Hazinen düştüğün yerdedir!

Seneler önce okuduğum bir kitapta yazan bu söz benim bütün hayatıma yön veren sözlerden birisi olmuştu. “Hazinen düştüğün yerdedir!” Yanlış hatırlamıyorsam “Ferrari’sini Satan Bilge” adlı kitaptaydı, ki o kitap zaten hayatımın en doğru noktasında bir gazetenin hediyesi olarak hayatıma girmiş ve bütün hayatımı dönüştüren bir başucu kitap haline gelmişti. Sene 2005. 16 sene geçmiş üzerinden ve ben hala o kitaptan öğrendiklerim üzerine oluşturduğum hayat felsefemle yol alıyorum. Bende büyük etkiler yaratmıştı. O dönemlerde daha yeni çıkmıştı ve elime geçişi de ilginçti. Hayatın mucizelerinin başlangıcı ve içimdeki sesi net şekilde duyuşumum ilk anlarıydı o dönemler.
Zor bir dönemdi… Yaşayıp öğrenmem gerekenlerin olduğu, aşmam gereken noktaların gözüme gözüme sokulduğu çok ama çok değerli bir süreçti. Yaşayacaklarımın bütün enerjisini aylar öncesinden hissetmeme ve çok korkmama rağmen kaçmadım hiçbir şeyden. Tek derdim o süreci bir an önce yaşayıp normal hayatıma dönme isteğimdi. Beni hayata bağlayan şeyde buydu zaten. Sorun her neyse bir an önce halledip rafa kaldırmaktı önceliğim. Çünkü kaçmanın hiçbir işe yaramayacağının da çok farkındaydım. Kurtulmanın tek yolu yaşayıp sorunlarla yüzleşmekti. Hazinemi bulabilmem için düştüğüm yerin de farkında olmalıydım yani… Çünkü hayatın bize getireceği en güzel sürpriz gerçekten de düştüğümüz yerde oluyor. Yaşadığımız sorunları hep aynı yerde, aynı tarz insanlarda yaşamamız asla bir tesadüf değil. Görene kadar hayat peşimizi bırakmıyor. Döngüye girmemizin sebebi de zaten bu oluyor. Ne zamanki döngünün farkına varıyoruz işte tam o anda çözümü de görmeye başlıyoruz. Hayat işaretleriyle bizi destekliyor ve çıkış yolunu bulmamız için her fırsatı bize sunuyor. Çünkü biz artık çözüm sürecine girmiş oluyoruz.
Dönüşüm… Sancılı, zorlu, yorucu ama sürprizlerle de dolu bir süreç. Büyük deneyimler ve kazanımlar hep böyle süreçlerin peşinden geliyor. Eğer bu süreci hayatınızın başına yaşarsanız şanslısınız demektir. Çünkü sonraki hayatınızda bu büyük deneyimin meyvelerini yemenin yanı sıra daha hayata güvenen ve hayatın kurallarının farkında olduğunuz bir yaşam şansına sahipsiniz demektir. Bu nedenle ben erken uyanışımın büyük bir şans olduğuna inanıyorum. Eğer bu süreci daha geç yaşasaydım daha öfkeli, yaşamla sürekli kavga halinde olan, ne kendine ne hayata güvenen içimde sürekli boşluklarla yaşamak zorunda olan bir insan olurdum. Dolayısıyla kendime de etrafıma da faydam olmayacaktı. Çok değer verdiğim ruhsal bir öğretmenim hep şu sözü söylerdi bana: “kendini kurtaramayan kimseyi kurtaramaz!” Evet aynen öyle… Faydalı olmak istiyorsanız işe her zaman kendinizden başlamalısınız. Gerçek değişim içeriden gelir… Kalbimizden zihnimize sonra da hayatımıza akar bütün dönüşümler…
Yazımı toparlamak istiyorum. Düştüğünüz, zorlandığınız alanlardan korkmayın… Cesaretle bu alanın içine girip yürüyün ve bu alanda neyi görmeniz, öğrenmeniz gerektiğine odaklanın. Gerçekten dönüşüm ve çözüm bulma isteğiyle yaklaşırsanız hayat bütün işaretleri ve çözüm yollarını size sunacaktır. Cesaretle yürüyün, dikkatlice bakın yaşadıklarınıza, gördüklerinize ve duyduklarınıza… Hayat adildir! Siz gerekeni yaptığınızda hazinenizi de size getirecektir, buna şüpheniz olmasın… ;)
Sevgiyle ve umutla...