Film, genç bir mucit olan Casey Newton (Britt Robertson) ve eski bir çocuk dehası olan Frank Walker (George Clooney) üzerinden ilerliyor. Casey, geleceğin gizem dolu dünyasına açılan bir rozeti bulduğunda, kendini alternatif bir boyutta yer alan, yeniliklerle dolu bir şehir olan Tomorrowland’e götüren tehlikeli bir maceranın ortasında bulur. Bu şehirde bilim, sanat ve teknolojinin sınırları zorlanırken, dünya için büyük bir tehdit de yaklaşmaktadır. Casey ve Frank’in görevi, bu gizemli dünyanın sırlarını çözmek ve insanlığı kurtarmaktır.
"Tomorrowland" filmi, görsel açıdan izleyiciyi etkileyen bir yapım. Tomorrowland şehrinin tasarımında retro-fütüristik bir yaklaşım benimsenmiş. Filmde, 1960’ların bilim kurgu anlayışı ile modern çağın teknolojik vizyonu harmanlanarak benzersiz bir dünya yaratılmış. Bu şehirde uçan arabalar, devasa robotlar ve sonsuz enerji kaynakları gibi elementler yer alıyor. Bu sayede izleyici, adeta bir hayal dünyasında dolaşıyor hissine kapılıyor.
Film, sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda insanlığa derin bir mesaj da veriyor: Gelecek bizim elimizde ve ona nasıl şekil vereceğimiz bizim seçimlerimize bağlı. Film, geleceğe dair hem iyimser hem de karamsar bir bakış açısı sunarak, insanların bilime ve yeniliklere olan inançlarını sorgulatıyor. Teknolojinin dünyayı kurtarıp kurtaramayacağı ya da felakete mi sürükleyeceği sorusunu izleyicinin zihnine yerleştiriyor.
Her ne kadar film, görsel açıdan büyük beğeni toplasa da, senaryo açısından eleştirmenlerden tam not alamadı. Özellikle hikayenin ikinci yarısındaki tempo düşüklüğü ve bazı karakterlerin yüzeysel işlenmesi eleştirildi. Yine de George Clooney ve Britt Robertson’ın performansları dikkat çekici. Clooney, deneyimli ve kırgın bir mucit olan Frank Walker rolünde izleyiciye derinlik sunarken, genç Casey karakteri ise izleyicinin umudu simgeliyor.
Sonuç olarak "Tomorrowland: A World Beyond", izleyicilere görsel açıdan büyüleyici, ancak hikaye açısından biraz eksik kalmış bir bilim kurgu deneyimi sunuyor. Gelecek ve teknoloji üzerine düşündüren yapım, bilim kurgu severler için izlenmesi gereken bir film olarak raflarda yerini alıyor.
İLKİM ERGENE ÇALIK
Film, sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda insanlığa derin bir mesaj da veriyor: Gelecek bizim elimizde ve ona nasıl şekil vereceğimiz bizim seçimlerimize bağlı. Film, geleceğe dair hem iyimser hem de karamsar bir bakış açısı sunarak, insanların bilime ve yeniliklere olan inançlarını sorgulatıyor. Teknolojinin dünyayı kurtarıp kurtaramayacağı ya da felakete mi sürükleyeceği sorusunu izleyicinin zihnine yerleştiriyor.
Her ne kadar film, görsel açıdan büyük beğeni toplasa da, senaryo açısından eleştirmenlerden tam not alamadı. Özellikle hikayenin ikinci yarısındaki tempo düşüklüğü ve bazı karakterlerin yüzeysel işlenmesi eleştirildi. Yine de George Clooney ve Britt Robertson’ın performansları dikkat çekici. Clooney, deneyimli ve kırgın bir mucit olan Frank Walker rolünde izleyiciye derinlik sunarken, genç Casey karakteri ise izleyicinin umudu simgeliyor.
Sonuç olarak "Tomorrowland: A World Beyond", izleyicilere görsel açıdan büyüleyici, ancak hikaye açısından biraz eksik kalmış bir bilim kurgu deneyimi sunuyor. Gelecek ve teknoloji üzerine düşündüren yapım, bilim kurgu severler için izlenmesi gereken bir film olarak raflarda yerini alıyor.
İLKİM ERGENE ÇALIK
