Türkiye’nin nüfusu 80 milyondan fazla olarak kayıtlarda yer almakta… Şu an hepimizin bildiği gibi, ülkemizde ilk 12 yıllık eğitim zorunludur ve bu yasa 2012 yılında yürürlüğe girmiştir. Şimdi de okuryazar oranına bir göz atalım: TÜİK 2016 yılı istatistiklerine göre, Türkiye’de 6 yaş ve üzeri okuma yazma bilmeyenlerin oranı 3,5 iken ülke genelinde 2 milyon 482 bin 432 kişi olarak rapor edilmiştir. Peki, Türkiye’de kitap okuma oranı ne kadar? Hazır mısınız, açıklıyorum kitap okuma oranı binde bir. 2017 yılı TÜİK verilerine göre, kitap okumaya ayrılan süre ise günde yalnızca bir dakika...
Bilimsel olarak kitap okumanın kişinin gelişiminde olumlu etkilere sahip olduğu ispatlanmıştır. Kişinin gelişiminde kazandığı olumlu etkiler ise:
* Kitap okuyan kişiler okumayanlara kıyasla, kitaptaki karakterlerle kendini özdeştirdikleri için empati kurma özelliğine daha çok sahip oluyorlar.
* Farkındalık seviyeleri yükseliyor ve hayatta karşılaştıkları sorunlarla daha iyi başa çıkabiliyorlar.
* Düzenli bir şekilde kitap okuyan bir kişide, beynin daha fazla çalıştığı ve kas hafızasının nörolojik olarak değişikliklere uğradığı açıklanmıştır.
* Bu kişilerin daha açık fikirli ve daha girişimci olduğu gözlemlenmiştir.
Bilimsel olarak kitap okumanın faydaları ispatlanmış iken, ülkemizde neden hala kitap okunmuyor? Eminim ki birçok kişi bu soruya vaktim yok diye cevap veriyordur. Bir insan bir şeyi gerçekten yapmak istediğinde emin olun ki vakit bulabilir. Telefonla vakit geçirme, televizyon izleme ve insanların boş vakitlerinde AVM’ye gitme oranlarını incelediğinizde kitap okumadan daha yüksek olduğunu göreceksiniz.
Ülkemizde okuma oranının az olmasında en büyük etken, aile içerisinde bu temelin atılmamış olmamasından dolayıdır. Bireylerin kitap okuma alışkanlığı kazanmasında önemli etkenler aileler, öğretmenler ve çevresidir. Çocuklar, ailelerini kendilerine bir model olarak görürler, yani bir evde anne ve baba kitap okumayı gereksiz görüyor ise, bu ebeveynlerin çocukları da kitap okumanın gereksiz olduğuna inanmaktadır. Okullarda öğretilen kitap içeriklerinin çocuklar için sıkıcı olması ve maalesef çoğunlukla ezberci bir sistemin dayatılması nedeniyle, kitaplardan uzaklaşmaktadırlar. Okullarımızda kitap okumayı düzenli hale getirecek etkinlikler düzenlenmesi gerekiyor. Bazı aileler ise ekonomik nedenlerden dolayı almıyorlar. Bu nedenlerin altında kitap okumanın, yemek, içmek kadar önemli bir ihtiyaç olmadığı düşüncesi yatmaktadır.
Son zamanlarda, okullarda ya da şehir içerisinde kütüphane kurulumu projeleri artmış durumda… Maddi olarak iyi olmayan köy okullarında, kitap bağışlarıyla kütüphane kurulmaktadır. Eğer çocuklarınız kütüphanesi olmayan okullarda okuyorsa ya da öğretmenlik yapıyorsanız bu durumu MEB’e iletebilirsiniz.
Bireylerin gelişimi için kitap okuma alışkanlığı kazanmak son derecede önemlidir. Kitap okuyarak insan karakterini seçebilir, kişilik özelliklerini geliştirebilir ve sorgulamayı, düşünmeyi öğrenir.
Bir ülkenin gelişmişlik seviyesini belirleyen en önemli parametre, toplumun kitap okuma oranıdır. Bu nedenle bizlere çok fazla sorumluluk düşmektedir. Çünkü ilk olarak bizler kitap okuma alışkanlığı kazanmalı ve kitap okuma oranını arttırıcı projeler yapmalı ya da destek olmalıyız. Daha sonra ise çocuklarımıza çok iyi örnek olmalıyız ve okullarını çok iyi seçmeliyiz.
Bizler sahip olduğumuz alışkanlıklar ile sadece kendi hayatımızı yönlendirmeyiz, aynı zamanda ülkemize de bir yol çizmiş oluruz. Aydınlık bir gelecek istiyorsak eğer, unutulmamalıdır ki bu yol bilgiden geçmektedir.
YAZARLAR
Yayınlanma: 08 Ekim 2018 - 14:32
Kitapsız Yaşamak Kör, Sağır ve Dilsiz Yaşamaktır
Türkiye’nin nüfusu 80 milyondan fazla olarak kayıtlarda yer almakta… Şu an hepimizin bildiği gibi, ülkemizde ilk 12 yıllık eğitim zorunludur ve bu yasa 2012 yılında yürürlüğe girmiştir
YAZARLAR
08 Ekim 2018 - 14:32
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir