Korona yine hortladı.
Çanakkale de yine her yer kırmızıya boyandı..
Açıklanmadı ama vaka sayısında İstanbul ve İzmir’i solmamışız yine…
Sürpriz mi, değil..
Her gün binlerce virüs kapma olasılığı yüksek vatandaş,
“gönüllü bulaştırma elçisi” gibi dolaşıyor
Ortalıkta..
Toplu ulaşım araçları ise virüs bulaştırma merkezi olarak iş görüyor…
Sağlık il Müdürlüğü’nden, Velilikten de bir açıklama yok; her zamanki gibi..
Peki rakamlar açıklansa ne olacak sanki?
Varsayalım açıklandı..
Peki, bu yüksek rakamların bilinmesinin bir yararı olacak mıydı?
Halkımızı korkutacak mı sanki, titreyip kendine döndürecek mi?
Bu rakamları duyunca dehşete mi kapılacaklar mı?
Yoksa aynen devam mı, hiçbir şey olmamış gibi!.
Bunu test etmenin en iyi yollarından birisi sokağa çıkmaktı…
Ve attım kendimi sokaklara…
Evde yoğurt bitmişti ve dönüşte almayı tasarlıyordum.
Belki yanında iki tane de bira..
Sahile yollandım.
Sahile çıkan yolda lüks bir aracın içinden at hırsızı kılıklı biri çıktı.
Gerindi. Sonra yürümeye başladı sahil yolunda.. Maske mi dediniz? O da ne efendi?.
Adamcağız sallana sallana yürüyüp gidiyordu..
Etraf epey kalabalık, ama sorun değil canım, korona pezevengi gençleri öldürmüyor nasıl olsa…
Eh gelmişken dalgalara yakın kumlarda bir sürü yürümek lazım değil mi?
Bismillah, ilk rastladığım kişiler el ele tutuşup birbirinin gözünün içine bakan iki hatun!
Yanlarında birer bira…
Pek ilgilenmedim. Vardır bu işte de bir hayır diyerek yürüdüm.
Bu ilginç kızları kesme görevini üstlenmiş bir delikanlı grubu yirmi metre ileriye atmıştı postu.
Biralar götürülüyor.
Mesafe çok sosyal efendim, neredeyse yanak yanağa çocuklar…
Biraz ileride sevgililer vardı.
Onlarda da maske yoktu elbette..
Ama yadırgamadım.
Ulan doktor kontrolünde aşk mı olur be?
Seviyorsan birbirini bulaştır gitsin virüsü!
Ne yani sevgilim sen beni sevmiyor musun?
Devam…
Bu kez bilinmeyen bir dilde konuşan vatandaşlar grubu çıktı karşıma.
Beş altı kişi kadarlar..
Arada iki üç metre bırakıp devam ediyordum ki, çocuklar avazları çıktığı kadar bağırmaya başladı..
Maske yok tabii ki.
Her halde o sırada ağızlarından fırlayan damlacıklar epey yol almıştır diye, topukladım oradan da..
Yola çıktım. Karşıdan 3 kişi geliyordu. Maskeler çenede… Birbirlerine iyice yaklaştılar yolda..
Arada yarım metre bile yok. Ve heriflerden biri diğerlerine kısa bir nutuk çekti. Yanlarından geçip gittim..
Yaklaşık gidiş geliş olarak iki kilometre yol yaptım sahilde. Ahalinin yarısı maskeliydi. Onun da yarısı doğru takılmıştı.
Gençlerde maskeye itibar yerlerdeydi.
Virüs ihtiyarları öldürüyordu nasıl olsa!. Kendi evlerindeki ihtiyarlar hala sağdı ayrıca..
Sorun yok yani…
Biz genciz bize bir şey olmaz abi.
Bu arada devlet baba bedava ilaç veriyor. Eeeee, hastane de bedava. Gerekirse yatıp çıkarsın canım…
Bakkaldan bir yoğurt, bir ekmek, iki tane de bira aldım eve dönüyorum..
Bir de toplu ulaşım ne durumda diye bakmak lazım diye düşündüm..
Caddedeki koruma demirlerine yaşlandım.
Güzelyalı ve Kepez otobüslerine göz attım..
Kepez otobüsü tıklım tıklım, insanlar kucak kucağa, akraba olma durumları yani..
Güzelyalı, biraz daha sakin, mülayim…
Bu otobüsleri denetleyecek yetkili bir kurum yok mudur acaba? diye söylenerek evin yolunu tuttum..
Eve girince balkona çıktım, dışarıda sarı sıcak bir hava vardı, buzlu maviden büyük iki yudum çektim..
Hayat coronaya rağmen yine de güzel şey kardeşim dedim, içimden..
İçim serinlemişti ama corona yangını büyüktü…
YAZARLAR
Yayınlanma: 30 Temmuz 2022 - 09:53
Korona teftişi..
Korona yine hortladı
YAZARLAR
30 Temmuz 2022 - 09:53
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir