Kimi 'dağları' aşırır, kimi 'koltukta' şaşırır..

Bu bir ‘rant yaratma’ hikayesidir.
Yazılmasa da olmazdı..
Yazalım da kayda geçsin…
Diyelim ki, siyaset yapıyorsunuz.
Bir koltuğunuz da var..
Önce gözüne kestirdiğin, ileride 'değer kazanması' olası mülkleri sana bulacak,
bu işlerle uğraşan ‘adamları’ bulursun..
Hoş aramanıza gerek de yok, onlar sizi bulur…
Onların sana getirdiği ‘kurbanlıkları’ ameliyat masasına birer birer yatırmaya başlarsın…
Nasılsa bir koltuğun var..
‘Kurbanlıkları’ getirip senin önüne akan yardakçıların da var
Yetki de sende, karar da sen de..
Sana kalan sadece bıçağı vurmak…
Adamların sana ‘kurban’ı buldu mu?
Şimdi sıra sende..,
O yer şimdi ‘yeşil alan’ veya ‘yol’ olarak kayıtlara mı geçmiş..
Önce, mülk sahibinin elindeki tapuyu ‘kamulaştırma’ bedelinin altında bir fiyata kapattırıp ‘sabır’ içerisinde diktiğin ağacın ‘meyve vermesini’ beklemeye başlarsınız..
Bu arada tapu kendi üzerinize yapmazsınız tabii…
Uyanmasın kerizler!..
Yardakçılarınız zaten profesyonel, verin onlara gitsin.
Aradan çok fazla geçmeden, imar planlarında ‘görülen lüzum’ üzerine bir değişikliğe gidilir..
‘İyi niyetli’ üçüncü kişi sıfatı ile zamanında üzerine konduğunuz mülk, bir gece içerisinde en az on misli değer kazanır…
İster sat, ister müteahhide ver, işter işlet, o kadar.
‘indirmeden’ sonra sıfırı tüketmemişsen eğer buyur inşaatını kendin yap.
Son karar senin…
Üç-beş tane böyle iş yaptınız mı, köşeyi döndünüz gitti..
Önce arabayı değiştirirsiniz sonra…
Mutlu mesut geçinip gidersiniz..
Kimileri o koltuktan hiç kalkmayacakmış gibi malı götürür
Kimileri ise perde arkasında nasıl bir
‘ekonomik çarkın’ döndüğünü anlamadan ‘çalınan geleceğine’ değil de ‘cambaza’ bakarak geviş getirir…
Bu ‘dün’ öyle oldu; ‘bugün’ de öyle oluyor; peki ‘yarın’ da aynen devam mı edecek?
İşte bütün mesele budur ey ahali..
Neyse ki; bizim memlekette böyle başkanlar yok..