“Dün öyle yorulmuşum ki eve gider gitmez uyuyakalmışım" diyor çay ocağında yedek başında telaş ve hevesle tavşankanı çaylarını dolduran Fatih. “Ama gene de böyle zamanda işimizin olması ve yorulmamız bile lüks" diye de eklemeyi ihmal etmiyoruz. Boş iş hanından geçen adamın zeminde tınlayan ayak sesleri duyuluyor. Tüm kepenkler kapalı. Çay ocağının önünde üst üste yığılmış rengarenk tahta kahvehane sandalyeleri var. Kimi Meksika arka mahallelerindekilere benzer adamlar kaçamak da olsa yığından bir sandalye çıkarıp bir köşeye ilişmiş çayını içiyor. Keyfi yerinde olanlar, her günkü iştahlı sohbetlerini birbirlerine zekice, esnaf ağızı takılmalarını yapıyorlar. Fatih de hem çayını koyup hem de hal hatır sormalı sıcak sohbetini esirgemeyip sohbetlere iştirak ediyor. Aralarında konuşanların belli belirsiz sohbetlerinden duyduğum boğuk silik kelimeleri bir yere getirip anlamlı bir cümle oluşturuyorum. Sonuç hep aynı. Yakınılan şeyler genelde maddi zorluklar, pandemi, aşı...Bazıları da dalgaya alan gevrek gülüşleriyle her şey yolunda, kim takar yahu salgını mesajı veriyor.
Düşünüyorum da ne kadar oldu pervasızca korkusuzca havayı koklamayalı. Ancak son zamanlarda bir park ya da bahçe kenarından geçerken görüyoruz ve kokluyoruz uyanan baharı. Bir de insanın iliklerine işleyen iğde çiçeği kokusunu... Yakından yaşayamadığımız, üzerinde telaşlı martıların uçtuğu deniz az ötemizde öylece orada, tablo gibi duruyor. Arada bir esintiyle iyot kokusu bize kadar gelse de aramızda polis barikatı var.
Kumrular her gün bıkıp usanmadan hazirana karşı müstakbel eşlerine çağrılar yapmayı hiç unutmuyorlar. Bazen de birden havalanıp ağlamaklı çocuk genizi sesleriyle çığlık atıyorlar. Anlamlı, kafiyeli bir şeyler söylüyorlarmış gibi düşünüp eğlenmek hoşuma gidiyor. Keşmekeşliğe, iktidar mücadelelerine, entrikalara, halkın kamunun vicdanının hiçe sayıldığı, herkese lazım olan hukukun yerle yeksan edildiği, herkesin aklıyla alay edildiği zamanlara inat.
Yaz gününde olanlardan sıkılmış, sığınacak bir kış masalı arayan kimsesiz çocuklar gibi hissediyorum. Son zamanlarda yapılan anketlerde yeni neslin neredeyse % 90’ının fırsatı olsa ülkeyi terk etmek istediği sonucu çıkmasına şaşırmamalı. Hoş, dünya da daha güveli ve kabul görebileceğiniz yer bulmak da öyle kolay değil. Ayrıca kimsenin sizin gelişinizi altın tepsilerle ve dört gözle beklemediği de aşikar. Amma ve lakin gençlerin bu tutumu da kaygı verici. Elbette yüreğimizi ve enerjimizi hiçe saymayıp mücadele etmek zorundayız. Sıkıntıların da merhale atlamaya vesile olduğunu hatta sıkıntıların tam da bu yüzden var olduklarını unutmamalı. Hoşça kalın.
YAZARLAR
Yayınlanma: 29 Mayıs 2021 - 09:30
Kumruların çığlığı
“Dün öyle yorulmuşum ki eve gider gitmez uyuyakalmışım" diyor çay ocağında yedek başında telaş ve hevesle tavşankanı çaylarını dolduran Fatih
YAZARLAR
29 Mayıs 2021 - 09:30
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir