Sanırım geçen haftaydı..
Sosyal Medya'dan, gazetelerden; mutlaka bir yerden izlemiş, ucundan kıyısından haberdar olmuşsundur..
Bülent Öz bir sabah erkenden kalkıyor ve Kale Seramiğin kapısına dikilip ve gelene geçene selam veriyor, elini sıkıyor, hatırını soruyor..
Günaydın diyor..
İyi günler diyor..
Buraya kadar güzel..
Fabrika kapıları risklidir aslında..
İşinden çıkan, sabaha kadar mesai yapan insan yorgundur, bir takım şeylerin farkına varmaz. Sen gülümsersin, o uykusuzluktan ve yorgunluktan kımıltısızdır..
Diğer yandan sabahın erken saatinde mesaisine yetişmek isteyen emekçinin henüz uykusu açılmamıştır.
Sabah sabah gülümseyen biri sinir bozucu olabilir..
Bülent Öz işte bütün bu riskleri göze alarak Kale Seramiğin kapısına dikilip günaydın diyor, nasılsınız diyor, iyi uykular diyor, selamlar diyor..
Diyor da diyor anlayacağın..
Tek başına; arkasında şakşakçısı yok..
Israrcı değil; insanın tavrını ölçüyor ve ona göre elini uzatıyor.
Kimseyi zorlamıyor..hem çekimser, mahcup hem sempatik..
Vatandaş çok bilmişlik istemiyor..
Siyasi deha hiç istemiyor..
Her şeyi bilen, bir telefonuyla dağları deviren görmek istemiyor..
Sıcak, içten ve dinleyen siyasetçi özlüyor..
Dürüst olmasını bekliyor..
Kendisi gibi zorluklar yaşamasını istiyor..
Zırha sarınmış ulaşılması güç siyasetçiyi sevmiyor; belki de sevemiyor.
Sıradan..
Kendi halinde..
Yeri geldiğinde onun için uykusunu bölebilen, çalışmaktan nasır tutmuş, kirlenmiş elini tutabilen siyasetçi istiyor..
Vizyon umurunda değil..bu bizim yarattığımız (gazeteci, siyasetçi, kendini topumun üzerinde konumlandıran ve kendini kandıran) bir profil..
İnsan olsun yeter diyor..
Kale Seramiğin kapısından çıkıp, gözlerini ovuşturan ve mesaisini bitirmiş olmanın dinginliği ile yürüyen o işçi, karşısında kendi dilinden konuşabilecek, kendi gözünden görebilecek siyasetçi arıyor..
Biraz mazlum..
Biraz mahcup..
Hadi diyelim dağları deviriyorsun..
20 fakülteyi şak diye bitirmişsin..
Cüzdanın kredi kartı kakılı..
Er kral yerde yiyip içiyorsun..
Her gün şehre kuş konduruyorsun..
Bunların bazen hiçbir önemi yok biliyor musun. İnsan olabilmek, dinleyebilmek, anlayabilmek, onun çekim gücünde kalabilmek hepsinden önemli..
Yani beni, anlamıyorsan hiçsin..
Bu nedenle Bülent Öz'ün siyasetini beğeniyorum.
Bir seçmen olarak beni yönetecek insanoğlunun ağzıyla kuş tutmasını beklemiyorum. Bize saygısı olsun, şehrin güzelliklerini öne çıkarsın, kaygısı kendi istikbali için değil benim, senin, onun için olsun. Yönettiği şehri için olsun bu bize yeter..
Hele uzun nutuklar hiç atmasın..
Doğumda, düğünde ve ölümde bizimle olsun başka bir şey istemeyiz..
İnsan olsun yeter..
YAZARLAR
Yayınlanma: 30 Kasım 2018 - 14:38
İlker Yurttaş yazdı... Bir telefonuyla şak dağları devirmiyor ama..
Sanırım geçen haftaydı
YAZARLAR
30 Kasım 2018 - 14:38
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir