Pandemi sürecinde ülkemizde ilk vakanın görülmesinin ardından iki gün sonra okullarda yüz yüze eğitime ara verileceği, daha önceden planlanan bir haftalık ara tatilin öne çekileceği, ardından da uzaktan eğitimlere başlanacağı ifade edilmiş, yeni eğitim süreci de bu şekilde başlamıştı.
Salgının ülkemizde de etkisini göstermesinin akabinde uzaktan eğitim süreleri uzatılmış yüz yüze eğitim için birkaç yeni tarih telaffuz edilmişti. Daha sonra kısa süreli bir eğitim için riske girmeyip dönem kapatılmış, eğitimin yeni dönemde yüz yüze devam edileceği ifade edilmişti. 13 Marttan itibaren süreci bu şekilde özetlememiz mümkün.
Vaka sayılarının tekrar artışa geçmesi, beklenen düşüşün yaşanmaması ise velilerde yeni soru işaretleri oluşturmaya başladı. Özel okulların 15 Ağustostan itibaren telafi eğitimlerine başlayabilecek olmaları da göz önünde bulundurulunca önümüzde yaklaşık bir buçuk ay gibi bir süre kaldığını görebiliyoruz. Devlet okullarında ise eğitimin 31 Ağustos tarihinde başlaması planlanıyor. Daha önceki uzatma kararlarında olduğu gibi sürecin aktif olduğunu inişler çıkışlar olduğunu tahmin edebiliyoruz. Konuyla ilgili bazı analiz uzmanları, hekimler ve araştırmacılar 15 Ağustos, 31 Ağustos ya da Eylül ayı içerisinde eğitime yüz yüze başlamanın erken ve riskli olabileceğinden bahsederken yine farklı uzmanlar yeni önlemlerle (sınıf mevcutlarının azaltılması, süreç karşısında hassas olan öğrenciler için farklı derslikler oluşturulması, giriş ve çıkış saatlerinin düzenlenmesi gibi) eğitime başlanabileceğinin altını çiziyorlar. Veliler açısından bakıldığında ise mevsim geçişi olan bu dönemde mevsimsel hastalıkların da başlamasıyla çocukların daha sık hastalanabileceklerinden ’’ Bu süreçte virüse mi maruz kaldı ya da her yıl geçirdiğimiz hastalıklar gibi bir hastalık mı bunu nasıl ayırt edeceğiz, yüz yüze eğitim için daha ileri bir tarih belirlenmeli.’’ diyerek endişelerini ifade edenler de var. ‘’Bir dönem okuldan mahrum kaldık, artık eğitim başlamalı.’’ diyen de var.
Herkesin fikrini beyan ettiği bu süreçte, ‘’İkili eğitime geçilmeli’’, ‘’Sınıf iki gruba ayrılmalı haftada iki gün yüz yüze iki gün internet ortamında ders yapılmalı’’, ‘’Belli yaş grupları okula gitmeli diğer gruplar evden eğitime devam etmeli’’, ‘’Çalışan anne babalar ne yapacak?’’, ‘’Günlük vaka sayısı belli bir sınırın altına inmeden açılmamalı’’, ‘’Tüm sektörlerde çalışma devam ediyor, çocuklar okula gitmeseler de sosyal hayatları devam ediyor tedbirler alınarak okullar açılmalı’’ gibi farklı senaryoları savunanlar da var. Benim görüşümü sorarsanız bu sorunun cevap bulması için henüz erken. Dinamik bir sürecin içinden geçiyoruz. Bu nedenle aniden köklü kararlar alınmasından ziyade oluşabilecek yeni durumlar da göz önünde bulundurularak kademeli kararlar açıklanabilir. Tedbirlerin muhakkak alınacağı, toplumsal hareketlilik riskinin gözden geçirileceği bir süreç olacağını umuyorum. Saydığım senaryoların belki biri, belki birkaçı yeni dönemde gerçek olabilir. Üzerlerinde düzenlemeler de yapılabilir. Hepimiz süreci takip edip göreceğiz. Siz değerli velilere tavsiyem ise, daha önce ki yaz tatillerinde olanlardan çok farklı olmayacak. Çocuklarımızın tatil yapmalarına da müsaade ederek bol bol tekrar etmeleri ve bol bol okumaları. Kitap okutmakta zorlandığınız çocuklarınız için önerim ise sizin de kitap okumanız. Çünkü; çocuklar kendilerine söylenenden çok gözlemlediklerini yapmaya meyillidirler.
Herkese sağlıklı ve hayırlı günler temenni ediyorum.
Salgının ülkemizde de etkisini göstermesinin akabinde uzaktan eğitim süreleri uzatılmış yüz yüze eğitim için birkaç yeni tarih telaffuz edilmişti. Daha sonra kısa süreli bir eğitim için riske girmeyip dönem kapatılmış, eğitimin yeni dönemde yüz yüze devam edileceği ifade edilmişti. 13 Marttan itibaren süreci bu şekilde özetlememiz mümkün.
Vaka sayılarının tekrar artışa geçmesi, beklenen düşüşün yaşanmaması ise velilerde yeni soru işaretleri oluşturmaya başladı. Özel okulların 15 Ağustostan itibaren telafi eğitimlerine başlayabilecek olmaları da göz önünde bulundurulunca önümüzde yaklaşık bir buçuk ay gibi bir süre kaldığını görebiliyoruz. Devlet okullarında ise eğitimin 31 Ağustos tarihinde başlaması planlanıyor. Daha önceki uzatma kararlarında olduğu gibi sürecin aktif olduğunu inişler çıkışlar olduğunu tahmin edebiliyoruz. Konuyla ilgili bazı analiz uzmanları, hekimler ve araştırmacılar 15 Ağustos, 31 Ağustos ya da Eylül ayı içerisinde eğitime yüz yüze başlamanın erken ve riskli olabileceğinden bahsederken yine farklı uzmanlar yeni önlemlerle (sınıf mevcutlarının azaltılması, süreç karşısında hassas olan öğrenciler için farklı derslikler oluşturulması, giriş ve çıkış saatlerinin düzenlenmesi gibi) eğitime başlanabileceğinin altını çiziyorlar. Veliler açısından bakıldığında ise mevsim geçişi olan bu dönemde mevsimsel hastalıkların da başlamasıyla çocukların daha sık hastalanabileceklerinden ’’ Bu süreçte virüse mi maruz kaldı ya da her yıl geçirdiğimiz hastalıklar gibi bir hastalık mı bunu nasıl ayırt edeceğiz, yüz yüze eğitim için daha ileri bir tarih belirlenmeli.’’ diyerek endişelerini ifade edenler de var. ‘’Bir dönem okuldan mahrum kaldık, artık eğitim başlamalı.’’ diyen de var.
Herkesin fikrini beyan ettiği bu süreçte, ‘’İkili eğitime geçilmeli’’, ‘’Sınıf iki gruba ayrılmalı haftada iki gün yüz yüze iki gün internet ortamında ders yapılmalı’’, ‘’Belli yaş grupları okula gitmeli diğer gruplar evden eğitime devam etmeli’’, ‘’Çalışan anne babalar ne yapacak?’’, ‘’Günlük vaka sayısı belli bir sınırın altına inmeden açılmamalı’’, ‘’Tüm sektörlerde çalışma devam ediyor, çocuklar okula gitmeseler de sosyal hayatları devam ediyor tedbirler alınarak okullar açılmalı’’ gibi farklı senaryoları savunanlar da var. Benim görüşümü sorarsanız bu sorunun cevap bulması için henüz erken. Dinamik bir sürecin içinden geçiyoruz. Bu nedenle aniden köklü kararlar alınmasından ziyade oluşabilecek yeni durumlar da göz önünde bulundurularak kademeli kararlar açıklanabilir. Tedbirlerin muhakkak alınacağı, toplumsal hareketlilik riskinin gözden geçirileceği bir süreç olacağını umuyorum. Saydığım senaryoların belki biri, belki birkaçı yeni dönemde gerçek olabilir. Üzerlerinde düzenlemeler de yapılabilir. Hepimiz süreci takip edip göreceğiz. Siz değerli velilere tavsiyem ise, daha önce ki yaz tatillerinde olanlardan çok farklı olmayacak. Çocuklarımızın tatil yapmalarına da müsaade ederek bol bol tekrar etmeleri ve bol bol okumaları. Kitap okutmakta zorlandığınız çocuklarınız için önerim ise sizin de kitap okumanız. Çünkü; çocuklar kendilerine söylenenden çok gözlemlediklerini yapmaya meyillidirler.
Herkese sağlıklı ve hayırlı günler temenni ediyorum.