Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Nicri Nalbant gazetemiz sorularını yanıtladı. Ziraat mühendisleri Odasının faaliyetleri, tarımsal üretim ve iklim kriziyle alakalı açıklamalarda bulunan Nalbant, geçtiğimiz seçimlerde Ziraat Mühendisleri Odasına devletin müdahale ettiğini söyleyerek, süreci anlattı. Söz konusu müdahalenin madenciler ve termik santrallere karşı verdikleri mücadeleden kaynaklandığını ifade eden Nalbant, “Susturamadılar, susturamayacaklar” dedi.
Ziraat Mühendisleri Odasının görevleri neler? Hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz?
Ziraat Mühendisleri Odası demokratik bir meslek örgütüdür. Aynı zamanda kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü. Anayasanın 135. Maddesine göre kurulmuş bir meslek örgütü. Kuruluş amacı, ziraat mühendislerinin işlerini kolaylaştırmak. Mesela Türkiye’nin 81 ilinde hakim gözetiminde seçim yapan tek odayız. O kadar demokratik bir kuruluş. Meslektaşlarımızın çıkarlarını korumak, mesleğin kolay yapılmasını sağlamak gibi bir görevimiz var ancak daha önemlisi bilime dayalı, kamucu yaklaşımla yönetilen bir oda. Üretimi öne çıkaran bir oda. Bilimi esas alan, bu doğrultuda üretimi önceleyen, kamucu bir yaklaşım sergileyen bir oda. Kamucu yaklaşımdan kastımız, toplum yararına olan işler yapmak.
19 Aralık 2021 tarihinde oda başkanlığına seçildiğiniz zaman şöyle bir açıklama yapmıştınız: “Ziraat Mühendisleri Odası tarihinde ilk kez devletin müdahale ettiği bir seçim geçirdi.” Bu süreçte tam olarak neler yaşandı? Neden bu cümleyi kurdunuz?
Genel kurullarımız iki yılda bir yapılıyor. İki yıl önce Aralık 2021’de odamızın Çanakkale şubesinde 620 üyemiz vardı. Bunlardan 250 dolayında oy kullanıldı. Ancak geçtiğimiz dönem, 2021’in Ağustos ayında, 15 Ağustos’tan sonra odamıza 100’ün üzerinde yeni üye kaydoldu. Bu bizim tarihimizde görülmemiş bir rekor. Tarım İl Müdürlüğünde çalışmış, 30 yıldır çalışan ama hiç gelip odaya üye olmamış, odanın yolunu bilmez bir grup insan odaya üye yapıldı. Bu kişilerin kendileri söylediler bize; “Bize talimat geldi. Gidip odaya üye olacaksanız” diye. Aynı şekilde Tarım Kredi Kooperatiflerinden üyeler geldi. Onlara da Ziraat Mühendisleri Odasına üye olma talimatı verilmiş. Yani bir tarafta Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Merkezi müdahale ediyor diğer yanda Tarım İl Müdürlüğü -ben de Tarım İl Müdürlüğü çalışanıyım, toplamda 35 yıl Tarım Bakanlığında hizmet etmiş birisiyim-. Ama bu seçimde Tarım İl Müdürlüğünün adını, yetkilerini kullanmaya kalkarak seçimin sonucunu etkilemeye çalıştılar. Bunu herkes biliyor. Çanakkale’de de bilmeyen kalmadı hatta. İki yıl önce 250 üyenin katıldığı genel kurula karşılık bu sene 520 üye seçime katıldı. Seçime yoğun katılım kötü bir şey değil, iyi bir şey. Gönül ister ki 810 üyenin hepsi gelsin seçime katılsın. Ancak bir grup insanın, Tarım İl Müdürlüğündeki yetkilerini kullanarak, Tarım Kredi Kooperatifindeki yetkilerini kullanarak bu işin üzerine gitmesinin doğru olmadığını hep söyledik, şimdi de söylüyoruz. Ama seçime ciddi şekilde gölge düşürmeye çalıştılar. Sonuçta başarılı olamadılar. Ben 1981’den beri Çanakkale’deyim, bu odanın seçimlerini izliyorum, 8 kez de aday olup seçime katıldım. Devletin kurumlarının kontrol ettikleri kurumlar var. Mesela tarımsal bitki koruma ilacı satan bayilerimiz var. Yani baskının nerelerde kadar uzandığını görün. Sonuçta seçim bu şekilde sonuçlandı. “BİZDEN MADENCİLER, TERMİK SANTRAL YAPMAK İSTEYENLER RAHATSIZ”
Türk Mühendis Mimar Şehir Plancıları Odalarına bağlı 20 küsur meslek dalı var. Türkiye’de 30’a yakın meslek dalı var. Çanakkale’de de bunların 13-15’i aktif çalışıyorlar. Hiçbir odanın üzerinde bizde olduğu gibi bir baskı yok. Bizim eskiden yaptığımız gibi normal genel kurullarını yapıyorlar. Niye Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası’nın üzerinde böyle baskılar oluştu? 2003 yılından beri ben odadayım. 2003 yılından beri Ziraat Mühendisleri Odası ne yaptı derseniz, kamuoyunu aydınlatmak da bizim görevimiz. Tarımı, çiftçilerin sorunlarını dile getirmek de bizim görevimiz. Tarımı çökmüş bir ülkede Ziraat Mühendisleri Odasının da işe yaramayacağını göreceksiniz. Çünkü bizim tarımla yakın bağımız var. Bir de içinde yaşadığımız coğrafya gerçekten çok önemli. Tarımsal çeşitliliğin en yüksek olduğu illerin başında geliyoruz. Bu özelliği sağlayan da bu bölgeye, boğazı, denizi ama daha da önemlisi Kaz Dağları’dır. Biz tarımı korumak için Kaz Dağlarını korumak zorundayız. Kaz Dağlarına karşı yapılan saldırılara baktığımızda, vahşi madencilik dediğimiz, altın-gümüş işletmeciliği. Şu anda Kaz Dağlarının yüzde 79’u ruhsatlandırılmış durumda. Maden şirketleri fırsat bulurlarsa buralarda çalışmalara başlayacak. Jeolojik yapı nedeniyle açık ocak işletmeciliği yapılıyor. Ormansızlaşma yapacaklar. Ayrıca su zengini bir bölge değiliz. Ama kendi kendine yetecek ölçüde de suyumuz var. Su kaynağımız da Kaz Dağları. Ormanları korumak zorundayız çünkü buralar bizim su kaynaklarımız. Ayrıca orman karbon yutak alanları. Bugün ki küresel ısınmayı önleyecek alanlardır. Bizim odamız ormanları korumak için maden şirketlerine karşı, bölgeye kurulmak istenen kömürlü termik santrallere karşı ciddi şekilde mücadele ediyor. 2003 yılından beri açtığımız dava sayısı 60’ın üzerinde. Her yerde mücadelenin içinde biz varız. Yakın zamandaki Su ve Vicdan Nöbetinin üyelerindendim ben. Çanakkale Çevre Platformu vardı mesela 2003’te kurduğumuz, 2015’e kadar süren. Oranın dönem sözcülüğünü yaptım. O platform, Türkiye’nin en başarılı çevre platformudur. Başarısını da Ziraat Mühendisleri Odasına borçludur. O platforma tüzel kişilik kazandırdık. Bizden madenciler rahatsız, termik santral kurmak isteyenler rahatsız, tarım topraklarına bina yapmak isteyenler rahatsız. Onun için Ziraat Mühendisleri Odasına bu saldırı yapıldı. Son bir yıldaki üye kaydı da bu amaçla yapıldı. Odayı susturmak amacıyla yaptılar. Ben buradan bir kez daha tüm meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Susturamadılar, bundan sonra da susturamayacaklar. “ÇİTFÇİ DEVLETTEN 200 MİLYAR LİRA ALACAKLI”
Medyada çok fazla iflas eden, üretimi bırakan çiftçi haberleri görüyoruz. Çanakkale’de de böyle bir durum söz konusu mu?
Tabii ki söz konusu. Çünkü tarımda uygulanan yanlış politikalar, tüm Türkiye’yi etkiliyor. Hatta dünyayı etkiliyor. Bunlar neler? Yanlış politikaların uygulanması eskilere dayanıyor. 24 Ocak kararları var 1980 yılında yürürlüğe sokulan. Hatta o kararların uygulanması imkânsız ama uygulamaya sokulması için 1980 ihtilali o amaçla yapıldı. O tarihten beri tarıma ayrılan destek çok yetersiz. Tarıma bakış açısı farklı. Mesela şimdiki Cumhurbaşkanımız, o zaman başbakandı, Erzurum’da konuşurken çiftçilerimiz zor durumda olduklarını dile getiriyorlardı. O zaman onlara “Bu millet hep size mi çalışacak” diye yanıt verdi. Tarıma bakış açısı yanlış. 2006 yılında Tarım Çerçeve Yasası çıkarıldı. Bugünkü siyasi iktidar çıkardı. O yasada diyor ki, tarıma ayrılan kaynak GSYH’nın yüzden 1’nden az olamaz. Ama o yasa çıktığından bu yana hiçbir gün yüzde 1 destek verilmedi tarıma. Hep yüzde yarımlarda kaldı. Çiftçiler o yüzden çok zor durumdalar. Şimdi en son rakamlara baktığımızda, 800 bin çiftçi tarımı terk etti. Niye terk ettiler? Uzun yıllardır çiftçi tarımdan para kazanamaz hale geldi. O yüzden de 2 milyon hektar tarım arazisi tarım dışına çıktı. 800 bin çiftçi ailesi de tarımdan koptu. En sonunda son güncel rakamlara baktığımızda, 2021 yılı bütçesi, tarıma ayrılan destekler 22 milyar lira. Bütün çiftçilere ayrılan destek bu. 2022 yılı bütçesinden ne kadar ayrıldı? 25.8 milyar. Yani yüzde 12,5’luk bir artış sağlandı. Peki bu dönemde enflasyon kaç oldu? Eğdiler, büktüler ama yüzde 36 olarak açıkladılar. Gerçek enflasyonun yüzde 82’lerde olduğu konuşuluyor. Hayat pahalılığı yüzde 36 artarken, açlık ve kıtlık tehlikesi başlamışken, tarıma yüzde 12,5 desteği nasıl verirsiniz. Hiç olmazsa yüzde 36 vermelisiniz. Bir de bugüne kadar ödemediğiniz, o yüzde yarımlar var ya onların karşılığı 200 milyar lira yapıyor. Şu anda çiftçi devletten 200 milyar lira alacaklı. Şu anda çiftçinin borcu da 200 milyar dolar civarında. Yani vermedikleri destek nedeniyle çiftçi borçlandı.
İklim kriziyle beraber öngörülemeyen ve ekstrem hava olaylarında artış yaşandı. Bundan en fazla etkilenen kesim de çiftçiler. Bu tarz hava olayları için önerileriniz neler?
Tüm Türkiye’de, orta Anadolu, güneydoğu Anadolu bölgelerinde ciddi şekilde kuraklık var. Hatta çölleşmeye doğru gidiliyor. Çanakkale bu kuraklıktan en az etkilenen illerden biri. Ama buna rağmen bizde de kuraklık, yaz kuraklığı var. Barajlarımızda su sıkıntımız var. Ağzına kadar dolu baraj yılın sonunu getiremiyor, bitiyor. Ormanların önemi burada ortaya çıkıyor. Kuraklığın sonucu orman yangınları çoğalıyor. Çok sayıda orman kaybına neden oluyor. Bir de ormanlarımızda plansız, programsız bir kesim yapılıyor. Her gün yollarda görürsünüz, tomruklar arabalara yüklenmiş bir yerlere gidiyor. Son yıllarda orman yangınları ve kuraklığın da etkisiyle orman alanı yüzde 54’lerdeyken, yüzde 49’lara düştü. Son on yıl içerisinde böyle bir azalma var. İklimden az etkilenmemiz için, yağışı fazla almamız için, küresel ısınmanın etkilerinden korunmamız için mutlaka ormanları korumalıyız.
Ziraat Mühendisleri Odasının görevleri neler? Hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz?
Ziraat Mühendisleri Odası demokratik bir meslek örgütüdür. Aynı zamanda kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü. Anayasanın 135. Maddesine göre kurulmuş bir meslek örgütü. Kuruluş amacı, ziraat mühendislerinin işlerini kolaylaştırmak. Mesela Türkiye’nin 81 ilinde hakim gözetiminde seçim yapan tek odayız. O kadar demokratik bir kuruluş. Meslektaşlarımızın çıkarlarını korumak, mesleğin kolay yapılmasını sağlamak gibi bir görevimiz var ancak daha önemlisi bilime dayalı, kamucu yaklaşımla yönetilen bir oda. Üretimi öne çıkaran bir oda. Bilimi esas alan, bu doğrultuda üretimi önceleyen, kamucu bir yaklaşım sergileyen bir oda. Kamucu yaklaşımdan kastımız, toplum yararına olan işler yapmak.
19 Aralık 2021 tarihinde oda başkanlığına seçildiğiniz zaman şöyle bir açıklama yapmıştınız: “Ziraat Mühendisleri Odası tarihinde ilk kez devletin müdahale ettiği bir seçim geçirdi.” Bu süreçte tam olarak neler yaşandı? Neden bu cümleyi kurdunuz?
Genel kurullarımız iki yılda bir yapılıyor. İki yıl önce Aralık 2021’de odamızın Çanakkale şubesinde 620 üyemiz vardı. Bunlardan 250 dolayında oy kullanıldı. Ancak geçtiğimiz dönem, 2021’in Ağustos ayında, 15 Ağustos’tan sonra odamıza 100’ün üzerinde yeni üye kaydoldu. Bu bizim tarihimizde görülmemiş bir rekor. Tarım İl Müdürlüğünde çalışmış, 30 yıldır çalışan ama hiç gelip odaya üye olmamış, odanın yolunu bilmez bir grup insan odaya üye yapıldı. Bu kişilerin kendileri söylediler bize; “Bize talimat geldi. Gidip odaya üye olacaksanız” diye. Aynı şekilde Tarım Kredi Kooperatiflerinden üyeler geldi. Onlara da Ziraat Mühendisleri Odasına üye olma talimatı verilmiş. Yani bir tarafta Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Merkezi müdahale ediyor diğer yanda Tarım İl Müdürlüğü -ben de Tarım İl Müdürlüğü çalışanıyım, toplamda 35 yıl Tarım Bakanlığında hizmet etmiş birisiyim-. Ama bu seçimde Tarım İl Müdürlüğünün adını, yetkilerini kullanmaya kalkarak seçimin sonucunu etkilemeye çalıştılar. Bunu herkes biliyor. Çanakkale’de de bilmeyen kalmadı hatta. İki yıl önce 250 üyenin katıldığı genel kurula karşılık bu sene 520 üye seçime katıldı. Seçime yoğun katılım kötü bir şey değil, iyi bir şey. Gönül ister ki 810 üyenin hepsi gelsin seçime katılsın. Ancak bir grup insanın, Tarım İl Müdürlüğündeki yetkilerini kullanarak, Tarım Kredi Kooperatifindeki yetkilerini kullanarak bu işin üzerine gitmesinin doğru olmadığını hep söyledik, şimdi de söylüyoruz. Ama seçime ciddi şekilde gölge düşürmeye çalıştılar. Sonuçta başarılı olamadılar. Ben 1981’den beri Çanakkale’deyim, bu odanın seçimlerini izliyorum, 8 kez de aday olup seçime katıldım. Devletin kurumlarının kontrol ettikleri kurumlar var. Mesela tarımsal bitki koruma ilacı satan bayilerimiz var. Yani baskının nerelerde kadar uzandığını görün. Sonuçta seçim bu şekilde sonuçlandı. “BİZDEN MADENCİLER, TERMİK SANTRAL YAPMAK İSTEYENLER RAHATSIZ”
Türk Mühendis Mimar Şehir Plancıları Odalarına bağlı 20 küsur meslek dalı var. Türkiye’de 30’a yakın meslek dalı var. Çanakkale’de de bunların 13-15’i aktif çalışıyorlar. Hiçbir odanın üzerinde bizde olduğu gibi bir baskı yok. Bizim eskiden yaptığımız gibi normal genel kurullarını yapıyorlar. Niye Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası’nın üzerinde böyle baskılar oluştu? 2003 yılından beri ben odadayım. 2003 yılından beri Ziraat Mühendisleri Odası ne yaptı derseniz, kamuoyunu aydınlatmak da bizim görevimiz. Tarımı, çiftçilerin sorunlarını dile getirmek de bizim görevimiz. Tarımı çökmüş bir ülkede Ziraat Mühendisleri Odasının da işe yaramayacağını göreceksiniz. Çünkü bizim tarımla yakın bağımız var. Bir de içinde yaşadığımız coğrafya gerçekten çok önemli. Tarımsal çeşitliliğin en yüksek olduğu illerin başında geliyoruz. Bu özelliği sağlayan da bu bölgeye, boğazı, denizi ama daha da önemlisi Kaz Dağları’dır. Biz tarımı korumak için Kaz Dağlarını korumak zorundayız. Kaz Dağlarına karşı yapılan saldırılara baktığımızda, vahşi madencilik dediğimiz, altın-gümüş işletmeciliği. Şu anda Kaz Dağlarının yüzde 79’u ruhsatlandırılmış durumda. Maden şirketleri fırsat bulurlarsa buralarda çalışmalara başlayacak. Jeolojik yapı nedeniyle açık ocak işletmeciliği yapılıyor. Ormansızlaşma yapacaklar. Ayrıca su zengini bir bölge değiliz. Ama kendi kendine yetecek ölçüde de suyumuz var. Su kaynağımız da Kaz Dağları. Ormanları korumak zorundayız çünkü buralar bizim su kaynaklarımız. Ayrıca orman karbon yutak alanları. Bugün ki küresel ısınmayı önleyecek alanlardır. Bizim odamız ormanları korumak için maden şirketlerine karşı, bölgeye kurulmak istenen kömürlü termik santrallere karşı ciddi şekilde mücadele ediyor. 2003 yılından beri açtığımız dava sayısı 60’ın üzerinde. Her yerde mücadelenin içinde biz varız. Yakın zamandaki Su ve Vicdan Nöbetinin üyelerindendim ben. Çanakkale Çevre Platformu vardı mesela 2003’te kurduğumuz, 2015’e kadar süren. Oranın dönem sözcülüğünü yaptım. O platform, Türkiye’nin en başarılı çevre platformudur. Başarısını da Ziraat Mühendisleri Odasına borçludur. O platforma tüzel kişilik kazandırdık. Bizden madenciler rahatsız, termik santral kurmak isteyenler rahatsız, tarım topraklarına bina yapmak isteyenler rahatsız. Onun için Ziraat Mühendisleri Odasına bu saldırı yapıldı. Son bir yıldaki üye kaydı da bu amaçla yapıldı. Odayı susturmak amacıyla yaptılar. Ben buradan bir kez daha tüm meslektaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Susturamadılar, bundan sonra da susturamayacaklar. “ÇİTFÇİ DEVLETTEN 200 MİLYAR LİRA ALACAKLI”
Medyada çok fazla iflas eden, üretimi bırakan çiftçi haberleri görüyoruz. Çanakkale’de de böyle bir durum söz konusu mu?
Tabii ki söz konusu. Çünkü tarımda uygulanan yanlış politikalar, tüm Türkiye’yi etkiliyor. Hatta dünyayı etkiliyor. Bunlar neler? Yanlış politikaların uygulanması eskilere dayanıyor. 24 Ocak kararları var 1980 yılında yürürlüğe sokulan. Hatta o kararların uygulanması imkânsız ama uygulamaya sokulması için 1980 ihtilali o amaçla yapıldı. O tarihten beri tarıma ayrılan destek çok yetersiz. Tarıma bakış açısı farklı. Mesela şimdiki Cumhurbaşkanımız, o zaman başbakandı, Erzurum’da konuşurken çiftçilerimiz zor durumda olduklarını dile getiriyorlardı. O zaman onlara “Bu millet hep size mi çalışacak” diye yanıt verdi. Tarıma bakış açısı yanlış. 2006 yılında Tarım Çerçeve Yasası çıkarıldı. Bugünkü siyasi iktidar çıkardı. O yasada diyor ki, tarıma ayrılan kaynak GSYH’nın yüzden 1’nden az olamaz. Ama o yasa çıktığından bu yana hiçbir gün yüzde 1 destek verilmedi tarıma. Hep yüzde yarımlarda kaldı. Çiftçiler o yüzden çok zor durumdalar. Şimdi en son rakamlara baktığımızda, 800 bin çiftçi tarımı terk etti. Niye terk ettiler? Uzun yıllardır çiftçi tarımdan para kazanamaz hale geldi. O yüzden de 2 milyon hektar tarım arazisi tarım dışına çıktı. 800 bin çiftçi ailesi de tarımdan koptu. En sonunda son güncel rakamlara baktığımızda, 2021 yılı bütçesi, tarıma ayrılan destekler 22 milyar lira. Bütün çiftçilere ayrılan destek bu. 2022 yılı bütçesinden ne kadar ayrıldı? 25.8 milyar. Yani yüzde 12,5’luk bir artış sağlandı. Peki bu dönemde enflasyon kaç oldu? Eğdiler, büktüler ama yüzde 36 olarak açıkladılar. Gerçek enflasyonun yüzde 82’lerde olduğu konuşuluyor. Hayat pahalılığı yüzde 36 artarken, açlık ve kıtlık tehlikesi başlamışken, tarıma yüzde 12,5 desteği nasıl verirsiniz. Hiç olmazsa yüzde 36 vermelisiniz. Bir de bugüne kadar ödemediğiniz, o yüzde yarımlar var ya onların karşılığı 200 milyar lira yapıyor. Şu anda çiftçi devletten 200 milyar lira alacaklı. Şu anda çiftçinin borcu da 200 milyar dolar civarında. Yani vermedikleri destek nedeniyle çiftçi borçlandı.
İklim kriziyle beraber öngörülemeyen ve ekstrem hava olaylarında artış yaşandı. Bundan en fazla etkilenen kesim de çiftçiler. Bu tarz hava olayları için önerileriniz neler?
Tüm Türkiye’de, orta Anadolu, güneydoğu Anadolu bölgelerinde ciddi şekilde kuraklık var. Hatta çölleşmeye doğru gidiliyor. Çanakkale bu kuraklıktan en az etkilenen illerden biri. Ama buna rağmen bizde de kuraklık, yaz kuraklığı var. Barajlarımızda su sıkıntımız var. Ağzına kadar dolu baraj yılın sonunu getiremiyor, bitiyor. Ormanların önemi burada ortaya çıkıyor. Kuraklığın sonucu orman yangınları çoğalıyor. Çok sayıda orman kaybına neden oluyor. Bir de ormanlarımızda plansız, programsız bir kesim yapılıyor. Her gün yollarda görürsünüz, tomruklar arabalara yüklenmiş bir yerlere gidiyor. Son yıllarda orman yangınları ve kuraklığın da etkisiyle orman alanı yüzde 54’lerdeyken, yüzde 49’lara düştü. Son on yıl içerisinde böyle bir azalma var. İklimden az etkilenmemiz için, yağışı fazla almamız için, küresel ısınmanın etkilerinden korunmamız için mutlaka ormanları korumalıyız.