KAMP GÜNLÜKLERİ

Kurtarıcı bir uygarlığın dünyaya geldiği, bir nebze umut biraz da tedirginlik yaşattığını irdeleyen bir kitap okudum. Bir martıyı gözden kayboluncaya kadar izleyip bakışlarımı denizin turkuazına doğrulttum. Bozcaada açıklarında demir almış onlarca gemiyi seyrettim. Poyrazdan korunaklı bölgede dinleniyor ya da erzak alıyorlarmış. Bu Homeros'un İlyada’sından beri böyleymiş. Agememnon, Troia’ya sefer düzenlerken poyraz patlayınca filosunu aynı yerde bekletmiş. Binlerce yıldır değişmeyen bir şeyin halen aynı olduğunu görmek iyi geldi. Yaşlı bir adamın radyosunda hiç hesapta olmayan bir şarkı çalıyordu. Sıradan, istediğimiz zaman bulup dinleyebileceğimiz bir şarkı radyoda çıkınca garip bir çekiciliği oluyor. Arada denizi seyrediyorum. Rengarenk taşları, kıyıya vuran büyükçe dalgaların üstüne binmiş küçük dalgacıkların akislerini...
Bir süredir sessiz ve tenhaydı buralar. Hafta sonu kalabalıklaşacakmış. O zaman ben de giderim. Bir videoda izlemiştim. Ünlü bir aktör şöyle diyordu: “Tek başına vakit geçirmek çok tehlikeli bir şey, başkalarıyla ne kadar çok vakit kaybettiğinizi anlıyorsunuz” yalnız başınıza bir kamp çadırında kalınca zamanı daha iyi tutabiliyorsunuz. Otomatikleşip sıradanlaşarak yaptığınız şeyleri daha da hissederek yapınca bir gün, size bir haftaymış gibi geliyor.
Tarihe tanıklık etmek, değişmeyen bir şeyler görmek, bu gemilerin aynı yerde demir alışı bile olsa muhteşem. İnsana, hayatın tutarlılığını test etmek için büyüklerinden hep aynı masalı dinlemek isteyen bir çocuğun hissini yaşatıyor.
Nerede miyim. Tenedos’u uzaktan gören bir yerde. Adanın güneyine sığınmış gemileri gören bir yerde. İnsanların kumsaldaki masalarda iğde ve hanımeli kokuları arasında yemek yediği bir yerde. Yerli köy evleriyle şehirlilerin yaptığı konakların iç içe geçtiği, akşamları her yeri pişmiş balık ile anason kokusunun tuttuğu bir yerde. Endemik bir küçük gölden Bozcaada ya doğru antik bir liman kalıntısının olduğu yerde, Taş duvarların üstünden vişnelerin, eriklerin ve asmaların kafanıza değdiği bir yerde, minik dalgaların renkli taşlarla oynaştığı yerde... hoşça kalın. Selametle...