Merhaba Sevgili Okur,
Bu hafta, biz anne ve babalara seslenmek istedim. Her şeye yetişmek zorunda hisseden, her şeyi mükemmel yapabilmek için çoğu kez anın tadını kaçıran sevgili anne ve babalara.
Son günlerde yaptığım ebeveyn sohbetlerinde, gözlemlediğim insanlarda bir şeylere yetişme telaşı, her şeyi aynı anda mükemmel yapabilme gayreti ve sonunda patlama noktasına gelen çıkışlar yaşandığını dinliyorum. Bu durum aslında bizlere bir kavramın çağrısı : “MUTSUZLUK”.
Tek kelime ile bir çırpıda söyleniyor olmasına rağmen insan hayatını, ilişkilerini, toplumun düzenini etkileyen içimizde barındırdığımız, hissettiğimiz o büyük kavram.
Mutlu olmak için kaçmak isteyenler, mutlu olmak için sürekli içinde bulunduğu andan şikayet edenler, mutlu olmak için ana odaklanmak yerine hep bir başkasına gıpta edenler.
Geçenlerde denk geldiğim bir programda konuk katılımcıya; sunucu : “mutluluk sizce nerede?” diye sordu. Konuk olan kişi “mutluluk içimizde diyorlar ama benim içim hep dertli, hep sıkıntılı ve mutsuz, bende bilmiyorum nerede?” dedi. Üzerine uzunca bir vakit düşündüm, bana göre mutluluk nerede “ diye. Cevabım “her yerde “ oldu. Görmesini bilene… Görmek istersen eğer minicik bir ekmek kırıntısında, görmek istersen eğer bu zamana kadar yaptıklarında, görmek istersen eğer planladığın yapacaklarını hayal etmekte ve umutlanmakta. Sonra tekrar düşündüm “görebiliyor muyuz acaba tüm bu saydıklarımı? , bilebiliyor muyuz tüm sahip olduklarımızın kıymetini”. Mesela bir bulutun yağmur yağdırmasını ya da doğan güneşin bizi selamlamasını hissedebiliyor muyuz içimizde diye? Bu sefer cevabım “hayır” oldu. Mutluluğu yapılması gereken işleri tiklemekte, mutluluğu bir dersten çok yüksek puan almakta , mutluluğu herkesten daha iyi bir hayat yaşamayı ummakta arıyoruz çünkü. Belki bize çocukluğumuzdan beri öğretilegelen basma kalıp fikirler yüzünden sadece çok para kazanmanın, çok başarılı olmanın, iyi bir hayat sürmenin mutluluk olduğunu varsayıyoruz.
Oysa bakınca etrafa, öten kuşların sesini duyabilmenin, doğan güneşin ışıklarının gözlerini kısmana sebep olmasının ve belki yiyecek küçücük bir ekmek kırıntısı bulmanın mutluluk olduğunu göremiyoruz.
Görmek için, durup etrafınıza dikkatlice bir bakın sevgili anne, babalar veya yetişkinler. Bırakın!, Durun! Nefes alın! Her şeye yetişilemeyeceğini, sosyal medyada gördüğümüz mükemmel anne, mükemmel baba, mükemmel iş insanı ya da mükemmel ev hanımı profillerinin de bir yerden sonra raydan çıktığını, her an her dakika mükemmellikler abidesi olmadığını görün. Siz mutlu olun ki yetiştireceğiniz çocuklar mutlu olsun. Siz mutluluğu en ufak bir parça da görün ki çocuklarınız o cılız ışıklı mutluluğu bir camın arasından içeriye sokabilsin.
Bu hafta, sizler için harika bir çocuk kitabı önermek istiyorum. Nesin Yayınevinden çıkan Beste Erin’in “Canım Kendim” kitabı. Okurken sahip olduğumuz her şeyin ayrı değerli olduğunu ve kendinizi ihmal etmemeyi içinizde hissederek okuyun lütfen.
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.
Sevgiler
Çocuk Kitabı Yazarı Işık SARAÇ
YAZARLAR
Yayınlanma: 27 Ekim 2022 - 08:56
Her şeyi yapmak zorunda mıyız?
Merhaba Sevgili Okur, Bu hafta, biz anne ve babalara seslenmek istedim
YAZARLAR
27 Ekim 2022 - 08:56
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir