Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Bugün sizlerle her sabah uyandığınızda hazır olan kahvaltılar, tertemiz evler, mutfaklar gibi işlerin kimlerin ellerinden çıktığı ve çoğu zaman bir teşekkür bile edilmediği kavramdan konuşmak istiyorum: Görünmeyen emek.
Görünmeyen emek, aile (hane) içinde kadınlar tarafından yapılan ve karşılığı ödenmeyen işlerin bütününü ifade eder. Bu emeğin görünmez olmasının en büyük sebebi ise ücretlendirilmemiş olmasıdır.
Görünmeyen emek kapsamındaki işler; temizlik, yemek, çamaşır, alışveriş gibi ev işlerinin yanı sıra kendine bakamayacak durumda olan aile üyeleri ve yakınlar (çocuk, yaşlı, engelli) ile kendine bakabilecek durumda olan koca/sevgili için harcanan bakım emeğinden oluşur. Yine, tarımda ücretsiz aile işçilerinin ve kentte küçük aile işletmelerinde ücretsiz çalışan kadınların emeği, görünmeyen emek olarak sınıflandırılır.
Kadının işi ayrı erkeğin işi ayrı
Bu emek biçimi cinsiyete dayalı doğallaştırıldığı için de görünmezdir. Cinsiyete dayalı iş bölümünün iki düzenleyici ilkesi vardır: Ayrılma ilkesi (bir erkek bir de kadın işleri vardır) ve hiyerarşi ilkesi (erkek işleri kadın işlerinden daha değerlidir). Bu ilkeler özgül bir meşrulaştırma olan doğalcı ideoloji sayesinde uygulanabilmektedir. “Doğal” kabul edilen ama aslında toplumsal olan iş bölümü neticesinde kadınlardan ev işi yapmaları, bakım hizmetlerini yerine getirmeleri istenir ve ailenin/hanenin özel alanı bu esasa göre düzenlenir: Bu alandaki ilişkiler ve pratikler doğallaştırılır, kadınların yaptıkları işler kadın doğasının bir parçası, kadınların doğal yatkınlıkları olarak sunulur; emek harcama, iş değil, davranış biçimidir bunlar. İşte görünmeyen emek kavramı, kadınların sözü geçen ilişkiler içinde, devasa bir fiziksel, cinsel, duygusal, zihinsel emek harcadığını ortaya koymanın kavramsal aracını sunar bize.
Heidi Hartmann’a göre, kadınların karşılıksız ev emeğinden hem kapitalizm fayda sağlar hem de bütün erkekler. Erkekler evde karşılığını ödemeden hizmet alırlar, çocuklarının bakımını yaptırır ve bu sayede de işgücü piyasasında kadınlar karşısında ayrıcalıklı bir konuma sahip olurlar. Kapitalizmin sağladığı yararlar arasında ise kadınların ev emeğine bağlı olarak iş havuzunda ucuz iş gücü oluşturmaları, emek gücünün istikrarlı ve sağlıklı bir biçimde yeniden üretilmesi ve bu tür bir aile örgütlenmesinin tüketimi arttırması sayılabilir. Doubleburden yani çifte yük
Kadınların da iş hayatına atılmaya başlamasıyla ev dışındaki sorumlulukları artmaya başlamıştır fakat ev içi sorumlulukları aynı oranda azalmamıştır. Ücretli mesailerin ardına bir de ücretsiz mesailer eklenmiştir. İşte bu duruma çifte yük denmiştir. Bu çifte yük önce kadınların kendilerine, sonrasında da uykuya ayıracak zamanlarını çalmaya başlamıştır...
Yükün büyüklüğü aileden aileye, toplumdan topluma değişebilmektedir. Örneğin, Avrupa’da kuzeyden güneye doğru gidildikçe kadınların, erkeklere nispeten ev işlerine daha çok vakit ayırdığı ve iş bölümünde adaletsizliğin arttığı görülüyor. Erkeklerin bakım yükünü paylaşmaya yanaşmadığı ve kamusal bakım hizmetlerinin de yetersiz kaldığı Türkiye gibi ülkelerde ev ve iş yaşamını bağdaştırmaya çalışan kadınlar -hane gelirine bağlı olarak- büyükannelerin yardımına başvurma, göçmen bakım işçisi çalıştırma gibi yollara başvurmak zorunda kalıyor.
Küresel ölçekte, çalışma çağındaki kadınların %42’si üstlendikleri ücretsiz bakım sorumlulukları yüzünden ücretli emek gücüne dahil olamıyorlar. Örneğin Türkiye’de 15-49 yaş grubunda ücretli
çalışan evli kadın oranı %32 ile sınırlı; evli kadınlar ücretli bir işte çalışmamalarının temel nedeni olarak ev kadını olmalarını ve çocuk bakımını göstermekteler.
Görünmeyen emek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini anlamamız açısından merkezi bir öneme sahip bir kavram. Çamaşır ve bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi gibi ev teknolojileri sayesinde -bunları satın almaya gücü yetenler için- ev işlerinin eskisine göre çok daha az zaman aldığı iddia edilse de görünmeyen emeğin ilişkileri sürdürmek, duyguları yönetmek ve kendine bakacak durumda olmayanları hayatta tutmakla da ilgili olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor.
Sevgiyle kalın...
Görünmeyen emek kapsamındaki işler; temizlik, yemek, çamaşır, alışveriş gibi ev işlerinin yanı sıra kendine bakamayacak durumda olan aile üyeleri ve yakınlar (çocuk, yaşlı, engelli) ile kendine bakabilecek durumda olan koca/sevgili için harcanan bakım emeğinden oluşur. Yine, tarımda ücretsiz aile işçilerinin ve kentte küçük aile işletmelerinde ücretsiz çalışan kadınların emeği, görünmeyen emek olarak sınıflandırılır.
Kadının işi ayrı erkeğin işi ayrı
Bu emek biçimi cinsiyete dayalı doğallaştırıldığı için de görünmezdir. Cinsiyete dayalı iş bölümünün iki düzenleyici ilkesi vardır: Ayrılma ilkesi (bir erkek bir de kadın işleri vardır) ve hiyerarşi ilkesi (erkek işleri kadın işlerinden daha değerlidir). Bu ilkeler özgül bir meşrulaştırma olan doğalcı ideoloji sayesinde uygulanabilmektedir. “Doğal” kabul edilen ama aslında toplumsal olan iş bölümü neticesinde kadınlardan ev işi yapmaları, bakım hizmetlerini yerine getirmeleri istenir ve ailenin/hanenin özel alanı bu esasa göre düzenlenir: Bu alandaki ilişkiler ve pratikler doğallaştırılır, kadınların yaptıkları işler kadın doğasının bir parçası, kadınların doğal yatkınlıkları olarak sunulur; emek harcama, iş değil, davranış biçimidir bunlar. İşte görünmeyen emek kavramı, kadınların sözü geçen ilişkiler içinde, devasa bir fiziksel, cinsel, duygusal, zihinsel emek harcadığını ortaya koymanın kavramsal aracını sunar bize.
Heidi Hartmann’a göre, kadınların karşılıksız ev emeğinden hem kapitalizm fayda sağlar hem de bütün erkekler. Erkekler evde karşılığını ödemeden hizmet alırlar, çocuklarının bakımını yaptırır ve bu sayede de işgücü piyasasında kadınlar karşısında ayrıcalıklı bir konuma sahip olurlar. Kapitalizmin sağladığı yararlar arasında ise kadınların ev emeğine bağlı olarak iş havuzunda ucuz iş gücü oluşturmaları, emek gücünün istikrarlı ve sağlıklı bir biçimde yeniden üretilmesi ve bu tür bir aile örgütlenmesinin tüketimi arttırması sayılabilir. Doubleburden yani çifte yük
Kadınların da iş hayatına atılmaya başlamasıyla ev dışındaki sorumlulukları artmaya başlamıştır fakat ev içi sorumlulukları aynı oranda azalmamıştır. Ücretli mesailerin ardına bir de ücretsiz mesailer eklenmiştir. İşte bu duruma çifte yük denmiştir. Bu çifte yük önce kadınların kendilerine, sonrasında da uykuya ayıracak zamanlarını çalmaya başlamıştır...
Yükün büyüklüğü aileden aileye, toplumdan topluma değişebilmektedir. Örneğin, Avrupa’da kuzeyden güneye doğru gidildikçe kadınların, erkeklere nispeten ev işlerine daha çok vakit ayırdığı ve iş bölümünde adaletsizliğin arttığı görülüyor. Erkeklerin bakım yükünü paylaşmaya yanaşmadığı ve kamusal bakım hizmetlerinin de yetersiz kaldığı Türkiye gibi ülkelerde ev ve iş yaşamını bağdaştırmaya çalışan kadınlar -hane gelirine bağlı olarak- büyükannelerin yardımına başvurma, göçmen bakım işçisi çalıştırma gibi yollara başvurmak zorunda kalıyor.
Küresel ölçekte, çalışma çağındaki kadınların %42’si üstlendikleri ücretsiz bakım sorumlulukları yüzünden ücretli emek gücüne dahil olamıyorlar. Örneğin Türkiye’de 15-49 yaş grubunda ücretli
çalışan evli kadın oranı %32 ile sınırlı; evli kadınlar ücretli bir işte çalışmamalarının temel nedeni olarak ev kadını olmalarını ve çocuk bakımını göstermekteler.
Görünmeyen emek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini anlamamız açısından merkezi bir öneme sahip bir kavram. Çamaşır ve bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi gibi ev teknolojileri sayesinde -bunları satın almaya gücü yetenler için- ev işlerinin eskisine göre çok daha az zaman aldığı iddia edilse de görünmeyen emeğin ilişkileri sürdürmek, duyguları yönetmek ve kendine bakacak durumda olmayanları hayatta tutmakla da ilgili olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor.
Sevgiyle kalın...