Hep insani davranışlar özlem olmuştur toplum için. Ahlak çerçevesinde söylemler, nezaket kuralları içerisinde hareketler, ölçülü ve saygılı yaklaşımlar beklentidir insanlar arası iletişimde. Bunları yerine getirmenin yegane kuralı da empati yapmaktır. Eğer empati yapmayan bir kişi ile iletişim halindeyseniz bu beklentilerden en az bir tanesi mutlak eksikliğini hissettirecektir. İşte; “eğitim şart” söyleminin temelinde yatan budur. Siz istediğiniz kadar bilgili bir kişi olun, cerrah, astronot, bilim insanı… ne olursanız olun, fark etmez. Eğer empati sahibi değilseniz, hiçbir işe yaramaz yaptıklarınız. Kaba bir insan olmaktan öteye gidemezsiniz. Belki zengin olursunuz, belki mevki sahibi olursunuz ama katiyen gerçek bir dost sahibi olamazsınız.
Dünyanın üzerine kurulduğu kuralların en önemlisi denge unsurudur. Denge kavramını hayatınızda tam manası ile kurgulayamazsanız bu hayatta başarıya ancak sanal bir simülasyonda ulaşabilirsiniz. Gerçek başarı sizden her zaman uzak olur. Sorunların üzerini kapatıp, yokmuş gibi davranmak dengesizliği getirir. Bu da sorumsuzluğu yanında hediye eder insana ki sonuç her zaman hüsrandır.
Kişisel iletişimde bu tür dengesiz yaklaşımlar her zaman sorun yaratmayabilir. O kişi ile iletişimi keser ve hayatınıza başka odak noktaları bularak devam edebilirsiniz. Bu durum toplumun süzgecinden geçen dengesiz insanların yalnız kalmasına sebep olur ve sorun bir manada çözülür ama ya eğer o dengesiz kişi insanların yönetiminde söz sahibi olacağı bir mevkiye gelmişse. Önemli bir yönetici, politikacı, askeri bir komutan, komiser gibi kitlelere hükmedecek bir konuma ulaşmışsa. İşte gerçek sorun ortaya çıkmış demektir.
Dünya tarihi böyle zalim hükümdarların iğrenç geçmişleri ile doludur. Toplumlar kitlesel ölümler ile karşılaşmışlardır. Olabildiğince cani uygulamalar ile yok edilmişlerdir zaman içerisinde. Ne için; tabi ki bir hiç için. Hiçbir savaşın haklı sebebi olamaz. Kocaman bir gezegende kendisine yer bulamayıp da diğer bir kişinin edindiği yere göz dikenler ile onlara şaşıranlar arasında gidip gelen hayat insan için belki de en zor döngüdür insanın insana yaptıkları sebebiyle.
Oysa ki bir tas çorba içimidir tüm gün. Karın tokluğu yeter bir kereliğine. Gerisi keşfetmek ve yaşamak üzerine kurgulanmalıdır günün. Ancak gün, insanın icat ettiği “para” hapishanesi ile kısacık bir yalan döngüden ibaret yaşadığımız çağda. Sınırlar çizilmiş coğrafyaya, girilemez sınırlar. Ulaşılmaz güç dengeleri ile insanın insana eşitliği ortadan kalkmış. Çağdaş kölelik “iş” olarak adlandırılmış ve günümüz insanına dayatılmış. Artık sınıfsal farklar hayatın akışını her insan için eşit paylaştırmıyor. Dünyanın her olanağı, yaşayan her insan için eşit sunumda değil. Modernize edilmiş özgürlük hapishanesinde! Yaşamakta insan. İğrenç bir sistemin kölesi konumuna gelen insan, düzeni değiştirmek şöyle dursun; düzeni sağlayan “din” olgusu ile kısacık hayatını olabildiğince daraltmış.
İnsanın erdem sahibi olarak insanca yaşayabileceği bilinçsiz, teknoloji yoksunu, para olgusunun kesinlikle ortadan kalktığı günler çok uzakta. Hatta imkansız. Bu günden sonra bu konuda yapılabilecek hiçbir şey de görünmüyor. Bari, elinizden gelebilecek olan “empati” uygulamasını tam olarak hayatınıza alın, alın da hayat biraz da olsa “HAYAT” olsun.
YAZARLAR
Yayınlanma: 14 Kasım 2018 - 15:56
Hayat
Hep insani davranışlar özlem olmuştur toplum için
YAZARLAR
14 Kasım 2018 - 15:56
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir