Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Beni sorarsanız Türkiye’ nin %49,9’ u gibi üzgün, kırgın, umutsuz ve birçok …-sız ve …-suz’um. Bu verdiğim oran Türkiye’ deki kadın nüfusunun erkek nüfusuna olan oranı. Bizi daha çok insan gibi yaşatsın diye tutunduğumuz hatta bir türkü gibi tutturduğumuz İstanbul sözleşmesi yaşatır nidalarımız da her iyi olan veya güzel olabilecek olan her şey gibi yine boğazımızda düğümlendi kaldı.
Evet herkesin bildiği üzere İstanbul Sözleşmesi’ nin sözleşmeyi ilk imzalayan ve parlamentosunda onaylayan ilk ülke olan Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı sonucunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözleşmenin feshedilmesine karar verildi. Yine bir şeyde birinciyiz ama konu ortada…
İstanbul Sözleşmesi nedir ne değildir bir bakacak olursak sözleşmenin asıl adı Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücedeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. Sözleşme dört temel ilkeyi esas alır; kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücedele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir.
Sözleşmenin içeriğine bakıldığında sadece kadına yönelik şiddeti önleme amacı gütmediğini ve hane halkının tüm üyelerini kapsadığını görmekteyiz. Çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarının önlenmesini de amaçlamaktadır çocuk yaşta evlilik ve zorla evlendirmelerin suç sayılması için yasal dayanaklar oluşturulmasını söylemektedir.
Şiddeti önleme sözleşmenin öncelikli vurgusudur. Bu doğrultuda taraf devletlerden kadınları toplumsal yapıda daha dezavantajlı duruma getiren her türlü düşünce, kültür ve politik uygulamaların sonlandırılması beklenmektedir. Bu kapsamda cinsiyet rolleri ekseninde şekillenmiş düşünce kalıplarının, kültür, töre, din, gelenek veya “sözde namus” gibi kavramların yaygın durumdaki şiddet haline gerekçe olmasının önüne geçilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması taraf devletlerin yükümlülüğü altındadır. Bu önleyici tedbirlerde referans noktası olarak asli insan hak ve özgürlüklerinin temel alınması gerektiği belirtilmektedir. Cinsel şiddet mağdurları için koruma ve destek hizmeti sağlama yükümlülüğü taraf devletlerce yerine getirilmelidir.
Yukarıda İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğinden kısaca bahsetmeye çalıştım siz söyleyin bu yazılanlarda rahatsızlık duyulacak ne vardı? Ama duydular yani söylenene göre halk duymuş yoksa Türkiye, bu sözleşmenin hazırlanması ve sonuçlandırılmasında “öncü rol” oynamasıyla dikkat çekerken aynı zamanda birçok ülkenin “ekonomik kriz” nedeniyle çekimser kaldığı sözleşmeye çekincesiz imza koyarken bir anda neden sözleşmeden çekilme kararı alsın di mi ama? Sanırım bu konuda bazı muhafazakar kesimler sözleşmenin şu yere göğe bir türlü sığdıramadığımız “Türk aile yapısını” bozmaya yönelik ve “eşcinselliğe yasal zemin hazırladığı” gibi iddialar ortaya atmış ve bunun üzerine de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Temmuz 2020’ de “ Halk istiyorsa kaldırın onlar ne derse o olur” gibi bir açıklama yapmış işte oralardan bugüne geldik ve 20 Mart 2021 tarihinde sözleşmenin feshedilmesine karar verildi bir gece vakti...
Bizim ülkede sabaha karşı alınan kararlar hep mi üzüyor? Kadınlar boşanıp kendi ayakları üzerinde durunca mı bozuluyor bu Türk aile yapısı? Kendi çocuğuna tecavüz edip ondan çocuğu olup da ona da yani torununa da tecavüz eden öz babayla dedeyle bozulmadı mı hala? Ya da kardeşine tecavüz eden abilerle vs. Bir sözleşme mi herkesi ayağa dikti din elden gidiyeağğ nidaları başladı yoksa zamanlama mı manidardı başka şeylerin üstü örtülmeye çalışılıyordu da bu da tam yerine rast geldi manzara mı koydu?
YAZARLAR
Yayınlanma: 25 Mart 2021 - 10:00
Kimse morarsın istememeliyiz
Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Beni sorarsanız Türkiye’ nin %49,9’ u gibi üzgün, kırgın, umutsuz ve birçok …-sız ve …-suz’um
YAZARLAR
25 Mart 2021 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir