İnsanlar, özellikle sanayi devrimi ile birlikte fosil yakıtlarını kullanarak dünyaya ciddi bir emisyon yükü oluşturmaya başladı. Atmosfere salınan birçok gazlar içerisinde özellikle CO2 salınımı dünyada sera etkisi yaparak binlerce yıldır var olan iklimin seyrini değiştiriyor. Yaklaşık 1850’lili yıllardan beri yapılan ölçümlere göre dünyamız ısınıyor. Bu süreç son 30 yılda daha da belirgin hale geldi ve son 10 yıl ise insanlık tarihinin en sıcak dönemi olarak da kayıtlara geçti.
İklimin değişmesi insan üzerinde doğrudan veya dolaylı etkileri ile yaşamak için gerekli su, besin zincirini ve yaşam ortamını bozarak sağlığı olumsuz etkiliyor. İklim değişikliği temiz suya ulaşım, temiz hava, sosyal yapının sürdürülmesi, güvenli barınma ve gıda güvenliği üzerinde örseleyici etki göstermektedir. Hastalık taşıyan vektör dağılımın değişmesi ile enfeksiyon hastalıklarında , ishalli hastalıklarda, aşırı hava olaylarında ve hava kirliliğine bağlı hastalık ve ölüm sayılarında artışlar gözleniyor. İklim değişikliği, çağımızın en önemli çevresel ve ekonomik sorunları arasında ön sıralarda yer alan, özellikle bulunduğumuz coğrafyada sağlıktan tarıma, yaşamın her alanında olumsuz etkiler oluşturan son derece karmaşık bir sorun. Aşırı sıcak havanın dolaşım ve solunum sistemi üzerine doğrudan etkileri ile ölüme sebep olmaktadır. Özellikle aşırı sıcak havasına karşı hassas gruplar ciddi olarak tehdit altındadır. Risk grubu olarak yaşlılar, kronik dolaşım ve/veya solunum yolu hastaları, bebekler ve özürlülerdir. Aşırı sıcak havalarda hava kirliliği ve polen miktarı da artmaktadır. Şu an dünyada en az 300 milyon insanın etkilendiği hesaplanmaktadır, sıcakların artması ile etkilenmenin de çoğalması öngörülmektedir. Ülkemiz içinde bulunduğu iklim kuşağı dolaysıyla sıcak hava dalgaları görülme olasılığı oldukça yüksektir. Güney doğu Anadolu bölgesi en hassas bölgemiz olmakla birlikte Marmara Bölgesinin nüfusu fazla olmasından dolayı da aslında tüm yurttaşların sıcak havada yapılması gereken temel önlemler konusunda bilgilendirilmelidir.
Dünya genelinde yağmur/su kaynaklı afet sayısı günümüzde 1960lara göre 3 kat artış göstermiştir ve 60 binin üzerinde insanın yaşamına mal olmaktadır. Dünya nüfusun yaklaşık yarısı 60 km’lik kıyı şeridinde yaşamakta. Yükselen deniz seviyesi ve aşırı hava olayların sadece insan sağlığı üzerinde değil, binalar, hastaneler ve diğer yaşam desteği için gerekli yapıların da hasar görmesine sebep oluyor. İnsanların göçe zorlanması durumunda olumsuz etkinin daha ağırlaşması kaçınılmaz olacak. Aşırı yağış ve sel felaketleri temiz su kaynaklarının da kirlenmesine ve hastalık kaynağı olmasına yol açar. Afetzedelere temiz ve güvenilir su sağlanamaz ise su kaynaklı hastalıklarda da ani bir artış görülerek afetin morbitide ve mortalitesini artırmaktadır. Su ile bulaşan parazitler ve ishalli hastalıklar özellikle bebek ve küçük çocuklarda ölüme sebebiyet veriyor. Günümüz rakamları ile 5 yaş altında yılda 600 bin çocuk bu hastalıklardan kaybediliyor. Öngörülere göre 2090’lı yıllarda aşırı yağış ve sel hem coğrafik alanını genişletecek hem de afet sayısı 6 kat artacaktır. Tüm insanlar, yeryüzü canlıları ve maalesef gelecek kuşaklar doğrudan veya dolaylı yol ile risk altında. Ancak kimi bölgeler diğer bölgelere, kimi nüfus da genel topluma göre daha çok tehlike altındadır. Özellikle kalp-damar hastalığı, solunum sistemi hastalığı, akıl-ruh sağlığı problemi olanlar, yaşlılar, 5 yaş altı çocuklar ve gelir düzeyi düşük insanlar bu grupta sayılmaktadır. Sağlık sisteminin yetersiz olduğu alanlar ve altyapı desteği olmayan bölgelerde yaşayanlar da tehdit altında yaşamaktadırlar. Toplum sağlığı açısından kronik hastalıklar ile mücadele, toplumun yaşlanmasına dikkat edilerek planlanan faaliyetlerin uygulanması, zamanında toplumu bilgilendirme ve sağlık sisteminin cevap kapasitesinin geliştirilmesi ile ölümler büyük oranda önlenebilmektedir. Uzun vade önlemler olarak çevre dostu bina ve soğutma sistemlerinin yaygınlaştırılması, şehir içinde ağaçlandırmaya önem verilmesi ve uygun bir şehir planının kurgulanıp hayata geçirilmesidir. Aşırı sıcak havalarda en etkin korunma yöntemi bilinci olmak, sıcağa maruziyeti azaltmak ve su tüketimini artırmaktır. Önlem alınırken dikkat edilmesi gereken hususlardan bazıları, vantilatör ile serinlemeye çalışıldığında ortam sıcaklığının 35 derece ve üzeri olmaması gerekiyor çünkü sıcak havanın beden üzerindeki etkisini artırmaktadır. Dünyadan başka gidecek yerimiz yoktur. Onun için iklim değişikliğinin önüne geçilmesi için gereken önlemler alınmalıdır. Yoksa insanoğlu gelecekte üstesinden gelemeyeceği zorluklarla kar karşıya kalacaktır.
İklimin değişmesi insan üzerinde doğrudan veya dolaylı etkileri ile yaşamak için gerekli su, besin zincirini ve yaşam ortamını bozarak sağlığı olumsuz etkiliyor. İklim değişikliği temiz suya ulaşım, temiz hava, sosyal yapının sürdürülmesi, güvenli barınma ve gıda güvenliği üzerinde örseleyici etki göstermektedir. Hastalık taşıyan vektör dağılımın değişmesi ile enfeksiyon hastalıklarında , ishalli hastalıklarda, aşırı hava olaylarında ve hava kirliliğine bağlı hastalık ve ölüm sayılarında artışlar gözleniyor. İklim değişikliği, çağımızın en önemli çevresel ve ekonomik sorunları arasında ön sıralarda yer alan, özellikle bulunduğumuz coğrafyada sağlıktan tarıma, yaşamın her alanında olumsuz etkiler oluşturan son derece karmaşık bir sorun. Aşırı sıcak havanın dolaşım ve solunum sistemi üzerine doğrudan etkileri ile ölüme sebep olmaktadır. Özellikle aşırı sıcak havasına karşı hassas gruplar ciddi olarak tehdit altındadır. Risk grubu olarak yaşlılar, kronik dolaşım ve/veya solunum yolu hastaları, bebekler ve özürlülerdir. Aşırı sıcak havalarda hava kirliliği ve polen miktarı da artmaktadır. Şu an dünyada en az 300 milyon insanın etkilendiği hesaplanmaktadır, sıcakların artması ile etkilenmenin de çoğalması öngörülmektedir. Ülkemiz içinde bulunduğu iklim kuşağı dolaysıyla sıcak hava dalgaları görülme olasılığı oldukça yüksektir. Güney doğu Anadolu bölgesi en hassas bölgemiz olmakla birlikte Marmara Bölgesinin nüfusu fazla olmasından dolayı da aslında tüm yurttaşların sıcak havada yapılması gereken temel önlemler konusunda bilgilendirilmelidir.
Dünya genelinde yağmur/su kaynaklı afet sayısı günümüzde 1960lara göre 3 kat artış göstermiştir ve 60 binin üzerinde insanın yaşamına mal olmaktadır. Dünya nüfusun yaklaşık yarısı 60 km’lik kıyı şeridinde yaşamakta. Yükselen deniz seviyesi ve aşırı hava olayların sadece insan sağlığı üzerinde değil, binalar, hastaneler ve diğer yaşam desteği için gerekli yapıların da hasar görmesine sebep oluyor. İnsanların göçe zorlanması durumunda olumsuz etkinin daha ağırlaşması kaçınılmaz olacak. Aşırı yağış ve sel felaketleri temiz su kaynaklarının da kirlenmesine ve hastalık kaynağı olmasına yol açar. Afetzedelere temiz ve güvenilir su sağlanamaz ise su kaynaklı hastalıklarda da ani bir artış görülerek afetin morbitide ve mortalitesini artırmaktadır. Su ile bulaşan parazitler ve ishalli hastalıklar özellikle bebek ve küçük çocuklarda ölüme sebebiyet veriyor. Günümüz rakamları ile 5 yaş altında yılda 600 bin çocuk bu hastalıklardan kaybediliyor. Öngörülere göre 2090’lı yıllarda aşırı yağış ve sel hem coğrafik alanını genişletecek hem de afet sayısı 6 kat artacaktır. Tüm insanlar, yeryüzü canlıları ve maalesef gelecek kuşaklar doğrudan veya dolaylı yol ile risk altında. Ancak kimi bölgeler diğer bölgelere, kimi nüfus da genel topluma göre daha çok tehlike altındadır. Özellikle kalp-damar hastalığı, solunum sistemi hastalığı, akıl-ruh sağlığı problemi olanlar, yaşlılar, 5 yaş altı çocuklar ve gelir düzeyi düşük insanlar bu grupta sayılmaktadır. Sağlık sisteminin yetersiz olduğu alanlar ve altyapı desteği olmayan bölgelerde yaşayanlar da tehdit altında yaşamaktadırlar. Toplum sağlığı açısından kronik hastalıklar ile mücadele, toplumun yaşlanmasına dikkat edilerek planlanan faaliyetlerin uygulanması, zamanında toplumu bilgilendirme ve sağlık sisteminin cevap kapasitesinin geliştirilmesi ile ölümler büyük oranda önlenebilmektedir. Uzun vade önlemler olarak çevre dostu bina ve soğutma sistemlerinin yaygınlaştırılması, şehir içinde ağaçlandırmaya önem verilmesi ve uygun bir şehir planının kurgulanıp hayata geçirilmesidir. Aşırı sıcak havalarda en etkin korunma yöntemi bilinci olmak, sıcağa maruziyeti azaltmak ve su tüketimini artırmaktır. Önlem alınırken dikkat edilmesi gereken hususlardan bazıları, vantilatör ile serinlemeye çalışıldığında ortam sıcaklığının 35 derece ve üzeri olmaması gerekiyor çünkü sıcak havanın beden üzerindeki etkisini artırmaktadır. Dünyadan başka gidecek yerimiz yoktur. Onun için iklim değişikliğinin önüne geçilmesi için gereken önlemler alınmalıdır. Yoksa insanoğlu gelecekte üstesinden gelemeyeceği zorluklarla kar karşıya kalacaktır.