Bu hafta köşemde musikinin billur, eşsiz sessi aynı zamanda başarılı ve çalışkan olan kadın sanatkarı İnci Çayırlı’ya yer vermek istedim. İnci Çayırlı denilince benim aklıma kristal bir bardak gelmektedir. Bir o kadar kırılgan, narin, parıltılı ve büyük talep gören…
Musiki tarihine adını gümüş harfler ile yazdırmış olan Çayırlı’nın hayatını beraber incelemeye ne dersiniz? Gelin hep beraber bu müzik dolu hayatın içerisine girelim. İnci Çayırlı 1935 yılında Semiha Hanım ve Mustafa Fazıl Bey’in kızı olarak İstanbul’da dünyaya gözlerini açmıştır. Çocukluğunu İstanbul’un en gözde semtlerinden olan Kuzguncuk’ta halasının yanında geçirmiş, çocukluğunun en mutlu anılarının da orada olduğunu belirtmiştir. Musiki serüvenine babası Mustafa Fazıl Bey aracılığı ile başlamıştır. Mustafa Fazıl Bey, Türk Musikisi icracısı olup sanat camiası tarafından sevilen bir isimdir. İnci Çayırlı babası hakkında ‘’Her akşam işten gelir, yemeğini yer ve radyosundan Türk Musikisi dinlerdi. Bu alışkanlık benim sanat hayatımın da temelini attı’’ diyerek bahseder. Babasının yakın arkadaşı olan bestekar, udi Fahri Kopuz ile tanışan Çayırlı, artık yeni bir döneme geçiş yapacaktır. Kopuz İnci Çayırlı’nın sesine hayran kalmış ve kendisinin iyi bir eğitim alması için zamanın en gözde eğitim yuvası olan İstanbul Belediye Konservatuvarının açtığı yetenek sınavlarına başvuru talebinde bulunmuştur. Bu talebi onaylayan Çayırlı ise Mesut Cemil Bey, Refik Fersan, Münir Nurettin Selçuk gibi büyük üstadların yer aldığı heyette sınava girerek adını yeni dönem talebeleri listesine aldırmıştır. Talebelik yaşamında Türk Musikisi üslup derslerine giren hocası Prof. Dr. Nevzat Atlığ Çayırlı hakkında ‘’Derslerini aksatmadan ve pür dikkat beni dinleyen gözde bir öğrencim idi. İnci tabiatı ile hem sanatkarlığa hem solistliğe en kısa zamanda yükselen tanıdığım sanatkar içerisinde en önde gelenidir çünkü zamanında bir sene önce talebem olan kişi 1 sene sonunda bir solistti’’ demiştir. Bu bir sene sonunda Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin düzenlediği konserde solist olarak çıkan Çayırlı’yı dikkat ile dinleyenler arasında bir kişi vardı ki İnci’nin musiki yaşamında yeni ve parlak dönemin başlamasına sebep olacaktır. Münir Nurettin Selçuk… Selçuk konser sonunda kulise giderek özel olarak İnci Çayırlı’yı tebrik etmiş ve kendisinin oluşturduğu koroda solist olarak yer almasını teklif etmiştir. Selçuk ile günlerce usta çırak ilişkisi içerisinde çalışan Çayırlı için bütün kapılar yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Selçuk, öğrencisinin usta icrakarlığına hayran kalmış ve Konservatuvar yönetimi ile konuşarak İnci Çayırlı’nın talebeliğine son verdirerek, artık icra heyetinde devamlılığını sağlamıştır. Bu upuzun, engebelli basamakları ikişer, ikişer çıkan İnci Çayırlı icra heyetindeki serüveninde kendisini bir hoca kıvamına getirmiş, tecrübesi ile döneminin musiki alanındaki ustalarına taş çıkarmış ve karşısına rakip çıkartmamıştır. Elbette bu kusursuz icrakarın sadece İcra Heyeti’nde duraksayacağına kimse inanmamıştı. Kendisini TRT İstanbul Radyo’sunun açtığı sınavlara sokup ‘’Körfezdeki Dalgın Suya Bir Bak’’ eserini icra ederek TRT Ses Sanatkarı ünvanını alarak hem maddi hem de manevi açıdan tahtını belirlemiştir. İstanbul Radyosu’na genç yaşta adım adan Çayırlı ilk zamanlar ürkse de, hem hocaları olan hem de mesai arkadaşları olan Emin Ongan, Nurettin Selçuk, Hakkı Derman, Mesut Cemil Bey gibi üstadlar, kendisini ortama alıştırmış artık bir çatı altında aile olmuşlardır. Beraber yıllarca TRT altında kayıtlar yaparak radyodan halka seslenen bu ekip artık Türkiye’de musikinin bayrağını en önde taşımaktadır. Yılların ilerlemesi ile her şey değişirken elbette ülkedeki müzik piyasasında da bir müddet değişimler gerçekleşmiştir. Bu değişime ayak uyduran İnci Çayırlı, Yeşilçam filmlerinde batı müziği tarzında eserler seslendirmiş, dönüşümlü olarak tango türünde plaklar doldurmuştur. Bu tarz eserler ile iç içe olan Çayırlı’ya ‘’Türk Musikisinden veda mı ettiniz?’’ sorusu sorulunca ‘’Musiki benim hayatım, nefesim bu yüzden böyle bir şey asla söz konusu olamaz’’ diyerek cevap vermiştir. Birkaç paragraf geride Çayırlı’nın rakipsiz olduğunu belirtmiştim lakin batı tarzına kendini kaptırmış olan piyasada bir dönemin efsanelerinden ‘’Nesrin Sipahi’’ ile satış çizelgesinde ikili bir yarış içerisindeydiler. Kimin daha büyük başarı elde ettiği tam netleşmese de döneminde bu tarz plaklarından bir tanesi büyük satış rekoru kırmış ve kendisine ‘’Altın Plak’’ ödülü takdim edilmiştir. Ünlü solistlerin yer aldığı gazinolarda ne kadar talep edilse de kendisini hep Anadolu turnelerinde diğer insanlar ile yan yana hayal etmiştir. Birçok turnede basbariton sesi olan usta yorumcu Recep Birgit ile sahne alan Çayırlı halk ile iç içe olmaya devam etmiştir. Bu yorucu koşturmalardan bir süre uzak kalmayı planlamış ve Birgit ile yollarını ayırsalar da kalplerini bir tutmuşlardır.
Turne projelerinin bitiminde İstanbul’a dönen Çayırlı artık durgun bir hayat seçmiş ve musiki bilgi ve birikimlerini cemiyetlerde, üniversitelerde kendi öğrencilerine aktarmaya başlamıştır. Son yıllarında Eskişehir Tepebaşı Belediyesi TSM korosunun şefliğinde bulunan Çayırlı başladığı günden beri tüm ustaları ve öğrencileri tarafından el üstünde tutulmuş, yeteneği, musiki bilgisi ve kulağı ile herkesi kendine hayran bırakmıştır.
İleri derece ‘’Alzheimer’’ hastalığına yakalanan usta sanatçı, koro şefi geçtiğimiz hafta 31 Ağustos 2021 tarihinde gözlerini hayata kapamıştır. Unutulmayacak, unutturulmayacaksın İnci Çayırlı…
Musiki tarihine adını gümüş harfler ile yazdırmış olan Çayırlı’nın hayatını beraber incelemeye ne dersiniz? Gelin hep beraber bu müzik dolu hayatın içerisine girelim. İnci Çayırlı 1935 yılında Semiha Hanım ve Mustafa Fazıl Bey’in kızı olarak İstanbul’da dünyaya gözlerini açmıştır. Çocukluğunu İstanbul’un en gözde semtlerinden olan Kuzguncuk’ta halasının yanında geçirmiş, çocukluğunun en mutlu anılarının da orada olduğunu belirtmiştir. Musiki serüvenine babası Mustafa Fazıl Bey aracılığı ile başlamıştır. Mustafa Fazıl Bey, Türk Musikisi icracısı olup sanat camiası tarafından sevilen bir isimdir. İnci Çayırlı babası hakkında ‘’Her akşam işten gelir, yemeğini yer ve radyosundan Türk Musikisi dinlerdi. Bu alışkanlık benim sanat hayatımın da temelini attı’’ diyerek bahseder. Babasının yakın arkadaşı olan bestekar, udi Fahri Kopuz ile tanışan Çayırlı, artık yeni bir döneme geçiş yapacaktır. Kopuz İnci Çayırlı’nın sesine hayran kalmış ve kendisinin iyi bir eğitim alması için zamanın en gözde eğitim yuvası olan İstanbul Belediye Konservatuvarının açtığı yetenek sınavlarına başvuru talebinde bulunmuştur. Bu talebi onaylayan Çayırlı ise Mesut Cemil Bey, Refik Fersan, Münir Nurettin Selçuk gibi büyük üstadların yer aldığı heyette sınava girerek adını yeni dönem talebeleri listesine aldırmıştır. Talebelik yaşamında Türk Musikisi üslup derslerine giren hocası Prof. Dr. Nevzat Atlığ Çayırlı hakkında ‘’Derslerini aksatmadan ve pür dikkat beni dinleyen gözde bir öğrencim idi. İnci tabiatı ile hem sanatkarlığa hem solistliğe en kısa zamanda yükselen tanıdığım sanatkar içerisinde en önde gelenidir çünkü zamanında bir sene önce talebem olan kişi 1 sene sonunda bir solistti’’ demiştir. Bu bir sene sonunda Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin düzenlediği konserde solist olarak çıkan Çayırlı’yı dikkat ile dinleyenler arasında bir kişi vardı ki İnci’nin musiki yaşamında yeni ve parlak dönemin başlamasına sebep olacaktır. Münir Nurettin Selçuk… Selçuk konser sonunda kulise giderek özel olarak İnci Çayırlı’yı tebrik etmiş ve kendisinin oluşturduğu koroda solist olarak yer almasını teklif etmiştir. Selçuk ile günlerce usta çırak ilişkisi içerisinde çalışan Çayırlı için bütün kapılar yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Selçuk, öğrencisinin usta icrakarlığına hayran kalmış ve Konservatuvar yönetimi ile konuşarak İnci Çayırlı’nın talebeliğine son verdirerek, artık icra heyetinde devamlılığını sağlamıştır. Bu upuzun, engebelli basamakları ikişer, ikişer çıkan İnci Çayırlı icra heyetindeki serüveninde kendisini bir hoca kıvamına getirmiş, tecrübesi ile döneminin musiki alanındaki ustalarına taş çıkarmış ve karşısına rakip çıkartmamıştır. Elbette bu kusursuz icrakarın sadece İcra Heyeti’nde duraksayacağına kimse inanmamıştı. Kendisini TRT İstanbul Radyo’sunun açtığı sınavlara sokup ‘’Körfezdeki Dalgın Suya Bir Bak’’ eserini icra ederek TRT Ses Sanatkarı ünvanını alarak hem maddi hem de manevi açıdan tahtını belirlemiştir. İstanbul Radyosu’na genç yaşta adım adan Çayırlı ilk zamanlar ürkse de, hem hocaları olan hem de mesai arkadaşları olan Emin Ongan, Nurettin Selçuk, Hakkı Derman, Mesut Cemil Bey gibi üstadlar, kendisini ortama alıştırmış artık bir çatı altında aile olmuşlardır. Beraber yıllarca TRT altında kayıtlar yaparak radyodan halka seslenen bu ekip artık Türkiye’de musikinin bayrağını en önde taşımaktadır. Yılların ilerlemesi ile her şey değişirken elbette ülkedeki müzik piyasasında da bir müddet değişimler gerçekleşmiştir. Bu değişime ayak uyduran İnci Çayırlı, Yeşilçam filmlerinde batı müziği tarzında eserler seslendirmiş, dönüşümlü olarak tango türünde plaklar doldurmuştur. Bu tarz eserler ile iç içe olan Çayırlı’ya ‘’Türk Musikisinden veda mı ettiniz?’’ sorusu sorulunca ‘’Musiki benim hayatım, nefesim bu yüzden böyle bir şey asla söz konusu olamaz’’ diyerek cevap vermiştir. Birkaç paragraf geride Çayırlı’nın rakipsiz olduğunu belirtmiştim lakin batı tarzına kendini kaptırmış olan piyasada bir dönemin efsanelerinden ‘’Nesrin Sipahi’’ ile satış çizelgesinde ikili bir yarış içerisindeydiler. Kimin daha büyük başarı elde ettiği tam netleşmese de döneminde bu tarz plaklarından bir tanesi büyük satış rekoru kırmış ve kendisine ‘’Altın Plak’’ ödülü takdim edilmiştir. Ünlü solistlerin yer aldığı gazinolarda ne kadar talep edilse de kendisini hep Anadolu turnelerinde diğer insanlar ile yan yana hayal etmiştir. Birçok turnede basbariton sesi olan usta yorumcu Recep Birgit ile sahne alan Çayırlı halk ile iç içe olmaya devam etmiştir. Bu yorucu koşturmalardan bir süre uzak kalmayı planlamış ve Birgit ile yollarını ayırsalar da kalplerini bir tutmuşlardır.
Turne projelerinin bitiminde İstanbul’a dönen Çayırlı artık durgun bir hayat seçmiş ve musiki bilgi ve birikimlerini cemiyetlerde, üniversitelerde kendi öğrencilerine aktarmaya başlamıştır. Son yıllarında Eskişehir Tepebaşı Belediyesi TSM korosunun şefliğinde bulunan Çayırlı başladığı günden beri tüm ustaları ve öğrencileri tarafından el üstünde tutulmuş, yeteneği, musiki bilgisi ve kulağı ile herkesi kendine hayran bırakmıştır.
İleri derece ‘’Alzheimer’’ hastalığına yakalanan usta sanatçı, koro şefi geçtiğimiz hafta 31 Ağustos 2021 tarihinde gözlerini hayata kapamıştır. Unutulmayacak, unutturulmayacaksın İnci Çayırlı…