Altun, medyanın toplumsal adalet ve bireylerin hak arayışları açısından merkezi bir öneme sahip olduğunu belirtti. Medyanın, adaleti tehdit eden olaylara karşı toplumun sesi ve adaletin savunucusu olması gerektiğini vurguladı.
Altun, Hz. Ömer'in "Adalet mülkün temelidir" sözünü hatırlatarak, adalet olmadan huzur, barış ve refahın sağlanamayacağını ifade etti. Hak sahiplerinin haklarını alabilmesi ve suçluların cezalandırılması gibi unsurların toplumsal huzurun temel bileşenleri olduğunu kaydetti. Ayrıca, adalet arayışlarının medyanın etkisiyle kamuoyu gündemine taşındığını belirtti.
Medya ile adalet kurumları arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Altun, doğru ve hızlı haber alma ilkesinin toplumun adalet sistemine olan güvenini artıracağını söyledi. Toplumsal güvenin merkezinde yer alan adalet anlayışının, kamuoyunda toplumsal barışı korumanın en önemli vasıtası olduğunu vurguladı.
Altun, medyanın toplumsal adalet ve bireylerin hak arayışlarına katkı sunabileceği gibi, yargı süreçlerine olumsuz etkiler de yapabileceğine dikkat çekti. Devam eden yargı süreçleriyle ilgili gizlilik ihlalleri ve taraflı haber yapmanın kamuoyunda yargısız infaza sebep olabileceğini belirtti. Medyanın etik kurallarına uymaması ve adli süreçlerde mağdurların mahremiyetine saygı göstermemesi gibi durumların da sorunlar doğurduğunu ifade etti.
İletişim Başkanı, medyanın hukuk alanında uzmanlaşmış kişilerin desteğini almasının önemini vurgulayarak, bu konuda eğitim ve farkındalık programlarının gerekliliğine dikkat çekti. Medya kuruluşlarının, sosyal medya platformlarından yayılan teyitsiz içerikleri süzme mekanizmaları kurmasının elzem olduğunu da sözlerine ekledi.
Son olarak, sosyal medya platformlarının manipülasyona açık yapısının adalet süreçlerine zarar verebileceğine işaret eden Altun, bu konuda hukuki düzenlemelerin ve yaptırımların gerekliliğini vurguladı.
HABER MERKEZİ
- HABERİN DEVAMI
- 1