En son söylenecek sözü, en son yapılacak işi ilk önce söylüyor ve yapıyoruz. Dinlemeden, anlamadan konuşmaya çalışarak anlaşamıyoruz. Hep bir kızgınlık, hep bir bağırış, hep emir kipi ile hitap etme alışkanlığı bizi birbirimizden uzaklaştırıyor. Ne günaydın kaldı hayatımızda ne de gülen bir yüz. Halkın tamamı mutsuz, halkın tamamı yarından umutsuz. Siyasiler oy derdinde ama halk ekonomik çöküşün getirisi ile artık siyasilere de onlara vereceği oya da bakamaz halde. Tahammül sınırları tamamen yok olmuş durumda, kimsenin kimseye anlayış gösterdiği yok, herkes kendince haklı. İyi de nasıl geldik bu noktaya?
2002 yılında birden bire müthiş siyasetçi Devlet Bahçeli seçim istedi ve koalisyon hükümetini adeta yıktı. Yapılan seçimin sonucunda koalisyon ortağıyla beraber meclis dışında kaldı ve ülke yönetimi yeni kurulmuş bir partinin eline geçti hem de koalisyon olmaksızın. Sanayiciler, iş adamları falan, herkes çok sevindi bir partinin tek başına iktidar olmasına. Ancak bir sorun vardı; seçimin galibi olan partinin lideri siyasi yasaklıydı ve seçime katılamamıştı. Oysa ki oylar o lider için verilmişti ve Ak Parti’ye oy verenler Recep Tayyip Erdoğan’ı başbakan görmek istiyorlardı. Devreye hemen seçim sonu muhalefet partisi olan CHP girdi ve verdiği destekle yapılan yasal düzenleme sonrasıby-pas gerçekleşti.
Bundan sonrası artık ülke için önemli değişimler demekti ve öyle de oldu ama bu değişimler halkın her kesimini memnun etmedi. Çünkü değişimler sadece siyasi manada gerçekleşmiyordu. Kültürel değerlerimizle oynanıyor, manevi duygularımız örseleniyor ve geleneklerimiz yozlaştırılıyordu. Tüm bunların olması için önce televizyon dizileri devreye girdi. Her kanalda yerli diziler uzun metrajlı film süresince yer almaya başladı. Çarpık ilişkiler ve mafya özentileri ile doluydu her dizi. Bir de işin içine ACUN girdi ve televizyon kısmı tam yerine oturdu. Bir taraftan da ordu içerisinde özellikle Atatürkçü kesime saldırılar başladı. Balyoz ve Ergenekon davaları binlerce sayfalık anlaşılmaz iddianamelerle uzadıkça uzadı ve sonunda pardon dendi ama iş işten geçmişti. Hapiste ölenler, meslekten uzaklaşanlar… İtibarı yerle bir edilmiş bir TSK kalmıştı elimizde. Ancak bir de ekonomik kısmı vardı konunun. Cumhuriyet tarihi boyunca ne yatırım yapıldıysa hepsi satıldı. Elimizde kalan sadece yapılan satışlarda ki yanlışlıkları anlatan makaleler, kitaplar falandı. Bu arada seçimler oluyor ve CHP ana muhalefeti bırakmazken hiçbir zaman da iktidarı düşünmüyordu. Bir önce ki hükümetin yakaladığı bebek katili ile hükümet görüşmeye başlamıştı. Bebek katilinin mektubu Diyarbakır’da hoporlörden halka okundu, sınırlara kurulan çadır mahkemeleri ile PKK’lı teröristler yurda affedilerek sokuldu, Oslo’da PKK’nın yurt dışı bağlantıları ile iletişime geçildi ve en önemlisi KCK adı altında PKK’nın şehir yapılanmasına seyirci kalındı. KCK’nın yaptığı demokratik toplum kongrelerinde alınan kararlar Avrupa Birliği Uyum Yasaları gereği kabul edildi ve tüm bunları halka anlatması için akil adamlar denilen kişiler yurda salındı. Kurumlarımızın isimlerinin önünde bulunan T.C. kaldırıldı. Okullarımızda her sabah içilen ant kaldırıldı. Tüm dünyanın ayakta dinlediği İstiklal Marş’ımız protokollerde oturularak dinlendi.
Sonra bir de baktık ki; Ak Parti’nin içinden bir terör yapısı çıkıverdi. 17-25 Aralık ile başlayan süreç 15 Temmuz darbe girişimi ile neticelendi. Yurttaşlarımız öldü, ordu bölündü, ülke yöneticileri öldürülmek istendi ve FETÖ terör örgütü ile tanıştık. Ayıklana ayıklana bitmediler. Futbolcular, sanatçılar, siyasiler, bürokratlar, memurlar, ordu mensupları… Kimler yoktu ki?
Tüm bunların neticesinde bozulan toplum, kendi içerisinde organ mafyasını üretti, çocuk tacizcilerini üretti. Bu toplum damadına aşıkolan kayınpeder gördü.Özgecan’a ağladı tüm ülke ama ne yazık ki Özgecan son kurban olmadı. Çocuklar Kuran kurslarında taciz edildi de yayın yasağı ile geçiştirildi, sonuç bir türlü açıklanmadı, toplum vicdanı rahatlamadı.
Şimdi bu halk nasıl gülsün? Halkın yüzünü güldürecek ne var ki? Gün nasıl aydın olsun bu halk için? Herkes borç batağında, herkes yarından umutsuz, herkes son derece mutsuz.
YAZARLAR
Yayınlanma: 08 Mart 2019 - 12:38
Günaydın
En son söylenecek sözü, en son yapılacak işi ilk önce söylüyor ve yapıyoruz
YAZARLAR
08 Mart 2019 - 12:38
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir