Tüketici Hakem Heyetinin banka nezdinde müşteri müvekkilim haklı görmüş ve alınan ücretleri iadesine karar vermiş ancak bu sefer ilgili banka, Tüketici Hakem Heyetinin bu kararının iptali için Tüketici Mahkemesi’nde dava açmıştır. Bu davanın sonuçlanması 1 yıl kadar sürmüştür.
Davacı banka şirketi tarafından açılan bu davanın sonucunda mahkeme, “6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 5.maddesini, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu 24/14 maddesini baz alarak, Mevcut sözleşmenin banka tarafından standart ve matbu olarak tek yanlı hazırlandığı ve tüketicinin içeriğine müdahale edememesi nedeniyle davalının aidat ödemek zorunda kaldığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda aidat ödemelerinin serbest irade ile yapıldığı kabul edilemez.
Her ne kadar bazı kararlara göre bankalar kar amacıyla kurulan müessese olup, davalı çok sayıda banka bulunduğu için dilediğinden kredi kartı alabilirse de, tüm bankaların aynı uygulama birliği içinde standart sözleşme ve tek yanlı düzenleme ile çeşitli adlar altında bu ücretleri alması nedeniyle tüketiciye seçme şansı kalmamakta ve buna ilaveten bazı bankalar aidat veya kart ücreti almamayı başka hizmetlerin alınması şartına bağlamaktadır. Oysa 6502 sayılı yasanın 5/1.maddesi bu şartı ve uygulamayı engellemektedir.Yine her ne kadar bankalar yaptığı hizmetin karşılığını alması ve bunu kart alana yansıtması gerektiği ve bu hizmetin riski ve maliyeti olduğu düşünülse de; hem bu maliyetlerin ve risklerin neler olduğu davacı banka tarafından somut bir şekilde bilgi ve belgelerle ortaya konulamamış ve ispat edilememiş, hem de üye işyerlerinden alınan komisyon ve çeşitli avantaj vaatleriyle (reklam v.s.yoluyla) kredi kartının kullanım alanını genişleterek tüketicileri kartlarını daha çok kullandırmaya özendirmek suretiyle risk ve maliyetlerinin çok üzerinde ticari menfaat sağlamaktadır. Tüm bunların üzerine bir de tüketiciden kart ücreti (ki bir defalık olan bir işlemdir) aidat v.s.adlar altında alınan ekstra menfaatleri, tüketici ile kuvvetli olan satıcı arasındaki dengeyi sağlamayı temel amaç edinen 6502 sayılı yasa korumaz.
Davacı banka tarafından, davalı müşterisi olan tüketiciyi bireysel olarak aidatsız kredi kartı hususunda bilgilendirdiğine dair dava dilekçesinin ekinde delil bulunmadığı gibi, mahkememizce bu hususta bilgi ve belge talebine dair yazılan müzekkereye cevap verilirken de bu hususu ispata yarar herhangi bir belge, bilgi ibraz edilmediği, ibraz edilen belgelerin ise bu hususu ispata yarar olmadığı, yine üyelik aidatının müşteri ile müzakere edilip edilmediğine ilişkin açıklayıcı bir belgede sunulmadığı, böylece tüketicinin aidatsız kredi kartına ilişkin olarak bilgilendirilmediğine, sözleşmede kapsamına göre de müşteri ile üyelik aidatına yönelik olarak müzakere edilmediğinekanaat getirilmiştir.Kart çıkaran kuruluşun kart hamili tüketiciden kart aidatı alabilmesi için kredi kartı sözleşmesinde açık bir hüküm konulması gerekir. Ayrıca kart çıkaran kuruluşun bu hususu tüketiciyle müzakere etmiş ve ayrıntılı bilgi vermiş olması gerekir. Aksi takdirde haksız şart kabul edilmek zorundadır.
6502 Sayılı Yasanın 31. Maddesi uyarınca bankaların tüketicilere üyelik aidatı tahsil edilmeyen kredi kartı sunmak zorunda olduğu, böyle bir kartın davacıya sunulduğuna ilişkin ispata yarar yeterli delil de bulunmadığı anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamı karşısında taraflar arasında imzalanan sözleşmede kredi kart aidatları ile ilgili açık düzenleme bulunmadığı, kart aidatı ile ilgili düzenlemenin tüketici ile müzakere edilerek kararlaştırıldığının ispat edilemediği, bankanın davalı müşteri olan tüketiciyi aidatsız kart hususunda bilgilendirmediği, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2008/4345 Esas 2008/6088 Karar sayılı ilamında belirtildiği şekilde düzenlemenin 6502 sayılı TKHK'nun 5.maddesi karşısında haksız şart olduğunun kabul edilmesi gerektiği anlaşılmış olup davanın reddine, hakem heyeti kararının onanmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”Şeklinde karar vermiştir.
SONUÇ olarak, bankaların müşterilerine sundukları bazı kredi kartların kullanımından yıllık üyelik ücreti adı altında aldıkları ödemeleri müşterinin daha sonra iade başvurusu yapmaları halinde geri iade etme vaatleri ne yazık ki uygulamada pek de hızlı olmamakla birlikte, bu ödemeleri geri vermemek için de bankaların hukuki süreçlerin sonuna kadar gittiğini de görmekteyiz. AVUKAT EZGİ ENGİN
Davacı banka şirketi tarafından açılan bu davanın sonucunda mahkeme, “6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 5.maddesini, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu 24/14 maddesini baz alarak, Mevcut sözleşmenin banka tarafından standart ve matbu olarak tek yanlı hazırlandığı ve tüketicinin içeriğine müdahale edememesi nedeniyle davalının aidat ödemek zorunda kaldığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda aidat ödemelerinin serbest irade ile yapıldığı kabul edilemez.
Her ne kadar bazı kararlara göre bankalar kar amacıyla kurulan müessese olup, davalı çok sayıda banka bulunduğu için dilediğinden kredi kartı alabilirse de, tüm bankaların aynı uygulama birliği içinde standart sözleşme ve tek yanlı düzenleme ile çeşitli adlar altında bu ücretleri alması nedeniyle tüketiciye seçme şansı kalmamakta ve buna ilaveten bazı bankalar aidat veya kart ücreti almamayı başka hizmetlerin alınması şartına bağlamaktadır. Oysa 6502 sayılı yasanın 5/1.maddesi bu şartı ve uygulamayı engellemektedir.Yine her ne kadar bankalar yaptığı hizmetin karşılığını alması ve bunu kart alana yansıtması gerektiği ve bu hizmetin riski ve maliyeti olduğu düşünülse de; hem bu maliyetlerin ve risklerin neler olduğu davacı banka tarafından somut bir şekilde bilgi ve belgelerle ortaya konulamamış ve ispat edilememiş, hem de üye işyerlerinden alınan komisyon ve çeşitli avantaj vaatleriyle (reklam v.s.yoluyla) kredi kartının kullanım alanını genişleterek tüketicileri kartlarını daha çok kullandırmaya özendirmek suretiyle risk ve maliyetlerinin çok üzerinde ticari menfaat sağlamaktadır. Tüm bunların üzerine bir de tüketiciden kart ücreti (ki bir defalık olan bir işlemdir) aidat v.s.adlar altında alınan ekstra menfaatleri, tüketici ile kuvvetli olan satıcı arasındaki dengeyi sağlamayı temel amaç edinen 6502 sayılı yasa korumaz.
Davacı banka tarafından, davalı müşterisi olan tüketiciyi bireysel olarak aidatsız kredi kartı hususunda bilgilendirdiğine dair dava dilekçesinin ekinde delil bulunmadığı gibi, mahkememizce bu hususta bilgi ve belge talebine dair yazılan müzekkereye cevap verilirken de bu hususu ispata yarar herhangi bir belge, bilgi ibraz edilmediği, ibraz edilen belgelerin ise bu hususu ispata yarar olmadığı, yine üyelik aidatının müşteri ile müzakere edilip edilmediğine ilişkin açıklayıcı bir belgede sunulmadığı, böylece tüketicinin aidatsız kredi kartına ilişkin olarak bilgilendirilmediğine, sözleşmede kapsamına göre de müşteri ile üyelik aidatına yönelik olarak müzakere edilmediğinekanaat getirilmiştir.Kart çıkaran kuruluşun kart hamili tüketiciden kart aidatı alabilmesi için kredi kartı sözleşmesinde açık bir hüküm konulması gerekir. Ayrıca kart çıkaran kuruluşun bu hususu tüketiciyle müzakere etmiş ve ayrıntılı bilgi vermiş olması gerekir. Aksi takdirde haksız şart kabul edilmek zorundadır.
6502 Sayılı Yasanın 31. Maddesi uyarınca bankaların tüketicilere üyelik aidatı tahsil edilmeyen kredi kartı sunmak zorunda olduğu, böyle bir kartın davacıya sunulduğuna ilişkin ispata yarar yeterli delil de bulunmadığı anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamı karşısında taraflar arasında imzalanan sözleşmede kredi kart aidatları ile ilgili açık düzenleme bulunmadığı, kart aidatı ile ilgili düzenlemenin tüketici ile müzakere edilerek kararlaştırıldığının ispat edilemediği, bankanın davalı müşteri olan tüketiciyi aidatsız kart hususunda bilgilendirmediği, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 2008/4345 Esas 2008/6088 Karar sayılı ilamında belirtildiği şekilde düzenlemenin 6502 sayılı TKHK'nun 5.maddesi karşısında haksız şart olduğunun kabul edilmesi gerektiği anlaşılmış olup davanın reddine, hakem heyeti kararının onanmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”Şeklinde karar vermiştir.
SONUÇ olarak, bankaların müşterilerine sundukları bazı kredi kartların kullanımından yıllık üyelik ücreti adı altında aldıkları ödemeleri müşterinin daha sonra iade başvurusu yapmaları halinde geri iade etme vaatleri ne yazık ki uygulamada pek de hızlı olmamakla birlikte, bu ödemeleri geri vermemek için de bankaların hukuki süreçlerin sonuna kadar gittiğini de görmekteyiz. AVUKAT EZGİ ENGİN