İskele Meydanı'nda gerçekleşen basın açıklamasını Kazdağları Ekoloji Platformu adına Süheyla Doğan okudu. Proje alanının Atikhisar Barajı’na yalnızca 1,4 kilometre uzaklıkta bulunduğunu hatırlatan platform üyeleri, Çanakkale halkının içme suyu kaynağının büyük bir tehdit altında olduğuna dikkat çekti. Açıklamada, Koza Altın İşletmeleri tarafından hazırlanan projenin Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde ikinci İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısının 16 Nisan 2025’te Ankara’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda yapılacağı hatırlatıldı.
Platform, 2019 yılında Alamosgold şirketine karşı verilen mücadeleyi hatırlatarak, "2019’da Atikhisar Barajı’nın hemen yakınında Altın Madeni açmak isteyen Alamosgold’a karşı Çanakkaleliler ve tüm ülke olarak verdiğimiz mücadele hafızalarımızda taptaze duruyor. Alamos’u nasıl kovduysak, Koza’yı da aynı şekilde kovacağız" dedi.
Ayrıca, Koza Altın İşletmesi’nin geçmişte kayyum atandığı, ardından Varlık Fonu’na devredildiği ve şu anda “Türk Altın İşletmeleri” adı altında faaliyetlerini sürdürdüğü ifade edildi. Açıklamada; "Doğrudan Saray’a bağlı bir şirket haline getirildi. Şirketin ülkemizin pek çok yerinde, Bergama’da, İzmir Dikili’de (Çukuralan), İzmir Çoraklıtepe’de, Eskişehir’de (Kaymaz), Gümüşhane’de (Mastra), Kayseri’de (Himmetdede) altın madeni ocakları var. Daha dün, Balıkesir’in Karesi İlçesi’nde Turplar Altın Madeni Projesi için “ÇED Gerekli Değildir” kararı ilan edildi. Ayrıca pek çok arama ve işletme ruhsatı var" denildi.
Basın açıklamasında, altın madenciliğinin Çanakkale’ye verdiği zararlar da hatırlatıldı. Madenciliğin Çanakkale'ye verdiği zarar; "TÜMAD’ın, Alamos’un, Cengiz’in yüzbinlerce ağacımızı gözümüzün önünde katletmesi sonucunda orman ekosistemlerimiz yok edildi. Lapseki’de cehennem çukurları açıldı. Çan’ın Kocabaş Çayı Cengiz’e tahsis edildi. Hacıbekirler Göletleri Cengiz’in emri için projelendirildi. Su toplama alanları, köylülerin içme suyu kaynakları yok edildi. Su toplayan dereler proje alanları içerisinde kaldı. Köylülerimizin geçimlik kaynağı olan tarlalarına kamulaştırma kararları ile cebren el konuldu. Meralar, Valilik kararları ile şirketlere verildi" ifadeleri ile anlatıldı.
Basın açıklamasının devamında; "Artık Çanakkale halkı olarak sabrımız kalmadı! Son günlerde gençlerimizin başlattığı ve tüm ülkeyi ayağa kaldıran demokratik hak ve özgürlüklerimiz için yükselttiğimiz mücadeleyi, havamızı, suyumuzu toprağımızı, ormanlarımızı, tarlalarımızı, Kazdağları’mızı korumak için de vermemiz gerek. Nasıl 2 Nisan’da işbirlikçi şirketlerin mallarını boykot ettiysek, yağmacı, talancı, Saray destekçisi maden Şirketlerini de boykot etmemiz ve bölgemizden kovmamız gerek" ifadelerine yer verildi.
SEDANUR ARIGÜN


