Herkese merhaba!
Bu hafta sizlere, Çanakkale-Saraycık Köyü’nde çekimlerini gerçekleştirdiğimiz “Kırmızı Battaniye” kısa filminin hikâyesinden bahsetmek istiyorum.
Filmin senarist ve yönetmeni olan Erol ÇELİK ile dostluğumuz, ortak noktamız olan edebiyat ile başladı. Bir edebiyat kulübü adına düzenlediğim etkinliğe konuşmacı yazar olarak katılan Erol Abi, kitabından önce yazarını tanıdığım ilk isim oldu hayatımda. Keyifle geçen söylemişimizin ardından adıma imzaladığı kitaplarını bir solukta okudum diyebilirim. Gerilim-Psikoloji türünde roman ve öyküler yazan yazarın kalemini, yakından takipteyim hali ile. “Heyula”, “Satranç ve Şövalye”, “19 Numaralı Koltuk” öykü derlemelerinin ardından yayınladığı ilk romanı “Ağlatan” ile belki de gerçek yazar kimliğini buldu diyebilirim.
Şu sıralar bir yayınevinin basım programında yer alan ikinci romanı “Cellatlar Kahvesi” de dönemsel bir gerilim kitabı. Çalışmanın ilk okumasını yapanlardan biri olduğum için de kendimi şanslı hissediyorum.
Yazar ve eserlerinden kısa da olsa bahsettikten sonra başlık konumuz olan “Kırmızı Battaniye” hakkında konuşmak istiyorum. Çanakkale merkezli olarak yakın tarihte kurulan bir yayınevinde genel yayın editörü olarak sorumluluk aldığımda, ne kadar zorlu bir görevin beni beklediğinden haberdardım. İnsanlar, benim yayınlanması konusunda uygun görüşümü paylaşacağım kitapları okuyacaklardı. Gerek okur, gerekse yazar olarak dahilinde bulunduğum bu mecrada, bir nevi seçici sıfatı ile de yer almaya başlayacaktım. Tam da bu noktada kapısını çaldığım isim oldu Erol ÇELİK.
Acemilik dönemimde alacağım yanlış kararlar, belki de bugün bu yazıyı sizlerin takdirine sunuyor olmama engel olacaktı. Ancak tecrübesine ve kalemine her daim güvendiğim dostlarım ile bu heyecanı yumuşatmam mümkündü. Öyle de oldu! On altı yazar dostum ve büyüğüm ile hazırladığımız derlememiz artık elimizdeydi. Yayınevi genel müdürü ile yaptığımız değerlendirmeler sonucunda da Erol ÇELİK’in “Kırmızı Battaniye” isimli öyküsünün, derlememize ismini vermesi konusunda karar aldık.
Yarattığı karakterlerin gerçekliği ile okuru, daha kurgunun ilk cümlesinde içine çeken yazar; yüksek heyecan ve final bölümünde peş peşe yaptığı ters köşeler barındıran öykünün hakkıydı bir senaryo.
Çektiği kısa filmleri, ulusal ve uluslararası birçok yarışmadan ödülle dönmüş olan Erol ÇELİK’in yeni senaryosu artık hazırdı. İlk olarak Çanakkale Sanat Tiyatrosu’nun da sahibi olan yönetmen, oyuncu Sayın Abdülkadir KATRA ile çalışmamız hakkında bilgi paylaşarak başladım çalışmalara. Güçlü bir senaryo olduğuna inandığımız Kırmızı Battaniye için oyuncu arayışımız olduğundan bahsettim. Başrol ve psikolojisi üzerinden ilerleyen senaryoda oyuncu arayışımız, Sayın Katra’nın desteği ile son buldu. Sayın Birol BAŞARAN’ın oyunculuğu ile “Nazım” karakteri artık vücudunu bulmuştu. “Murtez” rolü için Çanakkale Fotoğraf ve Gezi Grubu’nun kurucularından Sayın Osman MAYATÜRK, “Halis” rolü içinse naçizane şahsımın rol alacağının netlik kazanması ile de mekân arayışlarımız başladı.
Saraycık Köyü sakinlerinin misafirperverliği ve ilgisi ile de bu arayışımız da kısa sürede son buldu.
Beş kişilik ekip ile İstanbul’dan gelen Erol ÇELİK’in yönetmenliğinde çekimlerimiz başladı. İki gün boyunca, gecenin ikilerine kadar sürdü çekimlerimiz. Kurgusu biten filmimiz artık festivallerde yarışmakta. Hatta ilk güzel haber, Rome Independent Prisma Awards Festivali’nden gelen Offical Selection ile geldi de!
Yalnız bir hayat yaşayan Nazım’ın hayatını konu alan film, başrolün kimi zaman aksi kimi zamansa hüzünlü anlarını sunuyor bizlere. En büyük duası olan oğluna kavuşma arzusu, bir gece ansızın çalınan kapı ile kabul oluyor Nazım’ın. Uzun bir aranın ardından ilk defa evinde karnı doyan ihtiyar Nazım’ın, ahbabı olan Almacı Murtez’e, oğlunun geri döndüğünü gösterme çabası ile gerilimin dozu tırmanmaya başlıyor. Bir kırmızı battaniye, bir insanın hayatında ne kadar yer kaplayabilir?
Film, festivallerin ardından Youtube’da yayına girecek. Ancak öncesinde, Erol ÇELİK ve Yunus Emre EROĞLU sosyal medya hesaplarından filmin fragmanını izleyebilirsiniz.
Sevgi ile…
Bu hafta sizlere, Çanakkale-Saraycık Köyü’nde çekimlerini gerçekleştirdiğimiz “Kırmızı Battaniye” kısa filminin hikâyesinden bahsetmek istiyorum.
Filmin senarist ve yönetmeni olan Erol ÇELİK ile dostluğumuz, ortak noktamız olan edebiyat ile başladı. Bir edebiyat kulübü adına düzenlediğim etkinliğe konuşmacı yazar olarak katılan Erol Abi, kitabından önce yazarını tanıdığım ilk isim oldu hayatımda. Keyifle geçen söylemişimizin ardından adıma imzaladığı kitaplarını bir solukta okudum diyebilirim. Gerilim-Psikoloji türünde roman ve öyküler yazan yazarın kalemini, yakından takipteyim hali ile. “Heyula”, “Satranç ve Şövalye”, “19 Numaralı Koltuk” öykü derlemelerinin ardından yayınladığı ilk romanı “Ağlatan” ile belki de gerçek yazar kimliğini buldu diyebilirim.
Şu sıralar bir yayınevinin basım programında yer alan ikinci romanı “Cellatlar Kahvesi” de dönemsel bir gerilim kitabı. Çalışmanın ilk okumasını yapanlardan biri olduğum için de kendimi şanslı hissediyorum.
Yazar ve eserlerinden kısa da olsa bahsettikten sonra başlık konumuz olan “Kırmızı Battaniye” hakkında konuşmak istiyorum. Çanakkale merkezli olarak yakın tarihte kurulan bir yayınevinde genel yayın editörü olarak sorumluluk aldığımda, ne kadar zorlu bir görevin beni beklediğinden haberdardım. İnsanlar, benim yayınlanması konusunda uygun görüşümü paylaşacağım kitapları okuyacaklardı. Gerek okur, gerekse yazar olarak dahilinde bulunduğum bu mecrada, bir nevi seçici sıfatı ile de yer almaya başlayacaktım. Tam da bu noktada kapısını çaldığım isim oldu Erol ÇELİK.
Acemilik dönemimde alacağım yanlış kararlar, belki de bugün bu yazıyı sizlerin takdirine sunuyor olmama engel olacaktı. Ancak tecrübesine ve kalemine her daim güvendiğim dostlarım ile bu heyecanı yumuşatmam mümkündü. Öyle de oldu! On altı yazar dostum ve büyüğüm ile hazırladığımız derlememiz artık elimizdeydi. Yayınevi genel müdürü ile yaptığımız değerlendirmeler sonucunda da Erol ÇELİK’in “Kırmızı Battaniye” isimli öyküsünün, derlememize ismini vermesi konusunda karar aldık.
Yarattığı karakterlerin gerçekliği ile okuru, daha kurgunun ilk cümlesinde içine çeken yazar; yüksek heyecan ve final bölümünde peş peşe yaptığı ters köşeler barındıran öykünün hakkıydı bir senaryo.
Çektiği kısa filmleri, ulusal ve uluslararası birçok yarışmadan ödülle dönmüş olan Erol ÇELİK’in yeni senaryosu artık hazırdı. İlk olarak Çanakkale Sanat Tiyatrosu’nun da sahibi olan yönetmen, oyuncu Sayın Abdülkadir KATRA ile çalışmamız hakkında bilgi paylaşarak başladım çalışmalara. Güçlü bir senaryo olduğuna inandığımız Kırmızı Battaniye için oyuncu arayışımız olduğundan bahsettim. Başrol ve psikolojisi üzerinden ilerleyen senaryoda oyuncu arayışımız, Sayın Katra’nın desteği ile son buldu. Sayın Birol BAŞARAN’ın oyunculuğu ile “Nazım” karakteri artık vücudunu bulmuştu. “Murtez” rolü için Çanakkale Fotoğraf ve Gezi Grubu’nun kurucularından Sayın Osman MAYATÜRK, “Halis” rolü içinse naçizane şahsımın rol alacağının netlik kazanması ile de mekân arayışlarımız başladı.
Saraycık Köyü sakinlerinin misafirperverliği ve ilgisi ile de bu arayışımız da kısa sürede son buldu.
Beş kişilik ekip ile İstanbul’dan gelen Erol ÇELİK’in yönetmenliğinde çekimlerimiz başladı. İki gün boyunca, gecenin ikilerine kadar sürdü çekimlerimiz. Kurgusu biten filmimiz artık festivallerde yarışmakta. Hatta ilk güzel haber, Rome Independent Prisma Awards Festivali’nden gelen Offical Selection ile geldi de!
Yalnız bir hayat yaşayan Nazım’ın hayatını konu alan film, başrolün kimi zaman aksi kimi zamansa hüzünlü anlarını sunuyor bizlere. En büyük duası olan oğluna kavuşma arzusu, bir gece ansızın çalınan kapı ile kabul oluyor Nazım’ın. Uzun bir aranın ardından ilk defa evinde karnı doyan ihtiyar Nazım’ın, ahbabı olan Almacı Murtez’e, oğlunun geri döndüğünü gösterme çabası ile gerilimin dozu tırmanmaya başlıyor. Bir kırmızı battaniye, bir insanın hayatında ne kadar yer kaplayabilir?
Film, festivallerin ardından Youtube’da yayına girecek. Ancak öncesinde, Erol ÇELİK ve Yunus Emre EROĞLU sosyal medya hesaplarından filmin fragmanını izleyebilirsiniz.
Sevgi ile…