Bu aralar pandemiden dolayı evlere kapanmış durumdayız. Son zamanlarda artan vakalardan dolayı herkes tedirginlik yaşıyor. Evde de kitap okumaktan başka türlü vakit geçmiyor. Siyasi kitapları pek sevmem ama elime geçen bir kitapta ilginç bilgilere rastladıktan sonra kısa bir araştırma yapma gereği duydum. Özellikle iki kavram üzerinde durmak istiyorum. Bunlar kleptomani ve kleptokrasi. Kleptomani Türk Dil Kurumu’nda Fransızca’dan dilimize yerleşen bir kelime olduğu ve anlamının da, gerçekte gerek duyulmayan maddeleri çalma dürtüsü olarak açıklanıyor. Malum, herkesin bildiği gibi ‘kleptomani’ sözcüğü hırsızlığı anlatan bir tür hastalıktır. Ruh doktorları, kleptomaniyi ‘çalma dürtüsünün denetlenememesi’ olarak açıklıyor. Özellikle geri kalmış toplumlarda zengin çalarsa ‘kleptomani’, yoksul çalarsa ‘hırsızlık’ deniyor. Kleptomani tedavisi olan bir hastalık, ölümcül değil.
KLEPTOKRASİ!..
Kleptokrasi ise Yunanca hırsız anlamına gelen ‘kleptes’ ve hükmetmek, güç anlamına gelen ‘kratos’ kelimelerinden oluşan kleptokrasi hırsızlar yönetimi anlamına gelir. Kleptokrasi rejiminde iktidarda bulunanlar kamu yetkileri ve kaynaklarını kendi mal varlıklarını ve zenginliklerini geliştirmek için kullanırlar. Bu tip rejimlerde yönetici sınıf kamu kaynakları üzerinden kendisini ve yandaşlarının zenginleşmesine sebep olurken, yaygın yolsuzluk ağları sebebiyle toplum zarara uğrar. Bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir ve kısaca hırsızlar rejimi anlamına geliyor. Demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmediği ülkelerde görülen bu durum, o ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olmaktadır.
Nasıl demokrasi rejiminin olmazsa olmazı çok partili siyasi hayat, temel hak ve özgürlüklerin korunması, hesap veren kamu yönetimi ve demokratik yönetim ilkeleriyle, kleptokrasi rejiminin de var olabilmesi ancak otoriter hükümetler ile mümkündür. Bu yönetim bütün gücün tek elde toplandığı bir diktatörlük veya bir grup elinde toplandığı oligarşiler olabileceği gibi askeri cuntalar veya diğer otokratik yönetimler de olabilir. Bir kleptokrasinin yönetim biçimi pratikte baskı rejimidir ve hükümet toplum aleyhine yüksek bir güce sahiptir.Demokrasilerde güçler ayrılığı ilkesi, güçler arasında bir denge ve fren mekanizması kurarak, üstün kamu gücüne karşı güçsüz durumda olan bireylerin temel hak ve hürriyetlerini etkin bir şekilde korumak amacıyla yasal garantilere alınmıştır.
Örneğin bir demokraside yasaları kimin koyacağı (yasama organı – meclis), koyulmuş bulunan bu yasaların kim tarafından uygulanacağı (yürütme organı – idare) ve bu yasaların ihlal edilmesi halinde oluşacak ihtilafları kimin hangi kurallara göre çözeceği (yargı – bağımsız mahkemeler) belirlidir. Bu sayede demokrasilerde vatandaşların hem belli hakları vardır, hem bu hakları korumakla yükümlü bir idaresi vardır hem de şayet bu idare veya diğer kişiler bu hakları ihlal ederse bu zararı tazmin edecek olan bir bağımsız yargı vardır. Bu durumda, bireyler elbette haklarını kullanır. Hükümetlerini denetler, hesap sorar, kamu tarafından işlenen suçlar da yargı tarafından cezalandırılır. Etkin bir kleptokrasi için bu durum rejime karşı yönelmiş bir tehdittir. Böyle bir şey olursa yöneticiler (kleptokratlar) kamu kaynaklarını kişisel menfaatleri için kullanamayacaklardır. Bu sebeple kleptokrasilerde kuvvetler ayrılığı ya yoktur ya da sadece ‘görüntüde’ bir kuvvetler ayrılığı bulunur. Yürütme organı hem yasama hem de yargı organlarını kontrol eder.
Kleptokrasilerde şeffaflık yoktur, kamu kaynaklarını kullananlar bu kaynakların nasıl kullanıldığının hesabını vermezler. Bu sayede yönetici sınıf kamu kaynaklarını istediği gibi kullanabilir. Kleptokrasi rejimlerinde devlet yöneticileri kamu kaynaklarını kişisel banka hesabı veya mal varlığı muamelesi görür. Devlet hazinesi bu şahısların ihtiyaçları doğrultusunda kullanılır. Kamu kaynaklarının nasıl harcandığını denetleyen etkin bir mekanizma olmadığı için bu kaynaklar yöneticilerin talep ettiği lüks harcamaları da karşılamaktadır. Kleptokraside kamu kaynaklarının nereye harcanacağı gibi kime harcanacağı da rejimin yöneticileri (kleptokratlar) tarafından belirlenir. Bu sayede yöneticiler kamu kaynaklarını belirli yandaşlara aktarırken, onlardan da bu ‘izin’ karşılığında kişisel menfaat temin ederler. Cumhuriyet rejimi ve demokrasi kültürümüz ile ne kadar gurur duysak azdır. Bu haftalık son noktayı koymak istiyorum. Bu tür ilginç siyasi terimleri paylaşmaya devam edeceğim.
YAZARLAR
Yayınlanma: 04 Aralık 2020 - 10:00
Kleptomani ve kleptokrasi nedir?
Bu aralar pandemiden dolayı evlere kapanmış durumdayız
YAZARLAR
04 Aralık 2020 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir