Dr. Öğr. Üyesi Jeofizik Mühendisi Bekler: “İlk deprem değil ama ikinci deprem sürprizdi”
Sağlık Bilimleri Fakültesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi ve aynı zamanda Jeofizik Mühendisi de olan Feyza Nur Bekler, paleosismolojik çalışmalar neticesinde daha önce Kahramanmaraş bölgesinde büyük depremler yaşandığının bilindiği söyleyerek, “Bu depremin bizim için en büyük sürpriz olan kısmı, ikinci büyük 7.6 şiddetindeki depremin çok kısa bir zaman aralığında meydana gelmiş olması. Bu kadar sık aralıklarla bu kadar büyük iki depremin yaşanması, jeoloji tarihinde de aslında son derece az. O açıdan verdiği hasarın çok fazla olduğunu düşünüyoruz. Büyük bir depremden sonra ikinci depremin olmasının, aslında hasarın boyutunu da artırdığını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde Medya Koordinatörü Uğur Karabulut’un hazırlayıp sunduğu Kampüs Özel Deprem Özel Yayını’na Sağlık Bilimleri Fakültesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi ve aynı zamanda Jeofizik Mühendisi de olan Feyza Nur Bekler konuk oldu. 15 Şubat Çarşamba günü 13.10’da 104.7 Kampüs FM’de yayımlanan programda, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen yıkıcı ikiz depremler hakkında bilgiler veren Bekler, aynı zamanda tüm vatandaşlara ücretsiz olarak verilen Afet Farkındalık Eğitimi’nden de bahsetti.
Karabulut’un ‘depremleri ölçmeye başladığımız tarihlerden bu yana ne kadar büyük depremler yaşadık’ sorusuna binaen cevap veren Bekler, ”Ülkemizde bir tarihsel dönem deprem aktivitesi var bir de 1900’den günümüze adlandırdığımız aletsel dönem deprem aktivitelerimiz var. 1900’lü yıllardan günümüze, yaşadığımız en büyük ikinci deprem olduğunu ifade edebilirim. En büyük depremimiz 7.8 büyüklüğündeki 1939 Erzincan Depremi’ydi” ifadelerini kullandı.
“Bu bölgede daha önce iki büyük deprem olmuş”
6 Şubat günü peş peşe gerçekleşen yıkıcı iki deprem üzerine bilgiler veren Bekler, “Yaklaşık olarak 9 saat arayla gerçekleşen bu depremler, yerleşik birimlerinin çok yoğun olduğu 10 ili ve çok sayıda ilçeyi etkiledi. En önemli şeylerden bir tanesi şu; çifte deprem dediğimiz, yaşanan büyük bir depremin enerji gerilim transferinden dolayı ikinci depremi yaşadığımızı düşünüyoruz. Bu kadar sık aralıklarla bu kadar büyük iki depremin yaşanması, jeoloji tarihinde de aslında son derece az. O açıdan verdiği hasarın çok fazla olduğunu düşünüyoruz. Büyük bir depremden sonra ikinci depremin olmasının, aslında hasarın boyutunu da artırdığını düşünüyoruz. Tabii ki 1900’lü yıllardan önce de ülkemizde yaşadığımız depremler var, biz bu depremlerle ilgili de bilgilere sahibiz. Onunla ilgili de paleosismolojik çalışmalar yapılabiliyor. Bu bölgedeki deprem bizim için aslında bir sürpriz değil. Biz gerek 1500’lü gerekse 1100’lü yıllarda, bu bölgede bu büyüklüğe yakın depremler olduğunu paleosismolojik çalışmalardan biliyoruz. Maalesef o bölgede bu büyüklükte en son olan deprem 1503-1504 yıllarında meydana gelmiş ve o dönemde de pek çok coğrafya etkilenmiş. Bu bölgedeki ilk deprem değil ama ikinci deprem sürpriz
Dünyada da olan çok büyük depremlerimiz var, şu ana kadar aletsel dönemde ölçülmüş en büyük deprem Şili Depremi. Biliyorsunuz, 2001 yılı civarında Japonya’da olan deprem, 2011 yılında yine Japonya’da olan deprem var, Endonezya depremleri var. Evet, o depremlerde de çok büyük hasarlar mevcuttu ama o depremler daha tekil depremlerdi. Bu depremin bizim için en büyük sürpriz olan kısmı, ikinci büyük 7.6 şiddetindeki depremin çok kısa bir zaman aralığında meydana gelmiş olması. Maalesef dünyada da bu tür büyük depremlerle karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi. “Afet Farkındalık Eğitimlerini çocukluktan itibaren almak önemli”
Afet Farkındalık eğitimlerinden bahseden Bekler şu ifadeleri kullandı: “Aslında ben Kandilli Rasathanesi’nde çalışırken de 1999 depreminin ardından rahmetli hocamın Ahmet Mete Işıkara ile eğitimlere başlamıştık. Afet Farkındalık Eğitimi’nin afet öncesinde alınacak eğitimlerle ilgili çok önemli adımlar olduğunu düşünüyorum. Biz afetlerde karşılaşabileceğimiz tehlike ve riskleri, neler yapabileceğimizi, alınabilecek önlemleri ve bilinç düzeyinizi artırmak için toplumun her kesimindeki bireylere, bazen kuruluşlara, öğrencilere, uygun mesajlarla vermeye çalışıyoruz. Bu eğitimleri yaptığımız zaman, afetler olmadan daha bilinçli hale geldiğimizi görüyoruz. Şunu da eklemek isterim, verdiğimiz eğitimlerde bize en iyi cevabı, en iyi geri dönüşü veren kesim çocuklarımız. Çocuklarımıza verdiğimiz eğitim, çok daha akıllarında kalıyor. Ve biz her sene yeniden eğitimleri tekrarlayarak okullara gittiğimizde, bir sene önce verdiğimiz eğitimlerle ilgili bilgileri, çok doğru bir şekilde hatırlıyorlar. Dolayısıyla bu eğitimlerin çocukluktan itibaren alınması gerektiğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Eğitimlerde; deprem ülkesi olduğumuz için depremin tarihçeleri, öncesi-esnası-sonrasında neler yapılmalı gibi bilgilendirmeler yapıyoruz. Başımıza gelmeyecekmiş gibi düşünüyoruz
Özellikle çocukların eğitimleri ilgiyle dinlediğini söyleyebilirim. Maalesef bazen yetişkinlerde, aynı ilgiyi göremeyebiliyoruz. Başımıza gelmeyecekmiş gibi düşünüyoruz ve dediğim gibi, çocuklar bizi o kadar güzel dinleyip, geliştiriyorlar ki… Ben çocuklarımızdan çok umutluyum. Gelecekte afetler konusunda çok daha bilinçli bireyler olacaklarına inanıyorum. ‘Eğitimlere nereden başvurabilirim?’
Afet Farkındalık Eğitimlerini, hiçbir ücret talep etmeden sağlıyoruz. Bizim fakültemize de başvuruda bulunabilirler ama afet farkındalık eğitimlerini veren en önemli kamu kuruluşumuz, İl Afet Acil Durum Müdürlüğümüz. Onlar aslında bu işi koordine ediyorlar ve toplumun birçok kesimine ulaşmış durumdalar. Eğitimi almak isteyenler; fakültemize veya İl Afet Acil Durum Müdürlüğü’ne başvurabilir.”
6 Şubat günü peş peşe gerçekleşen yıkıcı iki deprem üzerine bilgiler veren Bekler, “Yaklaşık olarak 9 saat arayla gerçekleşen bu depremler, yerleşik birimlerinin çok yoğun olduğu 10 ili ve çok sayıda ilçeyi etkiledi. En önemli şeylerden bir tanesi şu; çifte deprem dediğimiz, yaşanan büyük bir depremin enerji gerilim transferinden dolayı ikinci depremi yaşadığımızı düşünüyoruz. Bu kadar sık aralıklarla bu kadar büyük iki depremin yaşanması, jeoloji tarihinde de aslında son derece az. O açıdan verdiği hasarın çok fazla olduğunu düşünüyoruz. Büyük bir depremden sonra ikinci depremin olmasının, aslında hasarın boyutunu da artırdığını düşünüyoruz. Tabii ki 1900’lü yıllardan önce de ülkemizde yaşadığımız depremler var, biz bu depremlerle ilgili de bilgilere sahibiz. Onunla ilgili de paleosismolojik çalışmalar yapılabiliyor. Bu bölgedeki deprem bizim için aslında bir sürpriz değil. Biz gerek 1500’lü gerekse 1100’lü yıllarda, bu bölgede bu büyüklüğe yakın depremler olduğunu paleosismolojik çalışmalardan biliyoruz. Maalesef o bölgede bu büyüklükte en son olan deprem 1503-1504 yıllarında meydana gelmiş ve o dönemde de pek çok coğrafya etkilenmiş. Bu bölgedeki ilk deprem değil ama ikinci deprem sürpriz
Dünyada da olan çok büyük depremlerimiz var, şu ana kadar aletsel dönemde ölçülmüş en büyük deprem Şili Depremi. Biliyorsunuz, 2001 yılı civarında Japonya’da olan deprem, 2011 yılında yine Japonya’da olan deprem var, Endonezya depremleri var. Evet, o depremlerde de çok büyük hasarlar mevcuttu ama o depremler daha tekil depremlerdi. Bu depremin bizim için en büyük sürpriz olan kısmı, ikinci büyük 7.6 şiddetindeki depremin çok kısa bir zaman aralığında meydana gelmiş olması. Maalesef dünyada da bu tür büyük depremlerle karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi. “Afet Farkındalık Eğitimlerini çocukluktan itibaren almak önemli”
Afet Farkındalık eğitimlerinden bahseden Bekler şu ifadeleri kullandı: “Aslında ben Kandilli Rasathanesi’nde çalışırken de 1999 depreminin ardından rahmetli hocamın Ahmet Mete Işıkara ile eğitimlere başlamıştık. Afet Farkındalık Eğitimi’nin afet öncesinde alınacak eğitimlerle ilgili çok önemli adımlar olduğunu düşünüyorum. Biz afetlerde karşılaşabileceğimiz tehlike ve riskleri, neler yapabileceğimizi, alınabilecek önlemleri ve bilinç düzeyinizi artırmak için toplumun her kesimindeki bireylere, bazen kuruluşlara, öğrencilere, uygun mesajlarla vermeye çalışıyoruz. Bu eğitimleri yaptığımız zaman, afetler olmadan daha bilinçli hale geldiğimizi görüyoruz. Şunu da eklemek isterim, verdiğimiz eğitimlerde bize en iyi cevabı, en iyi geri dönüşü veren kesim çocuklarımız. Çocuklarımıza verdiğimiz eğitim, çok daha akıllarında kalıyor. Ve biz her sene yeniden eğitimleri tekrarlayarak okullara gittiğimizde, bir sene önce verdiğimiz eğitimlerle ilgili bilgileri, çok doğru bir şekilde hatırlıyorlar. Dolayısıyla bu eğitimlerin çocukluktan itibaren alınması gerektiğinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Eğitimlerde; deprem ülkesi olduğumuz için depremin tarihçeleri, öncesi-esnası-sonrasında neler yapılmalı gibi bilgilendirmeler yapıyoruz. Başımıza gelmeyecekmiş gibi düşünüyoruz
Özellikle çocukların eğitimleri ilgiyle dinlediğini söyleyebilirim. Maalesef bazen yetişkinlerde, aynı ilgiyi göremeyebiliyoruz. Başımıza gelmeyecekmiş gibi düşünüyoruz ve dediğim gibi, çocuklar bizi o kadar güzel dinleyip, geliştiriyorlar ki… Ben çocuklarımızdan çok umutluyum. Gelecekte afetler konusunda çok daha bilinçli bireyler olacaklarına inanıyorum. ‘Eğitimlere nereden başvurabilirim?’
Afet Farkındalık Eğitimlerini, hiçbir ücret talep etmeden sağlıyoruz. Bizim fakültemize de başvuruda bulunabilirler ama afet farkındalık eğitimlerini veren en önemli kamu kuruluşumuz, İl Afet Acil Durum Müdürlüğümüz. Onlar aslında bu işi koordine ediyorlar ve toplumun birçok kesimine ulaşmış durumdalar. Eğitimi almak isteyenler; fakültemize veya İl Afet Acil Durum Müdürlüğü’ne başvurabilir.”