Salı günü bakanlar kurulu toplantısı ardından yapılan açıklama ile 5. ve 9. Sınıfların da yüz yüze eğitime geçecekleri belli oldu. Böylelikle 12 Ekimde kapsamı genişletilen sisteme 2 sınıf daha eklendi. 6.,7.,10. ve 11. Sınıflar hariç diğer sınıflar yüz yüze eğitime geçmiş oldu. Eğitim hayatlarına sadece uzaktan devam eden öğrencilerin akıbetleri ise ilerleyen günlerde belli olacak.
Yaklaşık 7 aydır her açıklamada okulların açılışının vakaların seyrine bağlı olduğu farklı merciler tarafından defaten ifade edilmesine karşın; açıklanan vaka sayılarının tekrar 2.000 bandında dolaştığı, farklı şehirlerde farklı okullarda vaka görülmesi ardından karantina kararları alındığı şu son günlerde yüz yüze eğitimin kapsamın genişlemesi vatandaşların kafasını karıştırmış gibi duruyor. Bazı eğitim sendikacıları ve otoriteler vaka görülen okulların kapatılarak yola devam etmenin çözüm olmadığı kanaatinde. Üstüne üniversitelerin açılmasıyla alakalı stratejiler de eklenince korku galiba yerini endişeye bırakıyor. Kantinler Açıldı
Geçtiğimiz hafta eğitimin yeni normali başlıklı yazımda öğretmenler odasında, ortak alanlarda yeme faaliyetlerine gelen kısıtlamalardan da bahsetmiştim. Okullarda yeme içme etkinliklerinin merkezi ise hiç şüphesiz kantinler. Kantinler de 13 Mart itibariyle kapanmış geçen 7 aylık süreçte kantinciler de okulların açılmasını dört gözle beklemişti. Kantinciler için sevindirici haber Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk imzasıyla 81 ile gönderilen yazı ile geldi. "Bu süreçte kantin işleticilerinin gelir getirici herhangi bir faaliyette bulunmadıkları göz önünde bulundurularak Bakanlığımıza bağlı resmi okul ve kurumlarda bulunan kantin vb. yerlerin 19 Ekim'de açılmasına karar verilmiştir." İfadeleri yer alan yazı ile kantinler de açılmış oldu.
Gelişme kantinciler açısından bakıldığında sevindirici, tam da beslenme uzmanlarının ‘’Kantinler kapalı, çocuklarınız için evde yiyecek hazırlayıp yanlarına koyun.’’ dediği sırada gelen bu karar ise veliler için ne ifade ediyor bunu da yine kantincilerden dinlemekte fayda var.
Hayat ve bizim alanımız olan eğitim sistemi artılarıyla eksileriyle devam ediyor. Yeni normaller, eski alışkanlıklar, alınan veya alınmayan kararlar hep gündemimizde ve olmaya da devam edecek. Asıl mevzu şu ki bundan sonra hiçbir şey Mart ayından önceki gibi olmayacak, olmamalı da. O eski kantin kuyrukları ve hengameler yaşanmayacaksa elbette kantinler açılmalı. Çalışan personel Salgın Çalışma Rehberine uygun olarak çalışacaksa ne mutlu bizlere. Kırtasiyeci dostlarımı görüyor yanlarına uğruyorum, Yüz yüze eğitime katılımın artmasıyla az da olsa yüzleri gülmeye başlamış. Eğitim evde başlar ama okulda bitmez. Kantinci, kırtasiyeci, servisçi, yayın evi çalışanı, matbaa personeli öyle ya da öyle eğitimin hep içindedir. Bu yeni gelişme de hayırlı, uğurlu olsun inşallah. Masken Çok Güzelmiş Değişelim mi ?
Bu konuya değinmeden haftayı noktalamak istemedim. Sokaklarda rengarenk, desenli, figürlü bir çok maske görmeye de alıştık. Bu maskelerin koruyuculuğu hakkında kesin ir kanıya varılamamış olmasının aksine çocuklar için dikkat çekici ve cezp edici yanı olması da bir risk faktörü taşıyor. Henüz salgının ciddiyeti kimi yetişkinler de yer edememişken çocuklardan çok da olgun kararlar beklemek biraz hayalcilik olur. Arkadaşında hoşuna giden bir maske görüp değiştirmek isteyen çocuklar da görebiliriz. Maskelerin de bulaştırıcılık özelliği olabileceğini hesaba katarak tek tip, ilgili kurumlarca onaylı maskeler temin etmek daha yararlı olacaktır. Bertolt Brecht’in bir sözü ila veda edelim bu hafta da;
‘’Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır. ‘’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu yarınlar dilerim.
Kalın sağlıcakla..
Yaklaşık 7 aydır her açıklamada okulların açılışının vakaların seyrine bağlı olduğu farklı merciler tarafından defaten ifade edilmesine karşın; açıklanan vaka sayılarının tekrar 2.000 bandında dolaştığı, farklı şehirlerde farklı okullarda vaka görülmesi ardından karantina kararları alındığı şu son günlerde yüz yüze eğitimin kapsamın genişlemesi vatandaşların kafasını karıştırmış gibi duruyor. Bazı eğitim sendikacıları ve otoriteler vaka görülen okulların kapatılarak yola devam etmenin çözüm olmadığı kanaatinde. Üstüne üniversitelerin açılmasıyla alakalı stratejiler de eklenince korku galiba yerini endişeye bırakıyor. Kantinler Açıldı
Geçtiğimiz hafta eğitimin yeni normali başlıklı yazımda öğretmenler odasında, ortak alanlarda yeme faaliyetlerine gelen kısıtlamalardan da bahsetmiştim. Okullarda yeme içme etkinliklerinin merkezi ise hiç şüphesiz kantinler. Kantinler de 13 Mart itibariyle kapanmış geçen 7 aylık süreçte kantinciler de okulların açılmasını dört gözle beklemişti. Kantinciler için sevindirici haber Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk imzasıyla 81 ile gönderilen yazı ile geldi. "Bu süreçte kantin işleticilerinin gelir getirici herhangi bir faaliyette bulunmadıkları göz önünde bulundurularak Bakanlığımıza bağlı resmi okul ve kurumlarda bulunan kantin vb. yerlerin 19 Ekim'de açılmasına karar verilmiştir." İfadeleri yer alan yazı ile kantinler de açılmış oldu.
Gelişme kantinciler açısından bakıldığında sevindirici, tam da beslenme uzmanlarının ‘’Kantinler kapalı, çocuklarınız için evde yiyecek hazırlayıp yanlarına koyun.’’ dediği sırada gelen bu karar ise veliler için ne ifade ediyor bunu da yine kantincilerden dinlemekte fayda var.
Hayat ve bizim alanımız olan eğitim sistemi artılarıyla eksileriyle devam ediyor. Yeni normaller, eski alışkanlıklar, alınan veya alınmayan kararlar hep gündemimizde ve olmaya da devam edecek. Asıl mevzu şu ki bundan sonra hiçbir şey Mart ayından önceki gibi olmayacak, olmamalı da. O eski kantin kuyrukları ve hengameler yaşanmayacaksa elbette kantinler açılmalı. Çalışan personel Salgın Çalışma Rehberine uygun olarak çalışacaksa ne mutlu bizlere. Kırtasiyeci dostlarımı görüyor yanlarına uğruyorum, Yüz yüze eğitime katılımın artmasıyla az da olsa yüzleri gülmeye başlamış. Eğitim evde başlar ama okulda bitmez. Kantinci, kırtasiyeci, servisçi, yayın evi çalışanı, matbaa personeli öyle ya da öyle eğitimin hep içindedir. Bu yeni gelişme de hayırlı, uğurlu olsun inşallah. Masken Çok Güzelmiş Değişelim mi ?
Bu konuya değinmeden haftayı noktalamak istemedim. Sokaklarda rengarenk, desenli, figürlü bir çok maske görmeye de alıştık. Bu maskelerin koruyuculuğu hakkında kesin ir kanıya varılamamış olmasının aksine çocuklar için dikkat çekici ve cezp edici yanı olması da bir risk faktörü taşıyor. Henüz salgının ciddiyeti kimi yetişkinler de yer edememişken çocuklardan çok da olgun kararlar beklemek biraz hayalcilik olur. Arkadaşında hoşuna giden bir maske görüp değiştirmek isteyen çocuklar da görebiliriz. Maskelerin de bulaştırıcılık özelliği olabileceğini hesaba katarak tek tip, ilgili kurumlarca onaylı maskeler temin etmek daha yararlı olacaktır. Bertolt Brecht’in bir sözü ila veda edelim bu hafta da;
‘’Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır. ‘’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu yarınlar dilerim.
Kalın sağlıcakla..