Paylaşımı ile kendini anımsatmak veya gündem oluşturmak gibi bir isteğinin olmadığına işaret eden Özay, “52 yıllık siyasal yaşamımda ki deneyimlerimi sizlerle paylaşmak için yazıyorum” diye başlaığı açıklamasını “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya da hiç birimiz” sözleriyle bitirdi.
Özay özetle “Kavgayı bırakın, gün kavga zamanı değil” mealinde yazdığı o mektup ile partilililere mesaj yolladı.
İşte o mektup.
“1977 yılında yaşadığım iktidar olma umudunu, 50 yıl sonra tekrar yaşamanın heyecanını ve ümidini yaşıyorum. 1989’da yaşadığım yerel seçim zaferi sonrası, iktidara ulaşacağımız sırada bireysel kavga ve hatalarımız yüzünden, kaybettiğimiz umudun acısını bir kez daha yaşamak istemiyorum.
Son seçim başarımızdan sonra neredeyse bir yıl geçti. Hiç birimiz siyasal iddialarımızdan düşüncelerimizden vaz geçmedik. Zaman zaman, çoğumuz yöneticilerimizden, seçilmiş arkadaşlarımızdan şikayet ettik. Hatta gelecek siyasal dönemlere karşı iddialarımızı arttırarak sürdürüyoruz. Bundan daha da doğal bir şey olamaz. Ama hepimizin bildiği, bilmesi gerektiği bir şey var…
CHP’nin çok yaklaşan iktidarına giderken, 1990’lar da yaptığımız hataları yapmadan yola devam edebilmek. Üstelik buna sadece bizim değil, tüm halkımızın ihtiyacı var. Amacım sizlere akıl vermek değil. Ben de siyaset yaparken, parti içi guruplarda yer aldım, taraf oldum, parti içi mücadeleler yaptım, bundan sonra da, böyle siyaset yapacağım.
Ancak; faşistlerin her gün, iktidar gücünü kullanarak CHP’ye ve yöneticilerine yaptığı insanlık dışı saldırıları büyük bir öfkeyle izliyoruz. Bunları da göz önüne alarak; Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar; başta genel başkanımız olmak üzere, yöneticilerimize, milletvekillerimize destek olmalıyız. Seçilmiş Belediye Başkanlarımız başarılı olmak zorundalar. Onların başarıları iktidara giden yolu açacaktır. Ancak belediye başkanlarına hepimiz yardımcı ve destek olmalıyız. Dışarıdan bakıldığında dağınık, tartışan bir parti görünümü vermemeliyiz.
Peki, hiç mi eleştirmemeliyiz? Hayır, kesinlikle bunu önermem. Eleştirel yaklaşmak bizim siyasal geleneğimizdir, sol kültürümüzdür. Gelişmelere, olaylara eleştirel gözle bakmakla, eleştirmek farklı şeydir. Bu ayrım çok önemlidir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar eleştirilerimizi not etmeli, kendi aramızda kesin verilere dayanmadan eleştiri yapmamalı, basında ve sosyal medyada eleştiri yapmaktan kesinlikle kaçınmalıyız. Büyük bir sıkıntı, eksiklik görürsek, bunları ilçe, il ve genel merkez yönetimleriyle yazılı olarak paylaşmalıyız.
Yöneticilerimiz de; gelen bu eleştiri ve değerlendirmeleri, olabildiğince tarafsız bir şekilde ele almalı ve çözmek için çaba harcamalıdır. Belediye Başkanlarımıza, doğaldır ki üyelerimizden bazı istekler gelecektir. Bunların bir kısmını çözmek olanaksızdır. Bu konularda meclis üyeleri ve parti yöneticilerinden oluşan bir kurul bu istekleri ele alarak, ikna yöntemini kullanarak, başkanlarımıza yardımcı olmalı, kızgınlık ve kırgınları azaltmak için çaba harcamalıdır.
Sevgili Arkadaşlarım;
Bugün hepimize bu iktidar yürüyüşünde tarihsel bir görev düşüyor. CHP’liler olarak;
BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE olabilmenin sorumluluğunu almalıyız. Gerçekten KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA. YA HEP BERABER, YA DA HİÇ BİRİMİZ ‘”
HABER MERKEZİ
