Çalışma ilişkinin temelinde olan kavramların başında ücret gelmektedir. İş görme borcunun karşılığı olarak çalışana işverence ücret ödenmelidir. Ücret, işçinin gördüğü işin karşılığı olarak ödenmesi gereken bir "kazanç” türüdür. Üretimin gerçekleşebilmesi için kullanılan insan emeğinin karşılığı olan ücretin; insanın bedenen veya zihnen emeğini üretimde kullanabilmek için arz etmesi karşılığı işçiye ödendiği unutulmamalıdır. Elbette ücret, iş sözleşmesinin bir koşuludur. Yine Anayasamızı 55. Maddesine göre “ücret, emeğin karşılığıdır.” İş Kanunu’na göre ise: “Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.”
Genel uygulama olarak çalışanın ücreti, ilgili dönemdeki çalışmanın tamamlamasından sonra, yani iş görme borcunun edasının akabinde işçiye ödenir. Fakat günlük hayatta kimi zaman çalışanların maddi zorluklarla karşılaşmaları vb. nedenlerle ücret ödeme zamanı dışında para talepleri olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, ücret ödeme dönemi öncesinde çalışanın işverenden talebine istinaden işçiye yapılan ödemeye avans denilmektedir. Bir başka ifadeyle avans, henüz hak edilmemiş bir dönemin ücretidir. Yani çalışanın ileride yapacağı çalışmaya karşı işverenden isteyebileceği gelecek döneme ait ücrettir.
İş Kanunu'nda düzenlenmiş tek avans, “yıllık ücretli izin avansı” uygulamasıdır. Bunun dışında İş Kanunumuz çalışanın avans talebi ve işverenin avans verme yükümlülüğü ile ilgili olarak açık bir düzenlemeye yer vermemiştir. Bununla beraber Borçlar Kanunu’nda, yıllık ücretli izinde verilen avansın dışında belirli koşullar çerçevesinde çalışanlara avans verilmesini düzenleyen hükümler bulunmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 406. maddesi doğrultusunda “İşveren, işçiye zorunlu ihtiyacının ortaya çıkması hâlinde ve hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda ise, hizmetiyle orantılı olarak avans vermekle yükümlüdür.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
İşçinin işverenden avans istemediği her durumda işveren bu talebi olumlu olarak karşılayıp yerinde getirmek zorunda değildir Yargıtay 9. Hukuk Dairesi bir kararında: "Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının avans talebi karşılanmayınca iş akdini feshettiği anlaşılmakta olup Mahkemenin buna ilişkin kabulü yerindedir. Mahkemece işverenin geçerli bir neden göstermeden davacının avans talebini karşılamaması davacı bakımından haklı fesih nedeni kabul edilerek kıdem tazminatı talebi hüküm altına alınmış ise de; 4857 sayılı İş Kanunu'nun işçinin haklı nedenle derhal fesih hakkını düzenleyen 24. maddesinde işverenin işçiye avans vermemesi şeklinde bir sebep bulunmamaktadır. Taraflar arasında işverenin davacıya her istediğinde avans vereceğine yönelik bir sözleşme de mevcut değildir. Bu nedenlerle işçi tarafından yapılan fesih haklı nedene dayanmadığından kıdem tazminatı talebinin reddi yerine yasal olmayan gerekçe ile kabulü hatalıdır." (2016/18215 E. , 2020/6511 K.) demiştir. İşçi işveren ilişkisinin karşılıklı anlayış ve iyi niyet ilişkisinin ön planda tutularak sürdürülmesi gerekir. Hakkaniyet dairesinin içinde kalınarak taleplerde bulunulmalı ve yine aynı şekilde bu talepler karşılanmalıdır. İşçinin avans talebinde bulunması halinde işverenin; işçinin zorunlu bir ihtiyacının bulunması, işverenin işçi için avans sağlayacak maddi imkanı bulunması ve işçi hizmeti ile talep edilen avansın orantılı olması halinde, işçisine avans vermesinin gerektiğinin Borçlar Kanunu hükmü olduğu da unutulmamalıdır.
YAZARLAR
Yayınlanma: 15 Haziran 2022 - 10:09
İşçiye avans ödemek zorunlu mu?
Çalışma ilişkinin temelinde olan kavramların başında ücret gelmektedir
YAZARLAR
15 Haziran 2022 - 10:09
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir