Fikri Amca nihayet döndü tatilden. Tatil dediysem kuş uçmaz kervan geçmez bir diyarda kafa dinlemiş, okumuş, yazmış, iç muhasebesini yapmış dönmüş geri.
‘’Ee ne yazdın Fikri Amca?’’ diye soruyorum. ‘’Aman okuruz bir ara ,’’ diye geçiştirmek istiyor, ısrar edince dayanamayıp ‘’Bak işte şuradan bir şeyler,’’ deyip kitaplıktaki rafı gösteriyor. Üst üste istiflenmiş kâğıtlara bakıyorum, göz ucuyla okumaktan da kendimi alamıyorum.
‘’Diyememekle geçen yıllarıma bir yenisini daha eklemek üzereyim. Pişman mıyım? Değilim. Ya hu anlayamıyorum zaten, insanlar hem dert anlatıyor hem de başroldeler. Her durumda, her koşulda, her insanın aynı hissiyatı duyumsaması mümkün değil elbette. Ancak memnuniyetsizliğin, pişmanlığın ve işin içinden çıkamazlığın bu kadar popüler olduğuna daha önce hiç rastlamadım…’’
Karıştırıyorum sayfaları
‘’İnsan ritüellere boğulmamalı… İnsan neyin müptelası olursa onun esiri olur bir süre sonra. Misal üç beş satır karalayacakmış, loş bir ışık, özel hazırlanmış bir kahve, fonda hoş bir müzik… Bırakın canım bu işleri, yazmak istiyorsan yaz, okumak istiyorsan oku. Müsamere havasında geçiyor günlerin…’’
Fikri Amca homurdanmaya başlasa da kâğıtları bırakmaya pek niyetim yok. Sıralarını karıştırmamaya özen göstererek okumaya devam ediyorum.
‘’Yalnızlığa methiyeler düzmüş meczubun bir. Sorsan ayakyoluna bir başına gidemez. Kendinde olmayandan nasıl bu kadar anlatır anlayamam…’’
‘’Sinirini, stresini iyice bir atmışsın Fikri Amca, herkese bir kuple dokundurmuşsun,’’ diyorum.
‘’Kimseye bir şey yaptığım yok evlat, kendi kendime konuşacağıma yazayım bari dedim,’’ diye yanıtlıyor.
Yanında ne kadar zaman geçirdiğimi kestiremediğim Fikri amcadan müsaade isteyip yola koyuluyorum. Sarı-beyaz boyanmış kaldırım taşlarını eze eze yürüyorum. Ellerim ceplerimde kasketimin siperi yere bakıyor. Birbirine benzeyen insanların anlaşılmaz sesleri, birbirine benzeyen arabaların korna seslerine karışıyor. Biraz üşengeç olduğunu tahmin ettiğim göçmen kuş elektrik direğine konuyor, sokak lambaları yanıyor. Köşeyi dönüp eve doğru yöneliyorum. Asansörün kapısı açık, arızalı olunca kapısı böyle açık kalıyor vicdansızın. Merdivenleri söylene söylene çıkıp kendimi çalışma odamda buluyorum.
Loş bir ışık, leziz bir kahve, fonda hoş bir müzik başlıyorum yazmaya…
Bu haftayı da Murat Menteş ile noktalayalım kıymetli okur;
‘’Yapabileceği tüm hataları yapıp hiç ders almamak´ diye bir şey olmasaydı ben icat ederdim’’
Herkese sağlık, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
YAZARLAR
Yayınlanma: 15 Eylül 2022 - 09:08
Kahve, mühim…
Fikri Amca nihayet döndü tatilden
YAZARLAR
15 Eylül 2022 - 09:08
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir