Zor ve kaotik dönemler yaşıyoruz. Sanki herkes düğmesine basmışçasına içindeki her şeyi dışarı püskürüyor gibi. Çok doluyuz, çok öfkeliyiz ya da çok karmaşığız… Toplum olarak kendimizi de göremiyoruz adeta. Rüzgar sert ve herkesi farklı etkiliyor. Bütün bunların içinde dingin kalmaya çalışıyoruz… Büyük bir çabayla…
Her şey toz duman olurken zihnimizi, ruhumuzu ve bedenimizi nasıl koruyabiliriz diye düşünüyorum. Zor iş tabi. Her şeyi duyup görürken, içimizde bir sürü duyguyu yaşarken neye ve nereye sığınabiliriz ki? Ben müziğe sığınıyorum, kitaplarıma ve elbette ki içimdeki ilahi güce sığınmayı tercih ediyorum. Bu dönemlerin de geçeceğini biliyorum. Biraz sabretmek, isteklerimizi minimize etmek ve bu süreci en az hasarla ve hayal kırıklığıyla geçirmeye odaklanmalıyız. Her şey geçtiği gibi bu günlerde bitecek ve yerini daha güzel, barış dolu, refah dolu, umutların daha çok yeşerdiği günlere bırakacak… Yaşanan zorluklar her zaman söylediğim gibi yeni bir düzenin doğum sancıları. Yeni dünya düzeni kurulduğunda kaosta kendiliğinden çözülüp yerini dinginliğe ve huzura bırakacaktır zamanla. Ancak öncelikle bu huzuru düşüncelerimizle kurmak zorundayız. Çünkü her şey düşüncelerimizle gerçekliğe dönüşüyor ve hayatlarımızda görünür hale geliyor. Doğru düşünce tohumlarını atmadan, inanmadan, emek vermeden ve umut etmeden güzelliklere ulaşmamız mümkün değil maalesef. Kaktüs tohumu ekip gül çıkacağını beklemek gibi bir şey olur bu. Doğru ve güzel tohumları ekip, onları büyütmeliyiz…
Biraz da içimizdeki ego ve bencillikten bahsetmek istiyorum. Bütünsel düşünmek zorunda olduğumuz böyle bir süreçte egomuzun peşinden gidip sadece kendimize hizmet etmek işe yaramayacak aksine bizi daha da dibe götürecektir. İnsanlık olarak, dünya olarak bütün olduğumuzu idrak etmek zorundayız. Dünya evimiz ve evde bir kişinin canı yansa diğerleri de etkilenir, bu acıyı görür ve hisseder. Bütünü düşünmek, birbirimize sahip çıkmak, evimize sahip çıkmak zorundayız. Ayılmak artık mecburi bir durum. Egomuzu sıfırlamak mümkün değil belki ama onu biraz susturup diğer kamlı düşünecek hale gelmemiz de şart. Zaten yaşadığımız her şey bu saçma ego savaşları, güç savaşları yüzünden insanlığın başına geldi. Süreci geri döndürmek zorundayız… Biz İNSAN olarak özümüze dönerek gerçek gücümüzün, yaratıcılığımızın farkına varmalıyız. Bireysel olarak güçlendiğimizde toplumsal olana da katkı sağlıyoruz aslında. Dış dünyanın kaosundan çok iç dünyamızın potansiyeliyle buluşmaya odaklanmalıyız…
Biz izin verdiğimiz sürece kaos bitmez… Biz kaosu önce içimizde bitirmeliyiz. Sonrasında her şey yavaş yavaş çözülecektir. Ünlü bir yazarın dediği gibi “dışarıda hiçbir şey var!” Her şey insanoğlunun içinde, kalbinde, ruhunda… Yönümüz belli… Dışarıya değil, içeriye dönmeliyiz! Sevgiyle… Umutla… ;) Emel Uğur Kırıcı
Her şey toz duman olurken zihnimizi, ruhumuzu ve bedenimizi nasıl koruyabiliriz diye düşünüyorum. Zor iş tabi. Her şeyi duyup görürken, içimizde bir sürü duyguyu yaşarken neye ve nereye sığınabiliriz ki? Ben müziğe sığınıyorum, kitaplarıma ve elbette ki içimdeki ilahi güce sığınmayı tercih ediyorum. Bu dönemlerin de geçeceğini biliyorum. Biraz sabretmek, isteklerimizi minimize etmek ve bu süreci en az hasarla ve hayal kırıklığıyla geçirmeye odaklanmalıyız. Her şey geçtiği gibi bu günlerde bitecek ve yerini daha güzel, barış dolu, refah dolu, umutların daha çok yeşerdiği günlere bırakacak… Yaşanan zorluklar her zaman söylediğim gibi yeni bir düzenin doğum sancıları. Yeni dünya düzeni kurulduğunda kaosta kendiliğinden çözülüp yerini dinginliğe ve huzura bırakacaktır zamanla. Ancak öncelikle bu huzuru düşüncelerimizle kurmak zorundayız. Çünkü her şey düşüncelerimizle gerçekliğe dönüşüyor ve hayatlarımızda görünür hale geliyor. Doğru düşünce tohumlarını atmadan, inanmadan, emek vermeden ve umut etmeden güzelliklere ulaşmamız mümkün değil maalesef. Kaktüs tohumu ekip gül çıkacağını beklemek gibi bir şey olur bu. Doğru ve güzel tohumları ekip, onları büyütmeliyiz…
Biraz da içimizdeki ego ve bencillikten bahsetmek istiyorum. Bütünsel düşünmek zorunda olduğumuz böyle bir süreçte egomuzun peşinden gidip sadece kendimize hizmet etmek işe yaramayacak aksine bizi daha da dibe götürecektir. İnsanlık olarak, dünya olarak bütün olduğumuzu idrak etmek zorundayız. Dünya evimiz ve evde bir kişinin canı yansa diğerleri de etkilenir, bu acıyı görür ve hisseder. Bütünü düşünmek, birbirimize sahip çıkmak, evimize sahip çıkmak zorundayız. Ayılmak artık mecburi bir durum. Egomuzu sıfırlamak mümkün değil belki ama onu biraz susturup diğer kamlı düşünecek hale gelmemiz de şart. Zaten yaşadığımız her şey bu saçma ego savaşları, güç savaşları yüzünden insanlığın başına geldi. Süreci geri döndürmek zorundayız… Biz İNSAN olarak özümüze dönerek gerçek gücümüzün, yaratıcılığımızın farkına varmalıyız. Bireysel olarak güçlendiğimizde toplumsal olana da katkı sağlıyoruz aslında. Dış dünyanın kaosundan çok iç dünyamızın potansiyeliyle buluşmaya odaklanmalıyız…
Biz izin verdiğimiz sürece kaos bitmez… Biz kaosu önce içimizde bitirmeliyiz. Sonrasında her şey yavaş yavaş çözülecektir. Ünlü bir yazarın dediği gibi “dışarıda hiçbir şey var!” Her şey insanoğlunun içinde, kalbinde, ruhunda… Yönümüz belli… Dışarıya değil, içeriye dönmeliyiz! Sevgiyle… Umutla… ;) Emel Uğur Kırıcı