küçük bir kafesin içinde minik oyun çarkıyla elimize geldiğinde avuç içi kadar küçük bir kartopu kütlesi gibiydi
YAZARLAR
30 Ocak 2019 - 12:25
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir