Çanakkale Barosu, TBMM'den geçerek yasalaşan 'Sansür Yasası'na ilişkin açıklamada bulundu. Düzenlemenin ifade özgürlüğünü kısıtlayacağı vurgulanırken, sadece basının değil toplumun temel hak ve özgürlüklerine ağır müdahaleler içermesinin endişe ile yarattığı belirtildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kamuoyunda ‘’Sansür Yasası’’ olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye devam etmektedir. Çanakkale Barosu olarak söz konusu yasal düzenlemenin sadece basının değil toplumun temel hak ve özgürlüklerine ağır müdahaleler içerdiğini endişe ile izlemekteyiz. Özellikle kanun teklifinde yer alan yürütme erkine bağlı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve BTK gibi organlara, herhangi bir yargı kararı olmaksızın ‘’içerik çıkarma’’, “erişim engelleme’’ ve benzeri yaptırımlar konusunda yetki verilmesi açıkça ‘’yetki gaspı’’ olup Anayasaya da aykırıdır. Günümüzde toplumun her kesiminde ve yaşamın her alanında yaygınlaşan sosyal medya, eğer teklif yasalaşırsa büyük bir suç mahalline dönüşecektir. Yasayla birlikte hukukun öngörülebilirliği ortadan kalkacak, bireylerin sosyal medya kullanımında oto sansür mekanizması devreye girecektir.
Teklif gerekçesinde yer alan ‘’endişe” ve “gerçeğe aykırı bilgi’’ gibi soyut ve muğlâk kavramlar, hukuki öngörülebilirlikten yoksun olduğu gibi Anayasamızca güvence altına alınmış basın ve İfade özgürlüğüne açıkça tehlike oluşturmaktadır. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’na eklenen 217/a maddesiyle ‘’halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’’ adı altında ceza hukukunun temel prensiplerine aykırı yeni bir suç tipi icadı ile hak ve özgürlükler önünde engel yaratacağını öngörmekteyiz. Bu düzenleme ile demokratik hukuk devletinin gereklerinden uzaklaşıldığı gibi uluslararası platformlarda basın ve ifade özgürlüğü noktasında ülkemizin yasaklarla anılması yerine hak ve özgürlükleri koruyan hukuki düzenlemelere ihtiyacımız olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.”
Teklif gerekçesinde yer alan ‘’endişe” ve “gerçeğe aykırı bilgi’’ gibi soyut ve muğlâk kavramlar, hukuki öngörülebilirlikten yoksun olduğu gibi Anayasamızca güvence altına alınmış basın ve İfade özgürlüğüne açıkça tehlike oluşturmaktadır. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’na eklenen 217/a maddesiyle ‘’halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’’ adı altında ceza hukukunun temel prensiplerine aykırı yeni bir suç tipi icadı ile hak ve özgürlükler önünde engel yaratacağını öngörmekteyiz. Bu düzenleme ile demokratik hukuk devletinin gereklerinden uzaklaşıldığı gibi uluslararası platformlarda basın ve ifade özgürlüğü noktasında ülkemizin yasaklarla anılması yerine hak ve özgürlükleri koruyan hukuki düzenlemelere ihtiyacımız olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.”