Oh evet sonunda sürüncemeye maruz kalan yerel seçimin “sadece İstanbul ayağı”nın tekrarı sonuçlandı. Nereden ne şekil baksam ilginç ve tuhaf. Partili bir cumhurbaşkanına zamanla alıştırılan halkım, bunu da kabul etti. İlk kez böyle bir itiraz ve kabul süreci yaşadık. Bu durum YSK’yı itibarsızlaştırdı mı? Şimdi onca şey varken sen ona mı takıldın derseniz haklı olursunuz. Çünkü bunca yıl hüküm süren hükümet, devlet olunca, bunların normalleşmesi de normal. Bu yüzden demokrasinin anatomisinin gelişimini tamamlamadığı ülkeler, tek partili, istibdatlı, tek sesli, dediğim dedik bir yönetim istemiyorlarsa iktidarlarını sık değiştirsinler. Şimdi dönelim seçime. İktidar neden itiraz etti, sonucu bildiği halde… Zaman mı kazandı? Ne için? Bakalım gelecek günler ne gösterecek?
Yerel seçimin ilk ayağından sonra (kusura bakmayın ilk ayağı, ikinci ayağı gibi bir tarif benim de tercihim değil ama durum bu) bir köşe yazarımız yazısında “şurayı ziyaret etmek istiyorum, burayı göresim var, filanca yer bu mevsimde güzeldir” gibilerinden bir yazı yazmıştı. Onu şimdi daha iyi anlıyorum. Şu an benim de İstanbul’u göresim var çünkü. Yani İstanbul’um geldi. Dostlarla görüşmek, sokak üstü Kadıköy meyhanelerinde sohbet etmek, gelecek hakkında umutlu konuşmak, gelecek hülyalarını taçlandırırken bütün dişlerimle gülmek istiyorum. Hani hatırlarsınız bir şarkı vardı “şimdi İstanbul’da olmak vardı anasını satayım” diye, evet ben de İstanbul’da olmak istiyorum. Yoook! O kadar değil, bir süreliğine. Sefasını sürmek için, cefasını çekmek için değil. Bunun kararını verip memleketim Çanakkale’ye döneli epey oldu. Atölyeme uğrayanlar İstanbul resimleri de yaptığımı bilir. Bilir bilmesine de, şimdi tekrardan, hevesle bir başka İstanbul resmi yapmak istiyorum. Siyah beyaz, kimi detaylı, kimi rastgele, gelişigüzelmiş gibi ama elbette değil. Şehrin her şeyini iç içe, bir arada. Galata kulesini Sultanahmet meydanına koymalı örneğin. Yanından feribot geçsin. Kız kulesini sıkıldığı yerden alıp, kalabalık bir yere koymalı. Hele insanlar… Karmaşanın en çok olduğu yerlerde de olsalar belirtmeli: hamallar, balık tutanlar, seyyar satıcılar, insan yığınları. Hani şu bizi yoran, sıkıldığımız İstanbul var ya; kalabalığıyla, keşmekeşliğiyle. Onu o haliyle hatırlamak, o haliyle resmetmek istiyorum. Kalabalık ve hengame, asıl görülesi tenha yerleri ortaya çıkaracak şekilde. Zıtlıklar iyidir çünkü. Bir şeyleri ortaya çıkarır, belirginleştirir, daha da görünür yapar. Görmesini bilene…
YAZARLAR
Yayınlanma: 29 Haziran 2019 - 11:15
İstanbul Resmi Yapmak İstiyorum
Oh evet sonunda sürüncemeye maruz kalan yerel seçimin “sadece İstanbul ayağı”nın tekrarı sonuçlandı
YAZARLAR
29 Haziran 2019 - 11:15
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir