Sürekli telefonuma hava tahmini mesajları geliyor. Ankara için sarı uyarı… İstanbul’da fırtına bekleniyor… Çanakkale için turuncu uyarı…
Dışarısı gerçekten çok soğuk. Çanakkale için bu mevsimde hava derecesi tabi ki kabul edilebilir seviye de ama sanki öyle değilmiş gibi, Çanakkale sanki güney Amerika topraklarındaymış gibi olayı devasa boyutlara taşıyan mesajlarla telefon ekranım meşgul oluyor.
Tarçınlı çayımı yudumlarken bir taraftan da dışardan gelen yağmurun sesini dinliyorum. Neredeyse bütün gün romanım üzerinde çalıştım, artık bitirmeliyim, çok uzadı. Hem, iki ayrı romana daha başladım. Yani daha da doğrusu kurguladım ve onları yazmak için sabırsızlanıyorum ama elimde ki çok dikkat isteyen bir kurguya sahip olduğu için dönüp dönüp kontrol etmek ve mantık hatalarına yer vermemek çabasıyla işi istemeden de olsa yavaşlatıyorum.
Küllüğüm dolmuş, bir de elma yemişim, ne ara yedim ben bu elmayı. Güzeldi sanırım, ağzımda hala şekerimsi tadı var. Koyu kırmızı starking elmayı çok severim. Ağızda bıraktığı rayiha beni oldum olası cezbetmiştir. Akşam ezanı da okunuyor, ben bu günü eni konu bitirmişim de haberim yok ama değdi doğrusu, ciddi yol aldım romanım açısından bakıldığında. Okuyan var mı peki, yani yazıyorum ama kaç kişi okuyacak? Diğer kitaplarım hakkında kaç kişi kritik yaptı ki? Aslında okuyan çok ama hep belli eserler. Klasikler, İnce Memed serisi, Kemal Tahir’in üçlemesi, Sebahattin Ali, Ahmet Ümit, Zülfü Livaneli… Yeni yazarlara toplum kapalı adeta, reklam yapacaksın, bir tv programında ağırlanıp kitabını tanıtacaksın falan filan… Yılmaz Özdil Atatürk’ü yazdı ve rekor satış elde etti kitabıyla ama ya Atatürk’ün silah arkadaşlarının yazdıkları, hatıratları? Onlar da rekor satış yaptılar mı? Kaçınız ÇANKAYA kitabını okudu? TEK ADAM üçlemesini okuyan kaç kişi? Kazım Karabekir’in yazdıklarını, kitaplarını kaçınız biliyor? Ama rahmetli Turgut Özakman’ın ŞU ÇILGIN TÜRKLER’ini çoğunuz satın alıp okudu öyle değil mi? Çünkü o kitap iyi reklam yaptı, iyi tanıtıldı, toplumun gözüne belli bir bütçe harcanarak sokuldu. Diğerlerini toplum görmedi çünkü bilgiye aç değil toplum, öğrendikçe şaşırmaya ve hazırlanmış lokmaları yutmaya alışmışlar ülkesindeyiz. Bir konuyu farklı yazarların kitaplarından okuyup değişik açılardan öğrenerek muhakeme yapmak büyük çoğunluk için angarya. Hele ki şimdi bir de Google amca var elimizin altında. Dünya bizim için iyice ufalarak avucumuz içine sığdı Google ile, niye araştırmak için okuyalım ki? Ben yine de yazmaya devam edeceğim. Okumasanız da okusanız da hepiniz değerlisiniz çünkü bir gün herkes okuyarak öğrenmek zorunda kalacak. Bu teknoloji çılgınlığı ile ufalan dünyaların dışına çıkmak isteyecek insanoğlu elbet bir gün ve o zaman kendisi için kurgulanmış bilgileri Google amcadan almanın sakınca ile yüzleşerek kitaplara yönelecek. Ben o gün için bile olsa yazmaya devam edeceğim.
Küllüğümü boşaltıp tekrar romanıma döneceğim.
Küllüğüm dolmuş, bir de elma yemişim, ne ara yedim ben bu elmayı. Güzeldi sanırım, ağzımda hala şekerimsi tadı var. Koyu kırmızı starking elmayı çok severim. Ağızda bıraktığı rayiha beni oldum olası cezbetmiştir. Akşam ezanı da okunuyor, ben bu günü eni konu bitirmişim de haberim yok ama değdi doğrusu, ciddi yol aldım romanım açısından bakıldığında. Okuyan var mı peki, yani yazıyorum ama kaç kişi okuyacak? Diğer kitaplarım hakkında kaç kişi kritik yaptı ki? Aslında okuyan çok ama hep belli eserler. Klasikler, İnce Memed serisi, Kemal Tahir’in üçlemesi, Sebahattin Ali, Ahmet Ümit, Zülfü Livaneli… Yeni yazarlara toplum kapalı adeta, reklam yapacaksın, bir tv programında ağırlanıp kitabını tanıtacaksın falan filan… Yılmaz Özdil Atatürk’ü yazdı ve rekor satış elde etti kitabıyla ama ya Atatürk’ün silah arkadaşlarının yazdıkları, hatıratları? Onlar da rekor satış yaptılar mı? Kaçınız ÇANKAYA kitabını okudu? TEK ADAM üçlemesini okuyan kaç kişi? Kazım Karabekir’in yazdıklarını, kitaplarını kaçınız biliyor? Ama rahmetli Turgut Özakman’ın ŞU ÇILGIN TÜRKLER’ini çoğunuz satın alıp okudu öyle değil mi? Çünkü o kitap iyi reklam yaptı, iyi tanıtıldı, toplumun gözüne belli bir bütçe harcanarak sokuldu. Diğerlerini toplum görmedi çünkü bilgiye aç değil toplum, öğrendikçe şaşırmaya ve hazırlanmış lokmaları yutmaya alışmışlar ülkesindeyiz. Bir konuyu farklı yazarların kitaplarından okuyup değişik açılardan öğrenerek muhakeme yapmak büyük çoğunluk için angarya. Hele ki şimdi bir de Google amca var elimizin altında. Dünya bizim için iyice ufalarak avucumuz içine sığdı Google ile, niye araştırmak için okuyalım ki? Ben yine de yazmaya devam edeceğim. Okumasanız da okusanız da hepiniz değerlisiniz çünkü bir gün herkes okuyarak öğrenmek zorunda kalacak. Bu teknoloji çılgınlığı ile ufalan dünyaların dışına çıkmak isteyecek insanoğlu elbet bir gün ve o zaman kendisi için kurgulanmış bilgileri Google amcadan almanın sakınca ile yüzleşerek kitaplara yönelecek. Ben o gün için bile olsa yazmaya devam edeceğim.
Küllüğümü boşaltıp tekrar romanıma döneceğim.