Her geçen gün temel haklar konusunda el yükselten siyasal iktidar, LGBTİ+’ları da varoluşları nedeniyle cezalandırmak için yasal değişiklik hazırlığı yapıyor. Sadece LGBTİ+’lar değil, destek olan ve dayanışanlar da cezalandırılacak düzenlemelerle kapsamlı bir yalnızlaştırma politikası izleneceği açıkça ortaya konuluyor. Yaşam hakkı, sağlık hakkı, ifade özgürlüğü ve eşitlik ilkesi yok edilmek isteniyor.
Bugün en yakınımızda, Kazdağları’nda doğal kaynakları hunharca katledenler, kadınların eşitlik ve yaşam hakkı talebini “doğaya” aykırı ilan ederek, ne olduğu belirsiz “genel ahlak” kalıbını dayattıkları yasa tekliflerini meclise sunmaya hazırlanıyor.
Mücadelemiz, emperyalist işgallerin, savaşların, otokratik ve teknokratik rejimlerin zulmüne, doğa ve yaşam alanlarının talanına, yeryüzünde yaşam savaşı veren tüm canlılar için adil ve yaşanabilir bir dünya kurmaya giden bir yoldur.
Yerelden başlayarak ulusala ve evrensele uzanan hak, barış ve eşitlik mücadelesinde, her zaman “hak verilmez, alınır” dedik. Durmadan kendi mücadelemizi büyüterek devam ettik.
Dünyada savaşların, açlığın can aldığı, otoriter sistemlerin ideolojik düzenlerinin ve emperyalist güçlerin yaşamı tükettiği bir dönemdeyiz. Ülkemizde çocuk ve kadın yoksulluğu, işsizlik ve ayrıştırma hızla yayılırken, bir tarafta Filistin’de yaşanan ölümler, diğer tarafta Suriye’de Alevilere yönelik zorla yerinden edilmeler ve katliamlar karşısında her türlü soykırıma ve adaletsizliğe karşı çıkıyoruz.
Ülkemizde seçilmiş siyasetçilerin, gazetecilerin, sanatçıların ve eleştiride bulunan herkesin tutuklanması, antidemokratik müdahalelere maruz kalması, başta kadınlar olmak üzere halk iradesine büyük bir darbedir. İrademize, seçme ve seçilme hakkımıza, protesto ve ifade özgürlüğümüze yönelik her türlü hukuka aykırı, keyfi ve antidemokratik uygulamalara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.
Biz Kepez Özgür Kadın Dayanışma Derneği olarak, bu topraklarda barış ve huzur içinde yaşayabileceğimiz bir ülke istiyoruz.
Savaş istemiyoruz, şehit istemiyoruz, çocuklarımızın ölmesini, öldürmesini, birbirlerine silah çekmesini istemiyoruz. Düşman cephelere bölünmek, kardeşliğimizi ve ortaklığımızı yitirmek istemiyoruz. Ne darbe, ne vesayet, ne diktatörlük, ne terör!
Kadın olduğumuz için hırpalanmak, tecavüze uğramak, öldürülmek, başörtülü olduğumuz için aşağılanmak, şort giydiğimiz için saldırıya uğramak, korku içinde yaşamak istemiyoruz. Kadın, erkek hepimiz; inançlarımızı, dinimizi, kültürümüzü özgürce ve eşitçe yaşamak istiyoruz.
Hangi suçla suçlandığımızı bilmeden, hangi hukuk kurallarına göre karar verdiklerini anlamadan tutuklanmak, hapse atılmak; darbe ve terörle hiçbir ilgimiz yokken yalan ihbarlarla, sahte delillerle işimizden edilmek, açlığa mahkûm edilmek istemiyoruz. Barış dediğimizde “terörist”, mağduriyetimizi dile getirdiğimizde “hain” ilan edilmek istemiyoruz.
Biz halkız, vicdanlı ve iyi insanlarız. Bizi tahriklerle kötücülleştirmeyin, kin ve nefret sözleriyle ayrıştırmayın, kana ve ölüme alıştırmayın.
Savaş, ölüm, idam, çatışma, kavga istemiyoruz. Bu ülkeyi yönetenler, kaderimize hükmedenler! Sizler halkı sindirmek, özgürlükleri yok etmek için değil, yurttaşları barış, güven ve huzur içinde yaşatmak için seçildiniz.
23 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Günden güne artan yoksulluk ve karanlık giderek büyüyor. Oysa bu ülke hepimize yeter, hepimizi besler. Yeter ki paylaşmasını bilelim.
Biz kadınlar olarak yaşatılan bu sonuçlara itirazımız var!
HANiFE ÇETiN