İnançlı işlemleri doğrudan düzenleyen kanun hükmü olmadığı için Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine ve içtihadı birleştirme kararları ile Yargıtay içtihatlarına göre çözümlenmektedir.
SORU 1: İnançlı İşlem Nedir?
Hukuk Genel Kurulunun 17.05.2000 tarih ve 2000/2-888 E., 2000/885 K. sayılı kararında inançlı işlemler; bir kimsenin menfaatinin başkası tarafından korunması veya teminat sağlamak amacıyla ona bazı hakları ciddi olarak devrettiği, ancak hakları iktisap edenin bunlardan doğan bazı yetkileri hiç kullanmaması, bazılarını da ancak önceden hak ve halen menfaat sahibi olanın gösterdiği biçimde kullanmak zorunda olması hususunda tarafların anlaştığı işlemler olarak belirtilmiştir.
SORU 2: İnançlı İşlemin Tarafları Kimdir?
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan”, devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir.
SORU 3: İnanç Sözleşmesinin Özellikleri Nedir?
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir.
İnanılan kişi, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenir. Belirli şartlar gerçekleşince, inanan kişiye kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi hâlinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. Taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı inanç sözleşmesi ile alan kimsenin ise borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır. Bu tür sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de B. K.26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
SORU 4: İnanç Sözleşmesinin Geçerlilik Şartı Nedir?
İnançlı işlemin iki temel unsuru vardır: 1-Taraflar arasında yapılan yazılı sözleşme 2-Bu sözleşmeye dayanılarak eşya üzerindeki mülkiyetin devri. İnanç sözleşmesi bir şekil şartına bağlı değildir. Ancak, yazılı ve resmi şekilde yapılması zorunlu olan bir konuda, örneğin taraflar arasında bir gayrimenkulün devri gibi bir işlem yapıldığı takdirde inanç sözleşmesinin de zorunlu olarak mutlaka yazılı şekilde yapılması gerekir. Bu şart ispat hukuku yönünden gereklidir. SORU5: İnanç sözleşmesinin İspat Şartı Nedir? İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Uygulamada, açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa bile yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı taraf elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa, inanç sözleşmesinin “tanık” dâhil her türlü delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir (Hukuk Genel Kurulunun 28.12.2005 tarihli ve 2005/14-677 E., 2005/774 K.; 14.11.2019 tarihli ve 2017/1-1254 E., 2019/1197 K. sayılı kararları). Yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) ve yemin (HMK m. 225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır.
SORU6: İnanç Sözleşmesinde Zamanaşımı Süresi Nedir?
İnanç konusunun iadesini, inanç konusu üçüncü kişiye devredilmiş, inanılan elinden çıkmışsa tazminat talebine ilişkin dava hakkının Borçlar Kanunu’nun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu kabul edilmektedir.
Av. Ezgi ENGİN
SORU 1: İnançlı İşlem Nedir?
Hukuk Genel Kurulunun 17.05.2000 tarih ve 2000/2-888 E., 2000/885 K. sayılı kararında inançlı işlemler; bir kimsenin menfaatinin başkası tarafından korunması veya teminat sağlamak amacıyla ona bazı hakları ciddi olarak devrettiği, ancak hakları iktisap edenin bunlardan doğan bazı yetkileri hiç kullanmaması, bazılarını da ancak önceden hak ve halen menfaat sahibi olanın gösterdiği biçimde kullanmak zorunda olması hususunda tarafların anlaştığı işlemler olarak belirtilmiştir.
SORU 2: İnançlı İşlemin Tarafları Kimdir?
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan”, devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir.
SORU 3: İnanç Sözleşmesinin Özellikleri Nedir?
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir.
İnanılan kişi, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenir. Belirli şartlar gerçekleşince, inanan kişiye kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi hâlinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. Taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı inanç sözleşmesi ile alan kimsenin ise borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır. Bu tür sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de B. K.26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
SORU 4: İnanç Sözleşmesinin Geçerlilik Şartı Nedir?
İnançlı işlemin iki temel unsuru vardır: 1-Taraflar arasında yapılan yazılı sözleşme 2-Bu sözleşmeye dayanılarak eşya üzerindeki mülkiyetin devri. İnanç sözleşmesi bir şekil şartına bağlı değildir. Ancak, yazılı ve resmi şekilde yapılması zorunlu olan bir konuda, örneğin taraflar arasında bir gayrimenkulün devri gibi bir işlem yapıldığı takdirde inanç sözleşmesinin de zorunlu olarak mutlaka yazılı şekilde yapılması gerekir. Bu şart ispat hukuku yönünden gereklidir. SORU5: İnanç sözleşmesinin İspat Şartı Nedir? İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Uygulamada, açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa bile yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı taraf elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa, inanç sözleşmesinin “tanık” dâhil her türlü delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir (Hukuk Genel Kurulunun 28.12.2005 tarihli ve 2005/14-677 E., 2005/774 K.; 14.11.2019 tarihli ve 2017/1-1254 E., 2019/1197 K. sayılı kararları). Yazılı delil veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) ve yemin (HMK m. 225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır.
SORU6: İnanç Sözleşmesinde Zamanaşımı Süresi Nedir?
İnanç konusunun iadesini, inanç konusu üçüncü kişiye devredilmiş, inanılan elinden çıkmışsa tazminat talebine ilişkin dava hakkının Borçlar Kanunu’nun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu kabul edilmektedir.
Av. Ezgi ENGİN