Gülmek dinlendirir beni. Bu yüzden komedyenleri çok severim. Sadece görsel sanatlar komedyenleri değil, edebiyatçılar da son derece dinlendiricidir konu komedi olunca.
En sevdiğim tabi ki Aziz NESİN. Tanışma fırsatı da buldum kendisiyle. Bir Cumartesi günü yaklaşık sekiz saati beraber değerlendirdik büyük üstad ile. Gerçi; O’na üstad dediğimde anlattığı yaşanmışlık- ki kendi anısı- bana büyük bir hayat dersi oldu ya, neyse. Umarım rahattır gittiği yerde, şahsen de saygım ve sevgim sonsuzdur kendisine. Tanıştığımızdan birkaç yıl sonra Sivas’ta yaşanan insanlık utancında ben de Iğdır’da askerdim. Haberlerde gözyaşlarımla izledim Madımak cinayetini.
Komedyenlerden tanıdığım bir başkası da Kemal SUNAL’dı. Ben O’nun kadar ciddi bir komedyen görmedim. Sineray Stüdyosu’nda tanıdım O’nu gençliğimde. Mecidiyeköy’de ki stüdyo da büyük bir neşe her daim hakimken, Kemal SUNAL’ın gelişiyle büyük bir ciddiyet ortama hakim olurdu. Oysa ki bu gün bile sanatı ile bizi güldürmekte rahmetli.
Bir başka tanıdığım da Gazanfer ÖZCAN amcamdı. Ne adamdı O büyük şahsiyet. Her anı ayrı bir komedi, her anı ayrı bir dünya. Ben Taş Devri’nde BamBam karakterini seslendirirken O’da Fred Çakmaktaş’ı seslendirmekteydi. Akşam çıkışlarda Bağlarbaşı’nda ki TRT Stüdyosundan oğlunun Londra’da alarak babasına hediye ettiği filizi yeşili GOLF’ü ile babamla beraber Mecidiyeköy’e kadar yolculuk ederdik. Ne büyük sohbet çıkardı o arabada, hiç unutamam.
Bir de Pekcan KOŞAR var. Babamın en can dostu. O ne sohbet, ne nüktedan espriler. TRT Ulus stüdyolarından önce Bağlarbaşı’nda bulunan bir apartmanın üçüncü katındaydı. Sene yetmişler. Aynı apartmanın boş olan ikinci katında ki bir daire de TRT tarafından kullanılmakta. O daire sosyal aktivite olarak kullanılmaktaydı. Salonda bulunan bir pinpon masasında lig usulü turnuva yapılırdı ve turnuvayı her yıl babam kazanırdı. Rakibi ise kim olurdu dersiniz? Pekcan KOŞAR ve Can GÜRZAP. Babam ve diğer iki değerli sanatçı rekabeti ile geçen lig maçlarını izlemek ve hatta tezahürat yapmak o dönemin TRT personeli için iş yoğunluğundan uzaklaşmanın en verimli yoluydu.
Şimdi bakıyorum da, komedyenler halkla iç içe değil. Cem YILMAZ, Beyazıt ÖZTÜRK… Halka olan mesafelerini hep korumaktalar. Bir tek Ata DEMİRER, O da Bozcaada’da halk ile iç içe bir hayat sürmekte. Komedi halkın yüzünü gülümsetir. Yüz kaslarını çalıştırır ve seratonin salgılatır. Mutluluk verir.
Artık halkımız gülmeye hasret. Halkımız çareyi subliminal mesajların uzmanı Gülse BİRSEL’i izlemekte arıyor. Oysa ki bizler Nasrettin HOCA’nın nesliyiz. Nüktedanız, hazır cevabız ve ince bir zekaya sahibiz.
Gülemiyoruz artık, üstadlar hayata gözlerini yumdu. Onlarla gülmeye çalışıyoruz halen. Çünkü yetişmiyor yeniler, bizler gülemiyoruz mevcutlara. Bir ATA DEMİRER ile olmaz bu iş. Güldürün bu milleti.
YAZARLAR
Yayınlanma: 10 Ocak 2019 - 12:36
Gülmek Lazım
Gülmek dinlendirir beni
YAZARLAR
10 Ocak 2019 - 12:36
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir