Yanılsamalı bir manzaraya bakıp kaybolmak. Haberci rüyaları hayra yorup yürümeyi umduğum bir günde güneş aceleyle sarkarken Çanakkale de aralık ayı birden bahara döndü. Küçük bir şeye tutunup coşmaktır niyetim gibi bir mısra hatırlıyorum da tam değil. Bazen bir şarkı kırılganlığımıza tam oturur ve çok dinleyip yıpratırız.
Divan edebiyatından bir şiir geldi önüme geçelerde. Gazali'den. Hilmi yavuz okuyordu arkadaş arasında. Şaire ve şiirine saygısından ayakta hem de.
“Senin gönlün daima meshur ve musahhardır. Mazursun.
Gamın ne olduğunu asla bilmedinaUrsun.
Ben sensiz bin gece kan ağladım.
Sen bir gece sensiz kalmadın mazursun. Ahmet Gazali
Sevgiliyi affetmek ona mazaretler aramak ve bulmak. Överek kırmadan, gücendirmeden, överek, hafif sitem ederek. Gazalideki “sen”in büyüklüğünün sevgilinin yerine geçmesi, aslını gölgede bırakması leyla vü mecnun hikayesini anımsatıyor. Atamızın öncülük ettiği Cumhuriyet devleti çok kıymetli. Anka kuşunun küllerinden doğması gibi. Eğitimi ve başka ülkelere intibak sağlaması da kolay. Bu yüzden harf değişimi gerekli ve yerinde olabilir. Lakin bunca külliyattan mahrum kalmak, sırf eski dil ve özel bir zümreye yazıldı diye ötelemek fena. Bu mirası fark etseydik henüz agulamaya başlayan çocuk edebiyatımızla yetinmek yerine gönenç dolu bir edebiyatımız olurdu.
İlhan İrem’in “anlasana” şarkısındaki “sensizliğin acısını sen nereden bileceksin. Sen hiç sensiz kalmadınki, mevsimleri saymadın ki” güftesindeki gizli, güçlü, insanın iliklerine işleyen, o müthiş imgenin hep etkisinde kalmıştım. Ta ki kaynağını, çeşmenin kendisini fark edene kadar. M.F.Ö nün “mazeretim var” şarkısı da ilhamını gazali den almış kanımca. Buna benzer onlarca örnek bula bilirim. Neyse ki bazı sanatçılar bu mirası özümseyip güncellemişler. Ama bir gün kaynağın kendisini görünce iliklerinize kadar ürperiyorsunuz.
Ne dediğini çoğunlukla anlamadığımız, Nesimi, Hayali, Gazali, gibi şairlerin neden bu kadar ölümsüz olduğunu anlıyor ve saygıyla eğiliyorsunuz.
Attila İlhan bir yerde şöyle diyordu. “Bir Türk vatandaşı nutuk’u orijinalinden okuyup anlamalı. Yoksa eksik anlar” sonra ikinci yeniler setinde Attila İlhan’ın kitapları geçmişti elime. Şair her sayfada bir dip not şeklinde bir divan şairinden beyti okurlarıyla paylaşmıştı. Kitabıyla ya da şiiriyle alakalı olduğundan değil, sırf okuruna deryayı işaret etmek için.
Önemle belirtmek isterim ki bu yazdıklarımın kesinlikle her hangi bir ideolojiyle alakası yoktur. Kaldı ki böylesine güzide hasletleri ideolojileştirip yeknesaklaştırıp basitleştiren diskurlardan nefret ederim.
Dediğim kısaca şu: Burnumuzun dibinde botanik bahçesi varken bir çiçeğe hasret yaşamak çok anlamsız. Kanımca bir sebepten ötürü bir şeylere tepki duyup yoksun kalmamalı. Hoşça Kalın.
YAZARLAR
Yayınlanma: 17 Aralık 2022 - 12:12
Kaynaktan beslenme
Yanılsamalı bir manzaraya bakıp kaybolmak
YAZARLAR
17 Aralık 2022 - 12:12
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir